08 Aralık 2021

Merdiven çıkarken ıslık, yürürken türkü

Sosyalist sol kalıcı ya da uzun soluklu bir ittifak için bir yandan gecikmeden, ertelemeden, yapıcı davranmaya özen göstererek görüşmeleri sürdürürken aynı anda (Evet, aynı anda) salt cumhurbaşkanı seçimiyle sınırlı, tüm muhalefetin ortak adayını destekleme kararı alınsa çok iyi ve isabetli olmaz mı?

Sosyalist sol'un partileri arasında bir süredir bir tartışma yürüyor. "AKP-MHP'nin Cumhur İttifakı'na karşı, CHP-İyi Parti'nin Millet İttifakı'ndan ayrı bir ittifak kurabilir miyiz" sorusuna cevap aranıyor.

Buna "Üçüncü İttifak" diyen de var, "Solda birlik" diyen de, "Halk İttifakı" diyen de…

Partiler kendi aralarında ikili, üçlü bir araya gelip konuyu tartışıyorlar(mış). Kapalı toplantılar olduğu için ancak resmi açıklamalar kadar bilgi sahibi olabiliyoruz. Göründüğü kadarıyla aşılamayan sorunlardan biri "Bu ittifakta HDP olacak mı, olmayacak mı" sorusuna birbiriyle uzlaşması zor cevaplar verilmesinde.

Bir de "Bu salt seçim dönemine ilişkin bir ortak tutum arayışı mı, yoksa kalıcı bir ittifak mı" sorusu da galiba henüz cevaplanabilmiş değil.

Burada akıl verecek, "Öyle değil de böyle olmalı" diye ahkâm kesecek değilim. Bu benim ne hakkım, ne de haddim.

Ancak acaba bu temel ve cevabı zor soruları tartışmaya, bir ortak görüşte buluşmak için konuşmaya devam edilirken, çok daha yalın bir soruya (konuya) ortak bir cevap verilemez mi?

Yani adı ne olursa olsun sosyalist solun partileri erken olacağa benzeyen seçimde "AKP Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı koltuğundan indirecek bir adayı biz bütün sosyalist sol partiler hep birlikte destekleyeceğiz" gibi bir açıklamayı fazla da gecikmeden yapamazlar mı?

Kuşkusuz ilkesiz bir destekten söz etmiyorum.

CHP'ye, hatta geri kalan muhalefet partilerine dönüp "Çıkaracağınız aday 'Ekmelettin olayı'ndaki gibi bir saçmalıkla damgalanmış olmayacak ise; seçildiği takdirde bugün Erdoğan'a tanınan tehlikeli yetkilerin tümünden gecikmeden vazgeçip, parlamenter sisteme dönüş sürecinde sorumluluk üstlenecek ise…" gibi ilkesel koşullarda ısrarlı olacaklarını da açıkça belirtmeleri önem taşıyacak.

Böyle bir tutum benimsenirse, artık "HDP ile birlikte mi, onsuz mu" sorusunun anlamı kalmayacak. Keza seçim sonrasında uygulanması gereken bir iktidar programı üstünde değil, sadece ve sadece seçim sırasında cumhurbaşkanı seçiminde, Tayyip Erdoğan'ın karşısındaki adayı hep birlikte desteklemekten ibaret bir buluşma söz konusu olacak. Sosyalist sol'un partileri kendi aralarındaki görüşmelere devam ederken, aynı anda sadece ve sadece cumhurbaşkanı adayı için sosyalist sol dışında kalan muhalefetle birlikte bir destek tutumunda buluşamazlar mı?

* * *

Sözün özü: 

Sosyalist sol kalıcı ya da uzun soluklu bir ittifak için bir yandan gecikmeden, ertelemeden, yapıcı davranmaya özen göstererek görüşmeleri sürdürürken aynı anda (Evet, aynı anda) salt cumhurbaşkanı seçimiyle sınırlı, tüm muhalefetin ortak adayını destekleme kararı alınsa çok iyi ve isabetli olmaz mı?

Hani derler ya, merdiven çıkarken ıslık çalınabilir, yürürken türkü söylenebilir.

Hem sosyalizme giden yolun merdivenlerini tırmanalım, hem ıslıkla bir devrim marşı çalalım.

Hem sosyalizm yolunda yürüyelim hem de "Enternasyonal türkümüzü" çığıralım.

Bana iyi olur, güzel olur gibi geliyor.

Size?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim