21 Şubat 2013

Oradan, Buradan, Urfa’dan, Suruç’tan…

Çoğu uçakta, otomobilde, yolda; birazı da salonda, toplantıda ama asla yatak yüzü görmeden geçen bir geziydi

Çoğu uçakta, otomobilde, yolda; birazı da salonda, toplantıda ama asla yatak yüzü görmeden geçen bir geziydi.  Urfa’dan Suriye sınırına bir cigara içimi (9 kilometre) uzaklıktaki Suruç’a; oradan Birecik, Nizip üstünden Antep havaalanına bir yolculuk…

Döndüğümden beri de uyuyorum. Ben galiba yaşlanmışım. Bu kadarlık yolu ve toplantıyı daha da kötü şartlarda yapar ardından “Şimdi nereye” diye sorardım. Şimdiyse karşı bakkala gitmeye üşenmekteyim.

Üç günün raporu bundan ibarettir ve böylece “Üç gündür T24’de niye Tırmık yok” sorusunu da başarıyla cevaplamış bulunuyorum.

Şimdi yol notları niyetine bir kaç paragraf…

*    *    *

Yol arkadaşım İhsan Eliaçık’tı. Hani şu “Mülk Allahındır” diye tutturup AKP’nin de, AKP’ye gönlü kayanların da uykularını kaçıran antikapitalist Müslüman İhsan Eliaçık.

Gidişte de dönüşte de, yol boyu birbirimize bakıp gülüyoruz. Öyle ya o Şubat 1969’da 6. Filoyu protesto etmek için Taksim Meydanında toplanan koskoca kitleye “Ya Allah bismillah” naraları ve taş ve sopa ve bıçaklarla saldırıp iki gencecik devrimciyi öldüren siyasal gelenekten; bense her sakallıyı, her başörtülüyü “Gerici, yobaz” diye damgalayan, namaz kılanları “Laiklik düşmanı” diye sınıflandıran Kemalist ideolojiyle omuzdaşlaşmış, sık sık kolkola girmiş bir siyasal gelenektenim…

Toplantıda doğal olan birbirimize laf sokuşturmamız, birbirimizi -hısım ne söz- hasım olarak görüp sözlerini ağzına tıkmamız gerek. Oysa biz  birimizin eksik bıraktığını tamamlamaya, ötekinin söylediğini bir başka örnekle pekiştirmeye çabalıyoruz ve boş kaldıkça da halimize bakıp kıkır kıkır gülüyoruz.  

*    *    *

Urfa’da AKP’ye kul, AKP çizgisine militan olmayı reddetmiş biri hekim, biri mühendis, biri hukukçu üç “mütedeyyin aydın” ile öğle yemeğine oturduk. Yemek bahane. Onlar çok etkilendiklerini sezdiğim İhsan Eliaçık’ı konuşturmaya çabalıyorlar. Oysa çabaya ne hacet, Eliaçık’ı konuşturmak değil, olsa olsa susturmak marifet…

Ama Eliaçık da ağzını açtı mı “Mülk Allahındır”dan başlıyor ve Marks’ın “Mülksüzleştirenleri mülksüzleştirmek” sloganına hısım düşen bu slogan en sıkı ve iyi niyetli “mütedeyyinler”i bile tedirgin ediyor.

Nitekim biri “İyi güzel de hocam, bu ‘Mülk Allahındır’ vurgusu ile durmadan meselenin ekonomik yönüne yüklenmek biraz yanlış olmuyor mu? Bunun felsefi yönü var, siyasi yönü var, kültür yönü, ilmi yönü var ” diyecek oldu.  Eliaçık hemen, taa Muaviye döneminden bir kıssa anlattı. Olup biteni eleştiren bir İslam düşünürüne Muaviye “Üstat durmadan bu sözleri tekrarlıyorsun. Biraz değiştir şunları” dediğinde “Değiştiremem. Zira zamanın sözü bu söylediklerimdir” cevabını hatırlattı ve ekledi: “Mülk Allahındır, diyorum çünkü zamanın sözü budur”…

Sofrada kısa ama anlamlı bir sessizlik oldu. Ben de keyifle önümdeki baklava dilimine yumuldum…

*    *    *

Suruç’ta toplantı öncesinde  Öğretmen Evi’nin lokalinde beni bir TV programından gözleri ısırıp yaklaşan bir kaç öğretmenle keyifli bir sohbet kaynattık. İçlerinden biri anlattı:

Birkaç gün önce ilköğretim ikinci sınıftan cin gibi bir kız çocuğu o her sabah okutulan “andımız”dan sonra öğretmenin yanına gelip sormuş:

- Öğretmen, bu ‘Türküm doğruyum’, çocukların hepsi Türk olan okullarda söylenmiyor değil mi?

- O nerden çıktı kızım?

- E  onlar zaten Türk. Niye söylesinler ki ?

Öğretmen gülmekten cevap verememiş.

O cin gibi Kürt kızı o soruyu size sorsa ne cevap verirdiniz ?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"