16 Ekim 2013

İnandırıcı bir yalanınız var mı?

Gazete yazısının altın kurallarından biridir: Ne diyeceksen onu diyerek başla!.. Tamam, peki, olur!.. Başlıyorum: Bugün yazı yazmak istemiyorum…

Gazete yazısının altın kurallarından biridir: Ne diyeceksen onu diyerek başla!..

Tamam, peki, olur!..

Başlıyorum: Bugün yazı yazmak istemiyorum…

Saatlerdir okuru ikna edecek (Siz “kandıracak” diye okuyun) bir yalan kıvırmaya çabalıyorum.

Mesela hem yazı yazmayıp hem yiğitlik taslayacak bir yazı fena olmaz (mı acep?)

Deneyeyim: Bayramları Gazeteci Cemiyetlerinin çıkardığı bayram gazeteleri sayesinde izin yapardık. Bu adeti medya patronları kesip attılar, bizim ramazan bayramındaki iki, kurban bayramındaki üç günlük tatillerimizi hadım ettiler. Gazeteciler bu karara çaresiz boyun eğdiler, bayramlarda da çalışıyorlar.

Peki ben niye buna boyun eğeyim ? Tek başıma da olsa başkaldırıyor ve eyleme geçiyorum. Bu bayramda üç gün yazı yazmayacağım. Böylelikle belki gelecek bayramlarda başka meslektaşlarımı da etkilerim ve sizler yeniden bayram gazetelerine, bizler de iki üç günlük izinlerimize kavuşuruz…

Hımmm… Bu yalan fena değil. Ama inandırıcı da değil…

Bir başka yalan kıvırıp, bugün yazı yazmaktan kurtulsam…

Mesela “köşeye” bir not koymalarını tembih etsem: “Yazarımız Aydın Engin tatil için gittiği bölgede internet erişimi olmadığından bugünkü yazısını geçememiştir” dedirtsem ?..

Hani yazmışım da internet işlemediğinden geçememişim gibi…

İyi de ne tatile gittim, ne kazık kaktığım (o yüzden de pek mutlu olduğum) Marmara Adasında internet çalışmıyor. Tersine canavar gibi çalışıyor; elektrikler kesik değil ve bu yalan da hiç inandırıcı değil…

Son bir deneme: Yazarımız Aydın Engin soğukalgınlığından dolayı bugünkü yazısını yazamamıştır…

Yemezler.

Yılın son sıcak günlerini geçiriyoruz. Biraz önce (Salı 15.30) denize girdim. Yaza ve denize veda ettim. Öyle soğukalgınlığı filan desem bu yalan değil kuyruklu yalan olur ve okura da saygısızlık olur.

Eeee?

N’apayım şimdi?

*    *    *

Buldum !

Ey okurlar, bugün canım yazı yazmak istemiyor. Bunu hoşgörmenizi sağlayacak bir yalanı benim yerime siz kıvırın.

Beni de deniz kıyısında yalnız bırakın.

Taş sektirmece oynayacağım.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"