20 Ağustos 2013

Mısır Ortadoğu, Ortadoğu petrol demektir…

ABD ve AB Mısır’daki tartışılamaz darbeyi ve darbeyi izleyen günlerde başlayan ve sürüp gitmekte olan acımasız şiddeti, bir ülke yönetiminin kendi yurttaşlarını kitleler halinde öltdürmesini bir türlü açıkça kınayamıyor

 

ABD ve AB Mısır’daki tartışılamaz darbeyi ve darbeyi izleyen günlerde başlayan ve sürüp gitmekte olan acımasız şiddeti, bir ülke yönetiminin kendi yurttaşlarını kitleler halinde öldürmesini bir türlü açıkça kınayamıyor; darbeye karşı tavır alamıyor, ıkınıyor, sıkınıyor, laf ebeliği ile, içi boş dilek ve nasihatlarla günü kurtarmaya çabalıyorlar…

Niye ?

Keza kendi ülkelerinde islami yaşam tarzının en çağdışı buyruklarını inatla ve zorbaca uygulayan Suudi Arabistan ve Katar, laisizmi değil İslami vurguları ağır basan bir seçilmiş iktidarı deviren Mısır ordusuna karşı çıkmak ne söz, milyar dolarlık mali desteklerle güçlendiriyor, destekliyor…

Niye ?

*    *    *

Batı basını, mesela Obama’ya yakınlığı bilinen New York Times “Mısır’da bütün ipler Israil’in elinde” diye yazdı ve ekledi “İsrail  darbeden sonra ABD yardımlarının kesilmeyeceği konusunda darbe lideri Sisi 'ye güvence verdi” Keza Netanyahu’nun, darbeci General Sisi’ye,  “Washington'un yardımları kesme tehdidi için kaygılanma. Biz o konuyu hallederiz” dediğini aktardı.

Şu da yazıldı: “Körfez ülkeleri Mısır'a 15 milyar dolarlık yardım yaparken ABD'nin 1.5 milyar doları kesmesi hem etkisiz hem hatalı olur. Ayrıca, cunta ile ilişkilerin bozulması Mısır hava sahası ve Süveyş'i kullanan ABD'nin bölgedeki terörle savaşına ve 1979 tarihli İsrail-Mısır anlaşmasına da zarar verir”.

Son paragraftaki birkaç sözcük, yazının başındaki “Niye” sorularının cevaplarını veriyor: Mısır hava sahası… Süveyş Kanalı… 1979 Israil-Mısır anlaşması…

Ama bu sözcükleri tek tek açıklayarak yazıyı uzatmadan da bir cevap verebiliriz:

Mısır diyorsak Ortadoğu’dan söz ediyoruz demektir.  Ortadoğu da petrol demektir.  Gelecek birkaç on yıl daha ana enerji kaynağı olarak kalacak petrol…

İnsanın damarlarında nasıl kan akıyorsa, ABD’den Avrupa’ya, Çin’den Japonya’ya, Güney Kore’ye sanayiin damarlarından da petrol akar. Damarlardaki kan akmaz olursa insan, damarlardaki petrol akmaz olursa sanayi ölür.

Ve  Irak ve Suudi Arabistan yeryüzünün en büyük petrol yataklarını barındırıyor. O petrol ABD’nin batı kıyılarına, Japonya’ya, Güney Kore’ye Süveyş Kanalından geçerek gidiyor.

Süveyş kanalından geçiş ve geçiş güvenliği Mısır’ın sorumluluğunda. Ortadoğu petrollerinin bekçiliğini ise yüksek savaş teknolojisi ile bütün Ortadoğu’nun kabadayısı olabilen Israil üstlendi. Buna karşılık Israil’in varlığı ve varlığını sürdürebilmesi de ABD başta olmak üzere sanayileşmenin ileri aşamalarındaki Batı Avrupa ve hatta Japonya ve Çin’in dolaylı ya da dolaysız güvencesinde…

Eeee ?

Bütün bunların ABD ve Batı Avrupa ve Japonya ve Güney Kore’nin bugün Mısır’daki darbeyi utangaç da olsa desteklemeleri ile bağı nerede ?

*    *    *

26 Mart 1979’da Mısır adına devlet başkanı Enver Sedat, Israil adına Başbakan  Menahem Begin ABD’nin gözetiminde (Siz “buyrultusunda” diye okuyun) bir barış anlaşması imzaladılar. Mısır Israil’i resmen tanıyan ilk ve –belleğim beni yanıltmıyorsa- tek Arap ülkesi oldu.

İmzayı atan Enver Sedat antiemperyalist bir siyasetin simge adı Cemal Abdülnasır’ın ardılı (=halefi), General Mübarek’in ve bugünkü darbeci, General Sisi’nin siyasal öncülü (=selefi) idi.

Israil’e Ortadoğu’da yaşam hakkı tanımamaya yeminli Arap milliyetçiliğinin ve İslami cihad fikriyatının en güçlü örgütü İhvan (=Müslüman Kardeşler) için bu bir ihanetti. Hem islama hem Arap milliyetçiliğine bir ihanet.

Enver Sedat 6 Ekim 1981’de bir tören sırasında öldürüldü. Bedeninde 72 kurşun deliği vardı. Suikast, İhvan geleneğinden yüzbaşı Halid el-İslâmbûlî yönetimindeki bir grup islamcı militan tarafından gerçekleştirilmişti.

Sedat’ın yerine geçen havacı general Hüsnü Mübarek iktidarında İhvan siyasetin bütün noktalarından adeta kazındı. İhvan içinden çıkan ve terörü siyasal mücadele yöntemi olarak benimseyen gruplar devlet şiddeti ile yok edildiler.

Yani General Sisi’nin bugün yaptığı ustaları Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek’in siyasal çizgilerini devam ettirmekten ibaret.

*    *    *

Emperyalist metropollerin Mısır’daki darbeye “darbe” diyememeleri, darbeci orduyu utangaç da olsa desteklemeleri sadece Oıtradoğu petrollerinin güvenliğini sağlamaktan mı ibaret?

Doğrusu, böyle bir yargı yaşamın renklerini siyah beyaza indirgemek olur.

Ama başat etkenin petrol olduğunu söylemek gerek.

Bunun yanısıra emperyalist metropollerin, İslamın cihad fikriyatını terör saldırıları olarak yorumlayan ve gitgide batı için çok ürkütücü bir tehlikeye dönüşen El Kaide benzeri terör örgütlerine karşı da Mısır’ın “laik” ordusuna ihtiyaçları var.

Irak savaşı arifesinde ABD Başkanı Bush’un sözlerini hatırlayın:

- Yeni yüzyılda enerjiye hükmeden dünyaya hükmeder. O yüzden Ortadoğu’da petrol yataklarının güvenliğini tehlikeye atacak her yönelim ve yönetim bizim için yok edilmesi gereken düşmandır…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"