24 Ağustos 2020

PÖH, JÖH derken, şimdi de TÖH

Bu, "Gaz müjdesi" vaveylası içinde gözlerden büyük ölçüde kaçanlardan birincisiydi. İkincisi, AKP iktidarı bir "Propaganda Bakanlığı" kurmakta kararlı

Doğal gaz müjdesi gündemin tepesine çökünce AKP Reisinin iki önemli ve ürkütücü kararı gölgede kaldı.

Bir: PÖH (Polis Özel Harekât), JÖH (Jandarma Özel Harekât) tayfası ve koskoca Emniyet Genel Müdürlüğü kadroları, dahası son icatlardan mahalle bekçileri filan yetmemiş olacak ki Cumhurbaşkanı kararı ile doğrudan "merkeze" bağlı TÖH (Takviye Özel Harekât) kuruldu.

TÖH'ü ben uydurdum. Cumhurbaşkanı Kararı'nda "Takviye Hazır Kuvvet" deniyor.

Aman gözünüzden kaçmasın, "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" değil, "Cumhurbaşkanı kararı". Emniyet örgütünde yeni bir birim kuruluyor ve bu kararname ile değil, tek adamın kararı ile kuruluyor.

Önemli mi?

Hem de çok…

Recep Tayyip Erdoğan imzalı iki satırlık (sahiden iki satırlık), gerekçe filan gösterilmeyen kararda şöyle deniyor:

"İstanbul İlinde Emniyet Genel Müdürlüğünün doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatı olarak Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğü kurulmasına karar verilmiştir."

Türkçe'ye kitakse!..

"Merkeze bağlı taşra teşkilatı"...

Cumhurbaşkanı'nın kararında gerekçe yok ama devlet maslahatında da gerekçesiz iş kotarmak yok. Mecburen İçişleri Bakanı'ndan Emniyet Genel Müdürlüğü'ne kadar hepsi kolları sıvadılar ve gerekçe arkadan geldi.

"…İl Emniyet Müdürlüklerimizin çalışma koşullarının bozulmaması, personelimizin görevi dışında ek görev yüküyle performansının olumsuz etkilenmemesi, aldığı Çevik Kuvvet eğitimlerinin yanısıra diğer eğitimlerle profesyonelleşmiş personelin süratle sevk edilmesi amacıyla…"

Nasıl gerekçe ama?

Cumhurbaşkanı kendine doğrudan bağlı "profesyonelleşmiş" bir polis gücü kuruyor. Ankara'da kurulmuştu, şimdi İstanbul'da da kuruluyor.

Ama görev yerleri taşra…

Yerseniz…

* * *

Bu, "Gaz müjdesi" vaveylası içinde gözlerden büyük ölçüde kaçanlardan birincisi idi.

Gelelim ikinciye: AKP iktidarı bir "Propaganda Bakanlığı" kurmakta kararlı.

Elbette adı Nazi Almanyası'nı ya da Orwell'in 1984'ünü açıkça çağrıştıracak gibi "Propaganda Bakanlığı" olmayacak. O kadar hödük değiller. Ama işlevi iktidar propagandası olacak. Kuşkusuz bu konuda yemin billah edilecek, "Türkiye'yi yurt dışında daha sistemli tanıtacak, yurt içinde ise yanlış anlamalara, sosyal medyadaki çarpıtmalara cevap verebilecek bir kurum" gibi firaklı tanımlar yapılacak.

Hatırlayanlarınız çıkacaktır, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın harcamalarının genel bütçe kapsamına alınması için bir yasal düzenleme hazırlanmış ve bir torba yasanın içine tıkıştırılmıştı.

Olmadı. Anayasa Mahkemesi bir kararname ile böyle bir devlet kurumu oluşturulmasına izin vermedi.

(Not: Torba yasa ile kararname bir arada olmasa gerek. Burada bir mantık hatası var gibi geliyor bana. Sözü geçen torba yasayı aradım ama ulaşamadım. Bulunduğum yerde internet rezalet. O yüzden Anayasa Mahkemesi'nin kararına da ulaşamadım).

Ama muhalefet partilerinden doğrulattığım bilgiye göre ekim ayında Meclis açılınca adı öyle olmayan Propaganda Bakanlığı için AKP düğmeye basacak ve elbette MHP desteği ile bunu çıkaracak.

Şimdilik Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı adı altında yürütülen propaganda işleri, sonbahardan sonra daha da hız ve yaygınlık kazanacak.

Son günlerde Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun arasında estiği söylenen soğuk rüzgarlar bu yüzden anlamlı.

Pelikan Grubu denen illegal yapı kolları sıvayıp, güzelce ama ekran acemisi bir genç kadını öne çıkarıp "Ağa'yı dövemeyen marabasını döver derler. Tamam ama hangi marabayı? En sadık, en güvenilir, en kendini fedaya hazır marabayı elbette" gibi tumturaklı cümleler kurdurdular. Açıkça "En iyi maraba Fahrettin Altun'dur, İbrahim Kalın ondan sonra gelir" mesajı verdiler.

Yani Propaganda Bakanı'nın arkası kuvvetli. Sonuç sizi nasıl etkileyecek bilemem. Tahminim şiddetli bir propaganda fırtınası sizi bekliyor.

Benim ise yasal kazanımım olan "sürekli basın kartı"mın yenilenmesinden umudu kesmem gerekecek galiba.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"