06 Aralık 2012

İnanmadınız!.. Peki Niye?

Türkiye ve Rusya, Baas iktidarı sonrası Suriye’nin geleceği üstüne konuştular; tartıştılar; aralarındaki görüş ayrılıklarını saptadılar...

 

Önce haberi okuyun:

“… ABD Başkanı Obama’nın Yunanistan’a yaptığı yarım günlük gezi sırasında Obama ile Yunanistan Başbakanı Samaras  ‘Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı sonrasındaki Türkiye’ konusunu ele aldılar.  Obama, ‘Türkiye konusunda pozisyonlarımız aynı. Ama hangi metotları kullanacağımız konusunda farklılıklar var’ dedi. Obama ayrıca aralarındaki görüş ayrılıklarına ilişkin olarak, ‘Erdoğan kalmakta ısrarcı. Onu gitmeye kim ikna edecek’ sorusunu da yöneltti. Erdoğan sonrası Türkiye konusundaki ABD ile Yunanistan arasındaki görüş ayrılıklarının ortadan kalkmadığı, ancak daha fazla kan dökülmesini önlemek amacıyla Erdoğan sonrası yeni yönetim için isimler, formüller ve Türkiye’deki değişimin hangi figürlerle devam edebileceği konusunda görüşmelerin daha ayrıntılı olarak devam etmesine karar verildiği bildiriliyor…”

Nasıl haber ama?

Ama biliyorum, inanmadınız!..

Zaten inanmamakta haklısınız da. Haberi ben uydurdum. Milliyet’teki meslektaşımız Aslı Aydıntaşbaş’ın Putin - Erdoğan görüşmesinden sonra yayınlanan ayrıntılı haberini aldım; haberde adı geçen Putin yerine Obama, Erdoğan yerine Samaras, Suriye yerine Türkiye, Beşşar Esed yerineTayyip Erdoğan, Baas yerine AKP koydum.

Sonuçta yukarıdaki asparagas haber çıktı.

Sizler de duraksamadan bu haberin asparagas olduğunu fark ettiniz, olsa olsa “Dur bakalım bu lafın sonu nereye varacak” merakıyla okumaya devam ettiniz.

Ama birkaç gün önce İstanbul’a yarım günlüğüne gelip Başbakan Erdoğan’la iki saate yakın konuşan Putin’in gezisi asparagas filan değil. Sonuna kadar ve sapına kadar gerçek.

Türkiye ve Rusya, Baas iktidarı sonrası Suriye’nin geleceği üstüne konuştular; tartıştılar; aralarındaki görüş ayrılıklarını saptadılar; yakınlaştıkları, hatta mutabık kaldıkları noktaları not ettiler. Esed ve Baas sonrası Suriye için hangi figürlerle ve hangi yöntemlerle yürüneceği üstüne daha ayrıntılı görüşmek için benzeri toplantı ve buluşmaların devamı konusunda anlaşmaya vardılar.

Peki benim asparagas habere bakıp kolayca ve duraksamadan “Haydi canım, olmaz öyle şey” diyoruz da Putin – Erdoğan görüşmesinin ayrıntılarını okuyunca aynı cümleyi kurup “Haydi canım, olmaz öyle şey” demiyoruz.

Neden?

Bir daha: Neden?

Cevabı birlikte arayalım:

Türkiye egemen bir devlet. ABD ve Yunanistan’ın onun geleceği ile ilgili görüşmeleri söz konusu bile olamaz.

Doğru. Peki, Suriye nasıl bir devlet?

Ama Suriye özgürlük, eşit hak isteyen, Baas yönetimine karşı direnişe geçen yurttaşlarını öldürüyor, orduyu onların üstüne sürüyor.

Doğru. Tıpkı ülkesindeki Müslüman olmayan yurttaşları kitlesel olarak öldüren Sudan yönetimi gibi… En küçük bir kıpırdanışı ordu ve polis zoruyla bastıran Yemen yönetimi gibi… Ama Putin de, Erdoğan da “Sudan yönetimi sonrası Sudan; Yemen yönetimi sonrası Yemen nasıl olmalı” sorusunu tartışmadılar. Acaba neden?

Şimdi söyleyin bakalım: Bu Tırmık’ın başındaki asparagas habere bakıp hiç duraklamaksızın “olmaz öyle şey” diyenler arasında Putin-Erdoğan görüşmeleriyle ilgili asparagas olmayan haberleri okuyup “Yahu siz ne hakla bir başka ülkenin geleceği üstüne kendi aranızda görüşüp konuşup planlar yapıyorsunuz” diye soran acaba kaç kişi vardı?

*    *    *

Basın savcısı için özel not: Sayın savcı haberde hiçbir şekilde “Suriye özgürlük, eşit haklı vatandaşlık, insan haklarının tanınması gibi taleplerle başkaldıran yurttaşlarına karşı zor kullanıyor, tutukluyor, öldürüyor ama Türkiye’de de tastamam 30 yıldır benzeri bir durum yaşanıyor” gibisinden bir imada bile bulunmadığımı dikkatinize sunarım. Ben yazıyı “egemen devlet” ekseni üstünde kurdum ve sadece onu yazdım.

Hani, ne olur ne olmaz, diye bunu özellikle belirtiyorum…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"