Yetişkin olarak yargılansaydı ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olacaktı. 18 yaşından küçüklerle ilgili yasa epey savruk ve yüzeysel yorumlandı. Ogün Samast “çocuk” oldu ve yargılanması çocuk suçlulara bakan mahkemede karara bağlandı: Toplam 22 yıl 10 gün...
Cinayet 2007 Ocak’ında işlendi. Yani 4,5 yılı geçti bile. Bizim “tuhaf” İnfaz Yasası uyarınca bir takım indirimler de yapılacak. Ama neresinden baksanız Hrant’ın “çocuk” katili sanırım 10 yıl daha içerde kalacak.
Yakalandığında “yapılı” biriydi; içeride iyi bakılıyor olsa gerek, şimdi yağ tulumuna dönmüş bir şişko. Değişim sadece kalıbında değil; yakalandığı ve yargıç karşısına çıktığı günlerdeki “savunma”sını değiştirdi. Başlangıçta küstah ve pervasızdı; “Milli hislerim kabardı, çektim vurdum” diye kostaklanıyordu. Bir kaç duruşmadır, “Zavallı, cahil ve kandırılmış bir çocuk” rolüne geçti ve suçu bölüştürme hesapları yaptı. Suç ortağı Yasin Hayal’dan, o günlerde Hrant’ın ortadan kaldırılmasına yol açabileceği besbelli bir nefret söylemi ile yazan kimi anlı şanlı ve ünlü ve ulusalcı ve milliyetçi gazete yazarlarına kadar uzanan suçortakları üretmeye çalışıyor. Hrant cinayetinde suçu sadece Ogün Samast’la sınırlamak isteyenler var. Ama cinayette çok sayıda ve kimileri devlet aygıtının epey tepelerinde yeralmış bir takım adamların “suça ortak” oldukları galiba artık herkesin bildiği, ama devletin kabullenmeye yanaşmadığı bir sır.
Sonuçta Ogün Samast paçayı yine de umduğu kadar hafif sıyıramadı. Cinayet öncesinde ve hemen sonrasında “Tosunum merak etme, seni bu işten sıyırırız” diye sırtını sıvazlayanlar ya sözlerini tutmadılar ya da tutamadılar.
Samast gibileri tanıyorum. Benzerleri ile aynı hapishaneyi, aynı volta avlusunu, hatta aynı ranzayı paylaşmışlığım var. Sağlam durdukları sanılır ama hüküm giydikten sonra zemberekleri boşanır. Yani Ogün Samast’ın bu cezadan sonra epey gevşeyeceğini, bülbül kesilmesi olasılığı hiç de zayıf değil.
Sorun Ogün Samast’ın yanısıra Yasin Hayal denen ruhsal dengesi olmayan, milliyetçi önyargılarla kafası tıka basa doldurulmuş, faşizan saldırılardan sabıkalı adamın ya da polis muhbiri, faşist militan Erhan Tuncel'in ya da Samast’ın Trabzon’daki ev ve suç arkadaşı Tuncay Uzundal'ın da ne hüküm giyeceklerinde değil.
Sorun adım adım örülen Dink cinayetinin yolunun kanlı taşlarını döşeyen üniformalı üniformasız gerçek katillerinin yargıç karşısına çıkıp çıkmayacaklarında. O adamlar ki hâlâ devlet katında önemli görevlerini sürdüren ya da Medya’da nefret söyleminin daniskasını kullanan “itibarlı” kişiler...
Sırtlarını dayadıkları ya da arkasına saklandıkları devlet zırhı Ogün Samast’ın “ötmesi” ile delinirse o zaman, ancak o zaman, Türkiye yakın tarihinin en utanç verici cinayeti ile hesaplaşabilir.
Bu olasılık zayıf mı, güçlü mü, bugünden kestiremeyiz.
Ama eğer Ogün Samast bir öterse...