Oya Baydar, Cumhuriyet bayramında iki ayrı resepsiyon düzenlenmesinden yola çıkarak “İki Cumhuriyet” başlıklı bir yazı yazdı. O yazıya gelen okur yorumlarından bir kaçı 87 yaşındaki Cumhuriyetin değişmeden korunması gerektiğinde tuhaf bir duyarlık gösteriyorlar. Bu tavır sadece Oya Baydar’ın yazısına gelen tepkilerle sınırlı değil. Yıllardır Türkiye’de “2. Cumhuriyetçi” terimi bir küfür gibi kullanılıyor. Daha da ağırlaştırmak isteyenler "numaralı cumhuriyetçi" filan diyorlar.
1923’de kurulan Cumhuriyet’in çağın gerisine düştüğü alanlarda değiştirilmesini önerenlere yönelen küfürler bunlar. 1923 adeta kutsal bir kurum gibi
değişmez ve değiştirilemez olarak kavranıyor. Bu görüşü desteklemek için de Avrupa ülkelerindeki cumhuriyetlerden örnekler veriliyor.
* * *
Kanımca İkinci (yada üçüncü, döndüncü, beşinci...) Cumhuriyet terimine itirazların temelinde, bilincin diplerinde yatan "devlet tapıncı" var.
Türk ırkçı-milliyetçilerinde ve kimi siyasal islamcılarda bu tapınç, "Devlet ebed müddet" teriminde ifadesini buluyor. Türk devletinin kesintiye uğramadan bugünlere geldiğini, bundan böyle de sonsuza dek süreceğini vurgulamak istiyorlar.
Tabii bu durumda Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin en yüksek makamı olan Cumhurbaşkanlığı forsunda niye 16 yıldız olduğu, bu 16 yıldız tarihte kurulmuş Türk devletlerini simgelediğine göre "devlet ebed müddet" iddiasının gerçeği ne kadar yansıttığı sorusu cevapsız kalıyor.
Devlet tapıncının kendini "ulusalcı" olarak niteleyen kesimlerdeki yansıması ise "Atatürk´ün kurduğu cumhuriyete el ve dil uzatılması" kaygısı.
Bu çok da haksız bir kaygı değil. Özellikle siyasal islamın çeşitli kollarında "Osmanlı´ya özlem" belirgin. Bu kesimlerde cumhuriyet ile laiklik bir ve aynı "musibet"in iki yüzü. İran´ın (İran İslam Cemahiriyesi), Libya´nın (Libya Arap Cemahiriyesi) da birer cumhuriyet oldukları; cumhuriyetin sadece ve sadece "padişahlık" yada "sultanlık" gibi devlet biçimlerine karşı "cumhur"un, yani yurttaşların egemenliği demek olduğunu bilerek yada bilmeyerek gözardı ediyorlar.
Ama ulusalcı kesimin "2. cumhuriyet" denince tepelerinin atması bir üst paragraftaki kaygıyla sınırlı değil. Onlar Atatürk´ün kurduğu cumhuriyet´in şu yada bu yönde, şu yada bu ölçüde değişmesine karşılar.
Oysa değişebilir.
Cumhuriyetler de kendi tarihsel süreçlerinde dönemeçler, kırılma noktaları yaşayabilirler.
Somut bir örnek: Almanya, Cumhuriyetlerini (Cumhuriyetini değil, “cumhuriyetler”ini) numaralamadı ama ilkini
Weimar Cumhuriyeti (1918-1933), ikincisini bazen
Bonn Cumhuriyeti, bazan
Federal Cumhuriyet (1949) olarak adlandırıyor. Duvar yıkıldıktan sonra Bonn Cumhuriyeti de bitti ve sadece Federal Cumhuriyet denmeye başlandı.
Somut bir örnek daha: Fransa 1789´dan beri bir cumhuriyet. Bu gün sapasağlam, güçlü ve halkına refahı yaşatan bir cumhuriyet. Dahası laik, özgürlükçü... Ancak bugünkü Fransa cumhuriyeti "5. cumhuriyet" diye anılır. Hem de
resmen. Birincisi 1789´da kralın tepetaklak edilip, cumhur´un (=halkın) yönetimi ele almasıyla kurulmuştu. İkincisi köklü bir değişim anlamına gelen, "halkların baharı" denen o büyük yurttaş ayaklanmaları döneminde, 1848´de kuruldu. Üçüncü 1875´de. Dördüncü 2. Dünya Savaşının ardından cumhuriyet yeniden yapılandırılırken, 1946´da kuruldu. Beşinci ise Fransa´nın Kuzey Afrika´daki son sömürgelerinden Cezayir´in bağımsızlığını tanıyıp "sömürgeci cumhuriyet" utancından vazgeçtiği 1958´de...
Yani cumhuriyetleri güçlü kılan "numaraları" değil. İlkeleri, çağa uygun dönüşebilme yeti ve yetenekleri.
* * *
Şimdi lütfen bugünkü Tırmık’ın başındaki fotoğrafa dikkatle bakın. Bu fotoğraf, bundan 48 yıl önce, 29 Ekim 1961´da, Ankara göklerinde çekildi. Dönemin populer haftalık dergisi "Hayat Mecmuası"nın 265. sayısında yayınlandı. Noktasına, virgülüne dokunmadığım resimaltında aynen şöyle yazıyor:
"Üstte kahraman hava kuvvetlerimize mensup uçakların Türk göklerine yazdığı `2. Türkiye Cumhuriyeti´ ibaresi görülmektedir. Bu heyecan verici tabloyu Hava Kuvvetleri Kumandanlığı´nın özel fotoğrafçıları çekmiştir."
Fotoğraf Türkiye´de başlayan "yeni" dönemin hoş ve ilginç bir belgesi.
27 Mayıs Türkiye Cumhuriyeti´nin kısa tarihinde gerçekten önemli bir dönemece işaret eder. Bir yanıyla özgürlükleri fevkalade kısıtlamış demokratik bir sürecin bir darbeyle kesintiye uğramasıdır. Ama öteki yanıyla "yeni Anayasası" ile daha çağdaş, daha demokrat, daha özgürlükçü bir cumhuriyetin kuruluşudur...
Bu konuda gocunmak, tutuculaşmak gereksiz. Nitekim 27 Mayıs´ın mimarları da gocunacak, kaygılanacak bir şey görmemişler ki ordunun uçakları ile gökyüzüne "2. Cumhuriyet" yazmışlar...
Hoş değil mi?