24 Nisan 2013

Haberciden Al Haberi

Erbil otellerinde yer yok. Kandil seferine çıkmış habercilerin sayısı 100’ü aştı. Ünlüsü de var, sizin yüzünü hiç görmediğiniz gencecik haberciler, kameramanlar da…

Erbil otellerinde yer yok. Kandil seferine çıkmış habercilerin sayısı 100’ü aştı. Ünlüsü de var, sizin yüzünü hiç görmediğiniz gencecik haberciler, kameramanlar da… Erbil durağında yarını bekliyoruz. Ben arada bir kaçıp, otel odasına çıkıp “Engin Çelebi Seyahatnamesi”ne yeni paragraflar ekliyorum.

Haberciler dedim, eski dilde muhabirler. Genç meslektaşlarım bunlar. Bölgeyi köy adlarıyla, alternatif yollarıyla avuçlarının içi gibi bilen genç meslektaşlarım. Kimi (çoğu) Diyarbakır’dan, kimi İstanbul’dan geldi.

Çoğunluğu televizyon gazetecisi. Kimi kameranın vizöründen bakıyor, kimi kameranın önüne geçmiş canlı yayın arabasının önünde haber geçiyor. Ardından otel lobilerinde toplaşıp sohbet kaynatılıyor. Gazeteci sohbetinde ne konuşulur: Tabii haber…

Şu soruya bakın siz: Acaba canlı yayın araçları Kandil’de basın toplantısının yapılacağı yere kadar çıkabilir mi?

Sorun yol değil, bir alternatif yol bulunur elbet. Sorun buna izin var mı? Gencecik yaşında yıllarını bu bölgede, Türkiye ve Irak Kürdistan’ında haberciliğe vermiş bir meslektaş kendi kendine gülüyor:

- Ne günlere geldik Aydın abi? Kandil’e gitmek sorun değil de, canlı yayın aracını oraya sokabilecek miyiz’i tartışıyoruz. O savaş yıllarıyla şu barış günleri arasındaki farkı bundan iyi anlatacak örnek olur mu?

Barış umudunun bu genç meslektaşların gözlerindeki parıltısını görmemek için ya kör olmak gerek ya barıştan nefret eden bir akbaba…

Yarın ki basın toplantısı aslında sürprizlere gebe filan değil. Olsa olsa ayrıntılar üstüne bilgi edinecek ve sizlerle paylaşacağız. Haberin özü habercilerin gözlerindeki barış ışıltısında yansıyor: Galiba bu defa olacak, galiba bu defa barışa ulaşılacak…

Dönün bu yazının başlığına. “Haberciden al haberi” dedim. Boşuna demedim. Haberi habercilerden aldım ve bir üst paragrafta sizlere de aktardım...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"