24 Mayıs 2012

Ey Ağaç Suçlusun, Ayağa Kalk!

Ama bu ülkede, hiç bir yakınlık duymadığım, dahası siyasal ve ideolojik olarak karşısında durduğum...

Nihayet ya da ne yazık ki telefonum yeniden işlemeye başladı ve internet ulaşımına da yeniden kavuştum...

Kavuşmaz olaydım.

Ne güzel hırsız saksağan, çiçeğe durmuş akasya, katırtırnağı, kıyıyı öper gibi yalayan deniz, kahvede okeye oturup jokeye dönmek, adaçayı höpürdetmek  filan diye idare edip gidebilirdim...

Yanıldım, sanki mecburmuşum gibi internete bağlanıp gazeteler turuna çıktım...

Çıkmaz olaydım. Çünkü kör talih karşıma ilk ağızda İdris Naim Şahin’i çıkardı. Evet, evet bildiniz, Başbakanın onca AKP’li arasından arayıp, tarayıp, bulup çıkardığı ve İçişleri Bakanlığının başına getirdiği İdris Naim Şahin...

Uludere cankırımı üstüne konuşmuş. Ama neredeyse her satırında gülelim mi ağlayalım mı, haykıralım mı, “Biz hangi bağışlanmaz günahı işledik de içişlerinin başına böyle bir bakan geldi” diye isyan mı edelim bilemedim...

Hayır, Uludere’de ölüm emrini hava kuvvetlerindeki komutanların verdiğini söyleyip Hükümetin ellerini yıkama çabasından söz etmeyeceğim.

Asıl suçlunun “Orada olmamaları gereken” Roboski köylüleri olduğu tesbitine de söyleyecek sözüm yok.

Ama bu ülkede, hiç bir yakınlık duymadığım, dahası siyasal ve ideolojik olarak karşısında durduğum AKP hükümetinde bile söylediklerinden bir şey anlaşılmayan bir bakana tanık olmamıştık. İdris Naim Şahin sayesinde olduk.

Üstelik bundan yakınıyor. Aynen aktarıyorum:

“...Yanlış anlaşılma değil, yanlış anlatılma var. Türkiye'nin her yerinde ben varım. Benim anlaşılmaktan bir sıkıntım yok. Bir kısım medyada yanlış anlatılmam yönünde alınmış bir karar var”...

Ne demek bu şimdi?

Herhalde bir kısım medyada bazı gazetecilerin bir odada toplanıp “Şu yeni İçişleri Bakanını yanlış anlatalım” diye bir karar aldıklarını söylemek istiyor. Sanırım buna inanıyor da.

Geçelim...

Ardından ekliyor:

“... Beni yanlış anlatmaya çalışırken komik duruma düşüyorlar. Birileri toplumu yanıltıp kandırmaya çalışıyor...”

Komik duruma düşen kim ? İçinizde “İçişleri Bakanını yanlış tanıtırken (Ne demekse bu artık) komik duruma düşen gazeteciler”le ilgili herhangi bir bilgisi olan var mı?

Peki bunu da geçelim...

“İnci” demecin sonlarına saklanmış:

“...Viyana'da lokantanın bahçesinde halkla buluşmuşum. Yüksek ağaçlar var, sohbet ediyoruz. Çınar ağacı gibi bir ağaç... 'Çınar ağacının gölgesine oturduk' dedim. Ihlamur ağacıymış. Önemli olan ağaçtır, cinsi önemli değil. Ihlamur ağacı bizim kültürümüzde vardır, faydalıdır dedim. Şu anda ağacı suçlamıyorum, birileri böyle gösterebilir. Bu konuşmanın neresinde bir gariplik var? Asıl anlatılmak istediğim aktarılmıyor...”

Pes etmeyi düşünüyorum. İnternet bağlantısı sağlayan kabloyu çaktırmadan kesmeyi, telefonun fişini çekmeyi ve siyaset dünyamız ile bağımı kesmek istiyorum. Çünkü kalbim bu kadarını kaldıramaz...

Kuzum, “Şu anda ağacı suçlamıyorum” cümlesini kurarken İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ne düşünmüş olabilir? Zavallı ıhlamur ağacını nasıl ve niye suçlayacaktı da bundan yüksek gönüllülük edip vazgeçiyor? Birileri neyi gösterebilir? “Bakan ağacı suçladı” filan mı derler? Diyene deli gömleği giydirmezler mi? Bakan türünü, cinsini bilemedi diye ağaç niye suçlansın?

*    *    *

Bilgisayarın başına “Altı gündür dünyada olup biteni doğru dürüst izleyemedim. Şöyle bütün gazeteleri okuyayım; internet sitelerinde turlayayım; yabancı medyayı sıkı bir elekten geçireyim, oturup okkalı bir Tırmık yazayım” gibi has niyetlerle oturmuştum.

Daha ilk turda karşıma İçişleri Bakanı İdris Naim çıktı...

Benim de tansiyonum çıktı.

Siz yazıyı okuyadurun ben gidip şu internet kablosunu...

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"