13 Ekim 2009

Noktasına Virgülüne Dokunmadan

Aşağıda sizlere bir e-mektup aktaracağım. Sahiden, ama sahiden kederlendiğim bir e-mektup...

Aşağıda sizlere bir e-mektup aktaracağım. Sahiden, ama sahiden kederlendiğim bir e-mektup.
Mektup bana değil, meslektaşım, arkadaşım Oral Çalışlar’a yazılmış. O da “Gör bakalım, döneklik solculuk neymiş” diye kıs kıs gülen kısa bir notla bana (da) iletti.
Şu anda okuduğunuz Tırmık, Hrant Dink’in “yakalanmış” katillerinin yargılandığı ve “yakalanmamış katillerinin” yargılanmadığı duruşma günü yazılıyor.
Aynı gün Ergenekon davasında sanıklar “reddi hakim” talebinde bulundular.
Aynı gün Malatya Zirve Yayınevi katliamı davasında bir belge ortaya çıktı. Jandarma, misyonerlik faaliyetinde bulunanları “resmen” izlemiş, istihbarat çalışması yaptırdığı kişilere de avuç avuç para ödemiş. Makbuzlarıyla, ödeme emrini veren komutanların imzasıyla eksiksiz bir belge...
Bütün bunlar dururken bir okurdan bir gazeteciye yollanan  bir e-mektubu sizlerle paylaşmayı yeğledim.
Neden?
Çok basit. Mektubu yazan ODTÜ’de, Türkiye’nin bu seçkin üniversitesinde görevli bir “profesör”.
Mektubun hemen her satırını alıp didiklemek, o keder verici kafa karışıklığını ve yalınkatlığı, ezberciliği, anlatım yoksulluğunu sergilemek mümkün.
Ama bunu yapmayacağım. Sadece mektubu noktasına, virgülüne, noktalama işaretlerine dokunmadan, yazım yanlışlarını,  anadilini kullanmaktaki şaşırtıcı “aczi” kanıtlayan cümlelere, kelimelere el sürmeden aktaracağım.
Sabrınız varsa okuyun. Sanıyorum, benim herhangi bir yorum ihtiyacı duymayışıma hak vereceksiniz.
Buyrun, ODTÜ’de çocuklarımıza eğitim veren, onlara “bir şeyler” öğreten kadın profesörün (Adı bende saklı)  mektubu...
*    *    *
“Oral Calislar,
Sizin cocugunuzun ne yaptigini (populer kultur, dunyadan habersizlik, uzun sac, Latife Hn' i arac olarak kullanip Ataturk'le ugrasmayi marifet edinen ve asla bitmeyecek dedikodularin yazari bir anne, siz AKP'yi savunan donek bir baba modeli,, ne tatli hayat; hele dostunuz Aydin Engin'in hanimi Oya Baydar'in son kitabi icin Cumhuriyet yazari Hikmet Cetinkaya'nin begeni yazilarini da ilave ediniz, tadindan yenmez). 30 senedir mudavimi oldugum Cumhuriyet sazatemizi artik hic begenmiyorum, saygim sifirdir. Yetistirdiginiz cocuk icin de, sizi asla  th,xebrik edemeyecegim.
Benim oglum, elinde dolu silahi, bir haftadir Bingolde nobet tutuyor. Sahi sizin oglan ne yapti? Sirnak'taki kayaliklarda mi nobet tuttu? "Askere kufreden grubuna katil, cocugun dert gormesin" mi dediniz?.
Bizler, 78 kusagi solculari olarak, askerden hic birsey beklenmeyecegini, onlarin Amerika'nin askerleri oldugunu, Ergenekon hikayesinin de rejim degisikligini hayata gecirmek uzere sadece bir safsata oldugu gorusumuzu aa degistirmedik; bu gorusumuzun her gun biraz daha dogrulandigina da tanik oluyoruz. Devir sizin devrinizdir solcu eskileri, ha gayret..
Sizin gibi donekler ise, ancak ve ancak askerin yeni bir darbe yapamayacagini anladiktan ve korkularini yeterince yendikten sonra, iktidara yamanip cikarlar elde etmek ugruna, Ataturk Cumhuriyeti'ni yikabilmenin, yobazligin ve gericiligin aleti olmayi tercih ettiniz. Ilimli Islam Cumhuriyetinde umdugunuz kadar cikar saglayip, sonrasinda ozsayginizi mumkun olabildigince kaybetmenizi dilerim (kefenin ve onurun cebi yoktur).
Hikmet Cetinkaya'nin da grubunuza katilmasina az kaldi (Ilhan Abisi hazir ortalikta yokken dokturdugu yazilarla, ha gayret).”

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"