24 Şubat 2014

Hayır Yazmayacağım…

Yazı günüm. Bilgisayarın başına çöktüm. Daha “Bismillah” demeden telefon çaldı.

Yazı günüm. Bilgisayarın başına çöktüm. Daha “Bismillah” demeden telefon çaldı. Eski, çok eski bir arkadaş. Hatırı var. Hem Selimiye, hem Davutpaşa askeri hapishanelerinde ranza paylaşmış, volta atmışız.

Selamsız sabahsız lafa girdi:

- Seninki Afyon’da konuşuyor. İzliyorsun değil mi?

- Hayır. Televizyonu kapattım. Evde biri açarsa kıracağım.

- Yav ciddi ol! Dünkü Sivas konuşmasının hemen hemen aynını tekrarlıyor.

- E ne bekliyordun?

-Bir şey beklemiyordum da, yine o “Benim başörtülü bacım” muhabbetini duyunca salak yerine konduğumu hissettim…

-Seni tanırım. Salak filan değilsin. Ama “O” öyle olabileceğin ihtimaline sarılıyor…

- Bir de “Şu kadar duble yol yaptık, şu kadar baraj, bu kadar garaj, bir o kadar hastane, demiryolu, köprü, viyadük, HES, AVM yaptık. Bunları yapan bir iktidarda yolsuzluk olur mu, rüşvet olur mu” diye sordu. Bakanlarının yolsuzluklar, rüşvet filan yüzünden değil darbe yapmak için suçlandığını söyledi.…

- Hep öyle söylüyor zaten de sen ne diye telefon ettin? Seyretmediğim televizyonu bana anlatmak için mi?

- Yok. Hani yazarsın, bu kadar yalan olmaz artık filan dersin diye aradım. Yazacaksın değil mi?

- Hayır yazmayacağım…

Telefonu suratına kapattım. Nasıl olsa eski arkadaşım, alınmaz. Alınsa bile bir yolunu bulur gönlünü alırım.  

 

*    *    *

 

Evet…

Bugünkü yazı bu kadar…

Ne o,  çok mu kısa oldu?

Peki, aşağıya dolgu notları koyuyorum. Yazıyı alışılmış Tırmık boyuna getiriyorum ve böylece yazar sorumluluğumu yerine getirmiş oluyorum.

Şimdi, Turgut Uyar’ın kaybettiğimi sandığım kitabını, Tütünler Islak’ı buldum. Onu okuyacağım. Beni rahat bırakın lütfen…

Siz, sizin için derlediğim aşağıdaki dolgu paragraflarla idare edin.

 

*    *    *

 

● Danimarka Kalkınma Bakanı Christian Friis Bach, emrindeki fonlardan 360 bin liralık bir ödeme yapmıştı. Sözleşmenin arka sayfasında bunu yasaklayan maddeleri okumadığını, bunun kendi hatası olduğunu belirtip istifa etti.(Kasım 2013)

● Letonya’da bir alışveriş merkezinin çatısı çöktü ve 54 kişi öldü. Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis, “Olayın siyasi sorumluluğunu üzerime alıyorum” deyip istifasını verdi. Oysa hiç kimse kendisinden istifa etmesini istememişti. (Kasım 2013)

● Almanya Federal Eğitim ve Araştırma Bakanı Annette Schavan doktora tezinde intihal yapmış, kaynak göstermeden başkalarının eserlerinden alıntı yapmıştı. Durum ortaya çıkınca istifasını verdi.(Şubat 2013)

● İsveç Ulaştırma Bakanı Maria Borelius evinde sigortasız işçi çalıştırıyordu. İstifa etmek zorunda kaldı. (Ekim 2006)

● Portekiz Maliye Bakanı Vitor Gaspar ekonomik krizi iyi yönetmemekle suçlandı, istifa etti.(Temmuz 2013)

● Japonya Tarım Bakanı Seiichi Ota, okullara ve huzurevlerine küflü pirinç verildiği için istifa etti. (Eylül 2008)

● Tren kazasında öğrenciler ölünce Mısır Ulaştırma Bakanı Muhammed Reşad el- Metini istifa etti.(Kasım 2012)

● Norveç Enerji Bakanı Terje Riis-Johansen fiyordlardan geçen enerji nakil hattı projesine karşı kamuoyundan yükselen eleştiriler yüzünden istifa etti.(Mart 2011)

● İsveç Savunma Bakanı Sten Tolgfors, Suudi Arabistan'da silah fabrikası kurulması planlarının basına sızmasının ardından istifa etti.(Mart 2012)

● İsrail Dışişleri Bakanı Lieberman, hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya atılınca istifasını verdi.(Aralık 2012)

● Japonya Adalet Bakanı Minoru Janagida özel bir sohbette “Benim işim çok kolay” deyince gaf yapmak ve görevini hafife almakla suçlandı ve istifa etti.(Kasım 2010)

● Danimarka Adalet Bakanı Morten Bordkov, Parlamentoya yanlış bilgi vermek ve yalan söylemekle suçlanınca istifa etti.(Aralık 2013)

● Bir işadamı arkadaşından düşük faizli özel kredi alma ve bu ortaya çıkınca medyaya baskı yapıp olayı örtmeye çalıştığı gerekçesiyle sert eleştirilere maruz kalan Almanya Cumhurbaşkanı Wulff "Bana olan güvenin zedelendiğini gördüm, o nedenle istifa ediyorum” dedi.(Şubat 2012)

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"