21 Mayıs 2021

"Rize" hazırlanan filmin fragmanıdır

Peker videoları dizisi ile oyalanmadan, gelecek günlere ancak çok güçlü bir kitle hareketi ile olası oyunların, hilelerin, hukuksuzlukların, saldırıların önlenebileceği bilinci ile şimdiden hazırlanmak yükümündeyiz

İyi Parti Başkanı Meral Akşener'in dün yarıda bırakmak zorunda kaldığı Rize gezisi kanımca Sedat Peker videolarından daha önemli, en azından onlar kadar önemli.

"Peker video dizisi" besbelli ki sonunda birkaç kelle alacak. AKP Reisi'nin de, onun koltuk değneği MHP Başbuğu'nun da altıncı video yayınlandığı halde dut yemiş bülbülden beter suskunlukları Ankara'da kazanlar kaynadığının kanıtlarından biri. Keza AKP tepelerinden bilgi alabilecek ilişkileri güçlü olan Abdurrahman Dilipak'ın Twitter üstünden "Ankara'da bir şeyler oluyor. Sürprizlere hazır olun" uyarısı bir başka kanıt.

Sedat Peker'in daha dört beş tane olacağını kendi açıkladığı video ifşaatları Akşener'in yarıda kesilen Rize gezisinin önemini ve anlamını gölgelemesin.

Çünkü gelecek günlerde olacaklara Peker videolarından çok daha keskin ışık tutuyor.

* * *

Bunu biraz açalım.

Eğer bu ülkede AKP – MHP iktidarının hukukta, yargıda, siyasette, demokrasinin genel geçer ilkelerinde, ekonomide, kültürde, hele hele "siyasal ahlâk"ta yol açtığı ölçüsüz tahribat bir seçimle sona erecekse, ki muhalefet partilerinin tümünün "erken seçim" çağrıları bu umudu ve ön kabulü yansıtıyor, seçim öncesinde ve sırasında olup bitecekleri dün "Rize aynası"nda gözleyebilir ve değerlendirebiliriz.

"Millet ittifakı" ad verilen ve bir seçim ittifakından ibaret izlenimi veren ortaklığın, eğer seçimi kazanırlarsa kendilerini bağlayacak bir vurgu ile açıkladıkları iki temel hedef var:

Parlamenter sisteme dönüş ve cumhurbaşkanlığına kendi adaylarını oturtma.

Bu iki hedeften herhangi biri AKP'nin ve özellikle onun Reisi'nin sonu demektir. Meclis'te çoğunluğu ele geçirmiş muhalefetçe bugünkü göstermelik parlamentonun yeniden güçlü bir yasama organına dönüştürülmesi Tayyip Erdoğan'ın bugünkü mutlak iktidarını bitirir. Yeniden cumhurbaşkanı seçilememesi ise zaten artık "Erdoğan'sız bir Türkiye" demektir.

Erdoğan böyle bir sonu kabul eder mi?

AKP kadroları yağma ekonomisinin olanaklarını ve iktidar olmanın sağladığı fırsatları yitirmeyi kabul ederler mi?

200 yıldır siyasal iktidarın dışına itilmiş, ancak 2002'den beri buna kavuşmuş siyasal İslam böyle bir sonucu kabul eder mi?

Devlete yaslanarak kadrolarını genişleten. ayrıca ekonomik olarak da semiren tarikatlar, özellikle Nakşibendiler böyle bir sonucu kabul ederler mi?

İktidar sorumluluğu taşımadan, iktidarın bütün nimetlerinden doya doya yararlanan; niteliksiz yığınlardan ibaret genç tosunlarını ama bekçi, ama özel harekâtçı, ama sıradan bir devlet memuru olarak işe yerleştiren MHP böyle bir sonucu kabul eder mi?

Sakın ola ki hukuku, yargısı, idari yapısı sağlıklı ve ilkeli işleyen bir ülkedeymişiz gibi bir aymazlığa kapılıp "Kabul etmeseler ne yapacaklar ki? Seçim bu. Sonuca katlanacaklar elbette" gibi çocuksu bir cevap verip yürek serinletmeye kapılınmasın.

Seçimi kaybetmemek için akla gelebilecek, hatta gelmeyecek her yola başvuracaklarına kuşku duymamamız gerek.

Dünkü küçücük, çok yerel, benzerleri daha önceleri çok görülmüş "Rize olayı" işte o yüzden hazırlanan filmin bir fragmanı olarak önem ve anlam taşıyor.

* * *

Bu Tırmık da bir fragman olsun.

Peker videoları dizisi ile oyalanmadan, gelecek günlere ancak çok güçlü bir kitle hareketi ile olası oyunların, hilelerin, hukuksuzlukların, saldırıların önlenebileceği bilinci ile şimdiden hazırlanmak yükümündeyiz.

Bir daha: Şimdiden...

Bir daha: Ancak çok güçlü bir kitle hareketi ile...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"