19 Kasım 2009

Hukuk Fakültesi Birinci Sınıfında...

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, telefon dinleme rezaletini siyasal partiler hukuku açısından incelediklerini açıkladı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, telefon dinleme rezaletini siyasal partiler hukuku açısından incelediklerini açıkladı. Yalçınkaya’nın açıklamasına göre inceleme, telefon dinleme karar işlem ve eylemlerinin Anayasa’nın 68. maddesinin 4. fıkrasında yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olup olmadığını saptamak  amacını taşıyor.
Anayasanın 68. maddesinin 4. fıkrası şöyle:
“Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.”
Eeee?
Anayasanın bu maddesinin bu fıkrasından yola çıkarak bir siyasi parti hakkında yeni bir kapatma davası açmanın hukuksal açıklaması ne olabilir?
*    *    *
Tırmık’ın düzenli okurları biliyor; bu satırların yazarına göre yasalara tümüyle uygun olsa bile devletin telefonları dinlemesine olanak tanıyan yasal düzenlemeler hukuka, hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. Dahası hukukun hoyratça çiğnenmesidir.
Çünkü hukuk ve yasalar bir ve aynı kavramlar değildir.
Örneğin Suudi Arabistan’da zina yapan kadınların taşlanarak öldürülmeleri Suudi yasalarına uygundur ama bu Suudi Arabistan’da bu bağlamda hukukun egemen olduğunu asla ve asla göstermez.
12 Eylül canilerinin yok ettiği gençler o gün yürürlükteki yasalara uygun olarak asıldılar. Mahkeme yargıladı; suçu işlediklerine karar verdi; kanunda bu suçun cezasına baktı ve gencecik delikanlıları kanunlara uygun olarak darağacına yolladı.  Ama o kararlarla Türkiye’de hukuk da darağacına çekilmiş oldu.
Bu biiir...
İkincisi, kıdemli Tırmık okurları yine biliyor ki, bu satırların yazarı AKP iktidarını ötekiler (CHP, MHP) çok berbat diye desteklemeye niyetli filan da değildir. Kolera ile veba arasında bir tercih yapmaktansa işinin ehli bir doktor aramaktan yanadır.
Ama telefon dinlemelerinde AKP yasanın gereklerini –en azından enayi olmadığı için- harfiyen yerine getirdi.
Birisinin telefonunun dinlenmesi için başvuruyu Adalet Bakanlığı müfettişleri yapar. Dinleme talebinde bulunan Adalet Bakanlığı müfettişi de yargıç ya da savcıdır. Yani yargı mensubudur. Yani dinleme kararları yargıçlar tarafından istenen, yargıçlar tarafından karara bağlanan uygulamalar.
Buradan iktidardaki partiyi kapatmaya gidebilecek bir hukuksal incelemeye sıçramak varolan yasalara göre mümkün değil. Yasayı uyguladı diye bir parti kapatılmaz. Olsa olsa yasanın, hukukun özünü zedelediğine dikkat çekilebilir ve ülkenin en yüksek yargı organının savcısı olarak bu yanlış, sakat, polis şeflerine bile dinleme yapma olanağı tanıyan bu “korku yasalarını” iptal ettirmek için kolları sıvamak düşer. Oysa Yargıtay Başsavcısının varolan yasaların hukuka, hukuk devleti kavramına uygun olmadığı yönünde bir itirazı yok (benim var).
O zaman da Yalçınkaya’nın girişimi kuzuyu yemeye kararlı kurdun, “suyumu bulandırıyorsun” bahanesinden farkı ne?
*    *    *
Acaba bizim yüksek yargıçların bir kesimini yeniden hukuk fakültesi birinci sınıfına yollayıp, hepsine “Hukuk Başlangıcı” dersinden yeniden sınava girme zorunluğu mu getirsek?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim