18 Eylül 2020

Gaz mı veriyor, dalga mı geçiyor, yoksa sahiden inanıyor mu?

AKP’nin ve cumhurun da reisi Tayyip Erdoğan’ın bu "muhteşem" konuşmasını önce dinledim, sonra bir de okudum. Hem de satır satır, sözcük sözcük. Sonunda kafamda üç soru çengellendi

Bir siyasetçinin bir açıklamasını, konuşmasını ele alıp eleştirebilirsiniz, saçma sapan bir şeyler söylediyse dalga geçebilirsiniz, açıkça ırkçılık, savaş çığırtkanlığı yaptıysa teşhir edebilir, kınayabilir, hatta rezil edebilirsiniz.

Kolay bir yazı türüdür. İzninizle övüneceğim; böylesi yazılara itibar etmedim. Ettiysem de çok azdır; devede kulaktır.

Bugün AKP’nin ve cumhurun reisi Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında konuştu.

Daldan dala bir konuşmaydı. AKP’nin (yani kendisinin) icraatlarıyla övündü; "Gençler AKP’den uzaklaşıyor" bilgilerinin art arda geldigi şu günlerde partisine 313 bin gencin üye olduğunu söyledi. Partisinin yönetim kadrolarının merkezden ilçelere kadar yüzde 61 oranında yenilendiğinin altını çizdi. Dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi amaçlayan bu vizyon doğrultusunda çok daha büyük atılımların hazırlıklarına giriştiklerini söyledi ancak bu hazırlıklarla ilgili herhangi bir bilgi vermedi ve sonunda sözü bu Tırmık’ın yazılmasına sebep olan cümlelere getirdi.

O cümleleri aynen aktaracağım:

"… Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. (...) Bunun adı Türkiye modelidir. Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız. İnşallah 2053 vizyonumuzu bu model üzerinde inşa edeceğiz.

Biz ülkemizi başkaları öyle istediği veya sadece onlardan öyle gördüğümüz için değil milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya, geliştirmeye, hak ve özgürlükleri en geniş mânâda tesise çalışıyoruz. Buna da demokrasi dememiz tüm dünyada ortak kavram olduğu içindir. Avrupa ve ABD demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimizi kalkındırmaya devam edeceğiz…"

Aynen böyle dedi. Dinledi ya da okuduysanız biliyorsunuz, yok kaçırdıysanız ister inanın ister inanmayın AKP Reisi dün aynen böyle dedi.

Sözlerinin tümüne, ama özellikle siyah dizdiğim cümleciklere lütfen daha dikkatli bakın.

Türkiye’nin Avrupa ve ABD’den çok farklı bir demokrasi ve ekonomi modeline sahip olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bunun adı Türkiye modelidir."

Bununla yetinmiyor, bir cümle daha ekliyor: "Böylesine samimi bir demokrasi, hak ve adalet ideali bulamazsınız." 

Ve…

Ve bilinçaltı mı açığa çıktı, dilini mi tutamadı kestiremiyorum ama devam etti: "Buna da demokrasi dememiz tüm dünyada ortak kavram olduğu içindir."

Hatırladınız mı? Hani AKP Reisi'nin ünlü bir demokrasi tanımı vardı. Hani demokrasiyi binilip istenilen durakta inilecek bir tramvay örneği ile tanımlamıştı.

Anlaşılan ininceye kadar demokrasi demeye devam edecekmiş. O yüzden "demokrasi demek istemem ama, ne yapayım ki bütün dünyada bu artık ortak kavram oldu. Yoksa demokrasi filan demezdim" demeye getirdi. Cümlede bir tek "maalesef" ya da "ne yazık ki" gibi bir giriş sözcüğü eksik…

* * *

AKP’nin ve cumhurun da reisi Tayyip Erdoğan’ın bu "muhteşem" konuşmasını önce dinledim, sonra bir de okudum. Hem de satır satır, sözcük sözcük.

Sonunda kafamda üç soru çengellendi.

Soruların üçünü de kafamda evirdim, çevirdim, tarttım, biçtim ve içlerinden birini seçip "İşte bu. İşte bu yüzden böyle konuştu" diyemedim.

Yükü sizlerin sırtına atıyorum.

Sizce üç sorudan hangisi doğru?

Bir: Erdoğan bu sözleriyle parti kadrolarına ve bizlere gaz mı veriyor?

İki: Seslendiği il başkanları ve bizlerle dalga mı geçiyor? Akşam eve gidince "Emine, bu gün pek keyifliydi. Bi güzel dalga geçtim ve alkışladılar biliyor musun" filan mı dedi?

Üç: Yoksa söylediklerine kendisi sahiden inanıyor mu?

* * *

Doğru cevabın sonuncusu olmamasını içtenlikle diliyorum.

Yoksa…

Şey…

Neyse 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"