BDP’liler olası bir barışın izleyeceği süreçte Kürt siyasal hareketinin görüşlerini anlatmak üzere bir Karadeniz gezisine çıktı.
Gezi yarıda kesildi.
Sinop ve Samsun’da milli hisleri şaha kalkan, gücünü ve cesaretini kalabalıktan alan yiğitler (!) barışa giden sürece ilişkin Kürtlerin ne düşündüğünü dinlemek istemedi. Onun yerine BDP’li milletvekillerini dövmeye çabaladı. Dövemedi ama kendilerinin yanısıra başkalarının da dinlemesini başarıyla engelledi.
Herhalde şimdi çevrelerine barışı nasıl engellediklerini anlatarak öğünüyorlardır.
Ancak görünen o ki BDP’liler kendilerini, barış sürecine ilişkin düşüncelerini, taleplerini Kürt olmayanlara anlatmakta kararlı. Karadeniz gezisini düzenleyen HDK’nın (Hakların Demokratik Kongresinin) kararı mı bilemiyorum. Ama Levent Tüzel’in açıkladığına göre Mart başında BDP’li milletvekillerinden oluşan bir grup (belki Karadeniz gezisini yarım bırakıp dönen grup) Kuzey Ege kıyılarına, Ayvalık, Burhaniye, Altınoluk’a gidiyorlar. Sırada Antalya, Kars ve Ardahan da varmış.
Kuzey Ege ilginç bir kıyı şerididir. MHP, nice illere meydan okuyacak Ayvalık ve Edremit gibi ilçelerde belediye başkanlıkları kazanır; Altınoluk Atatürkçülükten ödün vermemeye yeminli emeklilerin yazlığı olarak ünlüdür.
Bu üç kentte BDP’liler nasıl karşılanacak dersiniz ?
“Bu ülkede 3,5 milyon seçmenden oy almış, Meclis’te grubu bulunan bir partinin milletvekilleri, bu ülkenin kangrene dönüşme eşiğindeki sorununa çözüm olarak ne öneriyorlar acep? Hele şunları bir dinleyelim” mi denecek ?
Yoksa…
Yoksa “Burası Ege’dir. Milliyetçi, ulusalcı güçlerin toprağı, bölücü Kürtlerden arındırılmış bölgesidir. Buraya Türk milletinden olmayı reddedenleri sokmayız” diye naralar mı atılacak ?
Göreceğiz.
“Hele şunları bir dinleyelim” denirse şaşıracağız.
Milliyetçi naralar atılırsa şaşırmayacağız.
Şaşırmak isteyenler ile şaşırmamak isteyenler olarak yine iki kampa ayrılacağız.
* * *
Peki acaba bu ilçelerin kaymakamları, emniyet müdürleri, onlara talimat verecek valileri ne yapacaklar?
Sinop’u, oranın valisini, emniyet müdürünü örnek alıp, “siper çukuruna” yatıp gözden uzak olup erişim kanallarını kesip BDP’lileri linç kültürüyle donanmış milliyetçi yiğitlerin kuşatmasına mı terkedecekler yoksa hukuk devletinin gereğini yerine getirip, devletin gücünü demokrasi kültüründen nasipsizlere göstermeyi mi yeğleyecekler?
Göreceğiz.
* * *
Göreceğiz de BDP’lileri dinlemeyi reddeden, onları kendilerini anlatmak için geldikleri kentlere sokmayanlar, dinlemeyi değil dövmeyi yeğleyenler sonuç olarak “Savaş sürsün” dediklerinin farkındalar mı ?
Alanlarda toplanıp taş, sopa, tekme yumruk ile saldıran, kimlik ve kişilik bunalımları içinde kavrulup kalmış, Türk olmak ve Kürt düşmanlığı ile tatmin bulmaya çabalayan gencecik insanlar farkında olmayabilir.
Peki ya onları, o alanlara sürenler ?