İstanbullu olmanız şart değil. Gözünüzün önüne getirin yeter.
İstanbul’un en önemli ana caddelerinden birini,Halaskârgazi Caddesini bir başka cadde dikine keser: Ergenekon Caddesi. Agos gazetesinin, yani Hrant Dink’in kalleş bir pusuyla öldürüldüğü noktanın hemen hemen karşısında başlar ve İstanbul’un en gelenekli semtlerinden birine, Kurtuluş’a, eski adıyla Tatavla’ya kadar gider.
Ergenekon Caddesini birçok sokak keser. Sokakların adından bir seçme sunacağım, anlamlandırma size kalsın: Bozkurt Sokak, Şehadet Sokak, Türkbeyi sokak, Kazım Orbay Caddesi, Savaş Sokak…
Ergenekon Caddesinin başladığı yerdeki mahallenin adı Ergenekon Mahallesi’dir. Ondan sonra gelen mahalle ise Bozkurt Mahallesi…
Kısa bir not daha: Ergenekon caddesinin başlangıcından bitimine kadar İstanbullu Türkler, Rumlar ve Ermeniler çok yoğun, çok yakın, çok iç içe yaşarlar.
Ergenekon Caddesi boyunca uzanan semtlerde, Pangaltı’da, Feriköy’de, Kurtuluş’ta sabahları birbirini selamlayan İstanbulluların seslerini duyarsınız:
- Günaydın…
- Pariluys…
- Kalimera…
Hatta selamlaşmayı abartanlardan “Sabah şeriflerin kalimera vre komşu” gibi bir cümle bile duyabilirsiniz.
(Parantez açıyorum: Kendim yaşamış gibi anlatıyorum değil mi? Doğrudur. Kendim yaşadım. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde kaldığım evlerden biri Feriköy'de İvet Reinlein adlı bir Yahudi kızın (71 yaşındaydı) pansiyonuydu ve ilk sevgilim de Kurtuluş’tan bir Rum kızı, güzeller güzeli, bir kahkahasına bin can fedaTasula idi. Parantezi kapatayım değil mi?)
* * *
Türk ırkçılığının kendine mitolojik bir geçmiş kazanmak için uydurduğu Ergenekon masalını gayrimüslimlerin (Ermeni, Rum, Yahudi) yoğun olarak yaşadığı semtleri birleştiren bir caddeye ad olarak seçmesi; bununla yetinmeyip Bozkurt Sokak’la, Savaş Sokak’la, Türkbeyi Sokak’la, Şehadet Sokak’la taçlandırması(!) ek bir açıklamaya, yorumlamaya ihtiyaç bırakmasa gerek.
Yanılıyor muyum?
* * *
Bir sivil girişim var. Kendini Tatavla Dayanışması olarak adlandırmış. Kimlerdir, kimlerden oluşmuştur bilemem. Ama kuruluş nedenlerini, hedeflerini biliyorum.
Aşağıdaki alıntıyı okursanız siz de bileceksiniz.
Buyrun:
“Büyük bir karanlığın içinde kaybettiği geçmişini arayanlar ile bu karanlık geçmiş ile yüzleşmek isteyen bizler, "biz, aynı mahallenin çocukları" Ergenekon Caddesi'nde değil Hrant Dink Caddesi'nde yürümek istiyoruz!
Çünkü;
● Altında yürüdüğümüz şu gökyüzünün hepimize ait olduğunu biliyoruz.
● Başımız dik, korkmadan ya da saldırmadan birbirimizin yüzüne bakabilelim istiyoruz.
● Her dinden ve her dilden insanın acısını hep birlikte anlayıp, yaslarımızı ortaklaştırmak, yaralarımızı birlikte sarmak, yeniden ortak sevinçler yaratmak istiyoruz.
● Birbirimizin bayramını kutlayıp yeni yılında mutluluklar dileyebilmek istiyoruz.
Çocuklarımızın, ismi acıyı ve sürgünü çağrıştıran okullarda okumasına, bu acıları ve baskıları hatırlatan sokaklarda, caddelerde ve mahallelerde büyümesine itirazımız var.
Bu itiraz:
● Her sabah güne pariluys, kalimera, günaydın denilerek başlanan mahallemizde farklılıklarımızı yitirmeyelim diye…
● Devletin önce tehdit ettiği, sonra öldürttüğü, sonra da katillerini koruduğu ve ödüllendirdiği Hrant Dink cinayetinin ardındaki gerçekler unutulmasın diye…
●Yeni cinayetler yaşanmasın diye…
● Çocuklarımıza onurlu bir gelecek miras bırakabilmek içindir…
Ergenekon Caddesi artık Hrant Dink Caddesi olsun diyoruz, Hrant Dink’i,19 ocak 2007’de düştüğü kaldırımda unutmayalım, unutturmayalım istiyoruz.“
* * *
Bu kadar.
Şimdi sorayım:
Ey İstanbullular!.. Siz Halaskârgazi caddesinden sola sapıp –mesela- Kurtuluş’a gitmek isterseniz hangi caddeden yürümek istersiniz?
Ey İstanbul’lu olmayanlar !.. Bir gün yolunuz İstanbul’a düştüğünde Pangaltı’dan, Feriköy’den, Kurtuluş’tan geçerken yürüdüğünüz caddenin adı ne olsun istersiniz ?
Cevabınızı bana değil, şurayı tıklayıp kendiniz kendinize verin: