Şimdiki liselerde hâlâ var mı bilmiyorum; şu an yakınımda soracağım kimse de yok. Benim zamanımda okulu kıran haylaz öğrencilerle sahiden meşru mazereti olanları ayırmak için velilerden imzalı “mazeret tezkeresi” getirme zorunluğu vardı. “Oğlum şu sebepten dün okula gelememiştir…” filan gibi bir kısa yazı.
Terzi Sadık’ın imzasını ustaca taklit ederek lise müdürüne epey mazeret tezkeresi sunup, haylazlığımı örtmüşlüğüm vardır.
Ama bu defaki sahte değil sahici bir mazeret tezkeresi.
Aslında önce sadece T24’un komutanı Doğan Akın ile nöbetçi komutanlar Hakan Aksay ve Murat Sabuncu’ya yazıp yollamayı düşünmüştüm ama sonra “Hesap vereceksem okura hesap vermeliyim; izin alacaksam okurdan almalıyım” diye düşündüm ve mazeret tezkeremi sizlere yolluyorum.
* * *
Ey okur !
Kendimi aşırı ölçüde yorgun hissediyorum. Boş bir çuval gibiyim. Bıraksalar yerlere serileceğim ve oracıkta uyuyacağım.
Kimileriniz farkındadır bu yıl fazla sürttüm. Tamam bu meslekte ayağı yanmış tazı gibi dolanan gazetecilerden sayılırım. Ama bu ilkbahardan beri tadını –galiba- kaçırdım. Son üç buçuk aya 11 gün New York, 7 gün Afganistan, 4 gün Berlin, 8 gün Yunanistan sığdırdım. 3 gün Fatsa, 4 gün Antakya cabası…
Benim yaşımda –galiba- biraz değil epey fazla.
Sahiden yorgunum. Sadece bedenen değil. Yazıya oturduğumda bilgisayarın ekranı bana, ben de ona bakıyorum ve böyle nafile dakikalar geçiriyorum.
Anlayışınıza sığınarak 12 gün izin istiyorum.
12 gün boyunca gazete okumayacağım; maillerime bakmayacağım; internete girmeyeceğim, cep telefonumu hemen her zaman kapalı tutacağım.
12 gün boyunca Marmara Adasında çınarların altında adaçayına okey oynamak gibi ciddi işler yapmaya niyetliyim. Geri kalan zamanlarda da deniz kıyısında taş sektirmece oynayıp, yakın arkadaşım hırsız saksağanla sohbet etmeyi düşünüyorum.
12 gün sonra T24 ekranına zımba gibi dönerim herhalde…
Yokluğumda güneşin yine doğudan doğup batıdan batacağını bilmenin huzuru ile ve izin dileğimi ikiletmeden kabul etmenize bol bol teşekkür ederek…
İmza: Aydın Engin