26 Aralık 2012

İyi Peki, Roboski Değil Uludere

Üç gün sonra Roboski cankırımının yıldönümü… Bugün 263. gün

Üç gün sonra Roboski cankırımının yıldönümü… Bugün 363. gün.

İzlediyseniz hatırlayacaksınız, birkaç gün önce Başbakan Erdoğan NTV-Star ortak yayınında üç meslektaşımızın sorularını yanıtladı.

Sorulardan biri Roboski üstüneydi ve“Roboski’de 34 sivil yurttaşımızın…” diye başlıyordu.

Soru tamamlanamadı.

Gazetelere ve gazetecilere çeki düzen verip akıl dağıtma ustası kesilen Başbakan lafı meslektaşımızın ağzına tıkadı. Gözlerini kocaman açtı, suratına bilgiç bir maske oturttu ve “Bu sivil sözü yanlış” dedi.  “Teröristler de sivildir…”diye ekledi. Ardından “Hem Roboski değil Uludere. Ne demek Roboski” diye kükredi.

Sonunda da “Mesele yargıya intikal etmiştir. Askeri savcılık da, görevlendirdiğimiz Diyarbakır savcılığı da soruşturmayı yürütüyorlar. Sonra mahkeme safhası başlayacak. Bu aşamalarda bizim hükümet olarak…” yavesine geçti.

Televizyonu kapattım.

İyi ettim.

*    *    *

“Roboski değil Uludere” düzeltmesini ciddiye almıyorum. Bir halkın köyünün, kasabasının, kentinin adını “milli” gerekçelerle değiştirme üstüne artık söylenecek söz mü kaldı? O kafalara göre kasabaya Roboski yerine Uludere deyince orada Kürtlerin yaşadığı gerçeği ortadan kalkmış oluyor.

Geçelim…

“Sivil terörist” düzeltmesine de gülüp geçelim.

Ama şu artık mide bulantısı veren “Mesele yargıya intikal etmiştir” tekerlemesine ne gülelim, ne geçelim.

Hem askeri savcılık, hem Diyarbakır savcılığı neyi araştırıyor, hangi soru ya da sorulara cevap arıyor ?

Cevaplarını bilmiyorum. Merak da etmiyorum.

Çünkü bence cevaplanması gereken tek soru var.

Evet, tek soru: O savaş uçaklarına aşağıdakileri bombalayın emrini kim verdi ?

Daha kestirme de sorulabilir: 34 yurttaşımızın yok edilmesi emrini kim verdi?

Bu, cevabı bir yıldır verilemeyecek bir soru mudur ?

Askeri savcılar, Diyarbakır savcılığı 363 gündür bu soruyu cevaplamak için ne yaptı, ne yapıyor ?

Sızan haberlere bakılırsa soruşturma tamamlanamıyor, çünkü Genelkurmay Diyarbakır savcılığının sorularını cevaplamıyormuş!..

Ufalayın da civcivler yesin!..

Böylesi kitlesel bir ölüm buyruğunu herhalde Şırnak kırsalında görevli jandarma assubayı veremez.

Dahası hava kuvvetleri komutanı bile danışmadan veremez.

Tamam biliyoruz, genel kurmay emri veren sorumluyu açıklamak yerine “Ama o köylüler arasında teröristler de vardı” açıklamaları yapıyor.

Milli İstihbarat Teşkilatı kaynaklı açıklamalarda da aynı vurgu var: Aralarında teröristler de vardı…

Bir ara da “ABD istihbaratı Türkiye’yi yanılttı. İnsansız hava uçaklarının eksik bilgilerinden kaynaklanan eksik istihbarat vardı” filan dendi.

Oysa suç insansız hava araçlarında değil, insansızlığı hüner bellemişlerde olsa gerek.

Peki sayın başbakan Roboski değil, Uludere.

Uludere’de 34 yurttaşımızın ölüm emrini kim verdi ?

*    *    *

Not: Bundan sonrasında yazacağım her paragraf “Yargı erkine hakaret” suçunun sınırlarında dolaşacak. Oysa Roboski özelinden yola çıkıp Türkiye’deki yargı erki, adalet aygıtı üstüne sakin bir sorgulama yazısı yazmak gerek. Mesela yarına…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"