Bu gece yılbaşı. 2019’u bitirip 2020’ye giriyoruz.
Kötü, zor bir 2019 yaşadık. Acaba 2020 için küçük umutlar yeşertebilir miyiz? Büyük umutlar için umudum yok, ama hiç olmazsa küçük umutlar?
Yağmur, fırtına dinlemeden karakışın ortasında, yılbaşı alışverişi için değil, İstanbul Kanalı denen zırva için verilen zırva ÇED raporuna itiraz eden yurttaşların uzadıkça uzayan dilekçe kuyrukları katılımcı demokrasiye giden yolda küçük ama büyük bir adım sayılabilir mi?
Eğer öyleyse gelin 2020 için küçük umutlar yeşertelim.
Yeni yılın ikinci günü, Libya’ya asker gönderme tezkeresi TBMM’de oylanacak. Cihatçı çetelere yeni bir yağma, ganimet ve avanta olanağı; "yerli ve milli" silah tacirlerine ballı kârlar sunacak sunacak, Türkiye’yi ise içinden çıkılması zor bir savaş bataklığına sürükleyecek olan bu tezkereye CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kendini ve partisini bağlayacak bir açıklıkla "hayır" oyu vereceklerini açıkladı. Bu, CHP’nin "beka – milli – yerli" gibi mavalları bu kez yutmadığının ve yutmayacağının bir göstergesi olarak algılanmalı mı? Yeni yılda daha demokrat, milliyetçilik batağından kendini biraz daha kurtarmış bir CHP mi olacak?
Eğer öyleyse gelin 2020 için küçük umutlar yeşertelim.
Şili’nin yürekli kadınlarının Las Tesis protestosu erkek egemen sistemi tam alnından vuruyordu: "Tecavüzcü sensin, katil sensin… Polissin, yargıçsın, başkansın, devletsin, sensin…"
Taaa Şili’den yükselen bu öfke çığlığı, bu direniş türküsü Türkiye’de de yankılandı. Cop yediler, biber gazı kokladılar, itilip kakıldılar, gözaltına alındılar, yasaklandılar ama İstanbul’da, sonra İzmir’de, Ankara’da derken Konya’da (evet, Konya’da) gencecik ve cesur kadınlar alanlara çıktılar "Tecavüzcü sensin, katil sensin… Polissin, yargıçsın, başkansın, devletsin, sensin…" derken parmaklarını çekinmeden uzatarak devleti, yargıyı, orduyu sımsıkı ellerinde tutan erkeklere seslendiler.
Öyleyse gelin 2020 için küçük umutlar yeşertelim.
Arjantin’de, Lübnan’da... Mısır’da, Venezuella’da, Hong Kong’da, Çin’de, Rusya’da, İspanya’da, Sudan’da, Tunus’ta (Unuttuklarım var biliyorum, siz tamamlayın e mi?) cesur kadın ve erkekler kaşarlanmış siyasetçileri, çürümüş partileri, sağır bürokrasinin tepesindekileri ellerinin tersiyle itip alanlara çıktılar ve tehditlere pabuç bırakmadan alanlarda kaldılar. Kimi ülkede kazandılar kimi ülkede direnişleri sürüyor. Cesurlar ve cesaretleri onları güçlü kılıyor. Henüz ülkemizde benzer bir belirti yok. Ama olsun, cesaret bulaşıcıdır…
Öyleyse gelin 2020 için küçük umutlar yeşertelim.
Silah, otomotiv, kimya, ilaç, enerji tekellerinin karşısında, bu kez hiç alt edemeyecekleri, sözlerle kandıramayacakları, kendi medyaları ile bilinç sapmasına uğratamayacakları çocuklar, henüz ortaokula, liseye giden küçücük kızlar ve oğlanlar yalın bir sloganın çevresinde halkalandılar: İklimi değiştirme, sistemi değiştir. Salt sloganlarla yetinmediler, Madrit’te iklim konferansını felce uğrattılar; cuma günleri okul grevleri ile seslerini duyurdular, ana-babalar bu kez çocuklarının ardından, onların çizdiği yolda, onların sloganları ile yürüyüp kent caddelerini ve meydanlarını doldurdular. 2019’dan önce çocukların, küçücük kız ve oğlanların böyle bir kitlesel ayağa kalkışlarına tanık olmamıştık. Yeni yıla o çocuklarla giriyoruz.
Öyleyse gelin 2020 için küçük umutlar yeşertelim...
* * *
Bu gece, yorgun saat gece yarısını vururken, 2019 tasını tarağını toplamış giderken, 2020 adlı gözleri ışıl ışıl bir bebek aramıza gelirken ister kadeh kaldırın, ister birbirinize sarılın, ister yalnız ister kalabalıkta olun, hepimizin umuda, umutlara ihtiyacı var. Bu ülkenin, bu gezegenin umuda, umutlara ihtiyacı var.
Ancak kendimizin yeşertebileceği umutlara…