11 Ocak 2014

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat’a açık mektup

"Türkiye’de 3 koldan paralel devlet çalışması var. İlişkiler sabote edilmeye başladı. Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar." Yanlışınızı fark ettiniz mi?

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı gibi Kürt siyasal hareketinde önemli ve bir o kadar da sorumlu bir konumunuz olmasaydı da size yazardım. Ama o zaman resmi bir üslupla değil, dostça, yaşlarımızı göz önüne alırsak ağabeyce bir uyarı, bir eleştiri mektubu olurdu.

Ancak siz aşağıda bir bölümünü aktaracağım açıklamayı Bese Hozat’ın kişisel görüşleri olarak değil KCK adına yaptınız. O zaman yine dostça ama sert bir eleştiri kaçınılmaz.

Buyrun.

                                                                       *    *    *

KCK adına yaptığınız açıklamayı bizlere Fırat Haber Ajansı aktardı. Bu yazıyı uzatma pahasına kanımca önem taşıyan bölümü bir de burada aktarıyorum.  Aynen şöyle dediniz:

“Türkiye’de resmi devletin dışında bir de oluşan paralel devletler vardır. Mesela Fethullah Gülen cemaati paralel bir devlettir. İsrail lobisi, yine milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel birer devlettir. Paralel devletlerin birbiriyle ortaklaştığı ciddi bir çıkar ilişkisi vardır. Paralel devletlerin resmi bir hukukları, anayasaları yoktur. Görünürde resmiyete kavuşmuş bir orduları da yoktur ama resmi olandan daha güçlü ve örgütlü bir güce sahiptirler.  Özel Harp Dairesi ve JİTEM gibi güçler paralel devletin vurucu güçleridir, şimdi buna resmi kimlikli emniyet, polis ve yargı güçleri de eklenmiştir. Bunların bağlı kaldıkları hiçbir hukuk ve kural yoktur. Tüm savaş kurallarını kendileri belirleyip uyguluyorlar, kimseye de bir hesap vermiyorlar. Paralel devletin korkunçluğu esas burada ortaya çıkıyor. Paralel devlet Gladyo devletidir, NATO destekli cemaatin ve lobilerin illegal devlet örgütlenmesidir. Asıl amacı, Türkiye’nin demokratikleşmesini engellemektir.”

Ezberlenmiş ve “Bu söylediğimin anlamı” ne sorusu sorulmamış birtakım cümlelerle vakit kaybetmeyelim. Örneğin “Özel Harp Dairesi ve JİTEM gibi güçler paralel devletin vurucu güçleridir” cümlesine bakıp  “Bu devletin savaş aygıtlarını paralel devlete devrederek gerçek devletin akladığınızın farkında mısınız” gibi sorular sormayacağım.

Bir üst paragrafta “ezberlenmiş” dedim.

Üstelik kötü ezberlenmiş.

Sözünü ettiğiniz lobilerle ilgili olarak "paralel devlet" terimini de kullanan Öcalan -yanılmıyorsam- 2013 Şubat’ında şöyle demişti:

"Türkiye’de 3 koldan paralel devlet çalışması var. İlişkiler sabote edilmeye başladı. Sıradan lobiler değil. ABD’de Yahudi, Ermeni ve Rum lobileri stratejik ve taktik müdahale ediyorlar."

Yanlışınızı fark ettiniz mi?

Öcalan “ABD’de” diyor. Sizin açıklamanızın ilk cümlesi ise bu lobilerin “Türkiye’de birer paralel devlet oluşturduğunu” söylüyor.

Öcalan’ı iyi okusaydınız ve doğru ezberleseydiniz ABD’deki güçlü lobilerin “Türkiye’ye stratejik ve taktik müdahale ettiklerini”  söylediğini, ama Türkiye’de birer paralel devlet oluşturduklarını (sizin deyiminizle “oluşan”)  söylemediğini fark edecektiniz.

Öcalan’ın o ünlü Newroz mesajında özellikle Ermenileri dışta bırakmasından doğan sıkıntı anlaşılan Kandil’e de ulaşmış. O yüzden duyarlılık göstermek istiyorsunuz ve Türkiye’de paralel devlet oluşturdukları söylediğiniz Ermeni, Rum lobilerinin önüne  “milliyetçi” terimini eklemişsiniz.

Ama bu duyarlığınız, sözlerinizin içeriğini düzeltmiyor.

Size göre Türkiye’de milliyetçi Ermeni ve Rum lobileri paralel devlet kurarak demokrasimize saldırıyorlar ama milliyetçi olmayan Ermeni ve Rumlar böyle değil.

Bu cümleleriniz eğer kendisine ulaştıysa Hrant Dink mezarında ters dönmüştür; Rum okur kalmadığından gazetesi Apoyevmatini’yi kapatmak zorunda kalan Mihaili Vasiliadis acı acı gülmüştür…

Toplamı 60 bini ancak bulan Ermenilerin, 3 bini  bile bulmayan Rumların içindeki milliyetçi unsurların Türkiye’de paralel devlet oluşturduklarını  siz mi uyduruyorsunuz, yoksa birileri sizi kandırıyor mu?

Yazdıklarınız çok ciddi bir suçlama ve mutlaka kanıtı, belgesi, en azından güvenilir bilgisi olmak gerekir.

Sizde bu bilgiler var mı?

Yoksa (ki bence yok) olmayan bilgilerle böylesine vahim bir yargıyı nasıl dile getirebildiniz?

                                                                     *    *    *

Kandil’de geçirdiğim sınırlı saatlerden birinde, basın toplantısının yapıldığı çayırda genç bir kadın gerilla, biraz ürkek ama son derece dostça bir soru sormuştu:

- Sizi televizyondaki programlardan tanıyorum. O yüzden size sormak istedim. Önder Apo artık silahların değil siyasetin zamanı, dedi. Sizce ülkede bizler, yani ben kendim, köyüme, kasabama döndüğümde nereden başlamalıyım? Yani nasıl siyaset yapmalıyım?

O iri kara gözlerinde sadece dostluk ışıldayan genç kadın gerillaya doyurucu bir yanıt verememiş, genel geçer bir şeyler söylemiştim.

O genç gerilla aynı soruyu bugün sorsaydı, ona kısa bir cevap verirdim:

- Siyaset yap. Ama böyle yapma… Bir Kürtsen eğer Türk, Ermeni, Süryani, Zaza, Rum, Yahudi, Laz, Boşnak… Hasılı bu toprağın çocuklarını sakın incitme, ötekileştirme, bağrına bas…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"