09 Haziran 2020

Devlet Perinçek ve Doğu Bahçeli

HDP’nin Meclis’ten ve Belediyelerden temizlenmesi zorunluymuş. Tamam, peki, anladık… AKP Reisi ile el ele bunu yapabilirsiniz. Önünüzde sizi caydıracak bir engel yok. İyi de bu durumda son milletvekili seçiminde HDP’ye oy veren 5.866,309 yurttaşı ne yapacaksınız?

Bu Tırmık’ın başlığı, bir halk deyişi kullanılarak "Al birini, vur ötekine" olabilirdi. Ama ben bunu seçtim. Çünkü bu haliyle daha anlamlı ve daha doğru. Aferin bana!..

Kısa bir yazı okuyacaksınız. Üç milletvekilinin milletvekilliklerinin düşürülmesi üstüne MHP’nin bugünkü başbuğu Devlet Bahçeli ve şimdiki adıyla Vatan Partisi’nin değişmez başbuğu Doğu Perinçek uzun birer açıklama yaptılar. Bu açıklamalar hemen bütün medya kanallarında yayınlandı. Sanırım ve umarım sizler de dikkatle okudunuz. Okumadıysanız okumalısınız. Çünkü Türkiye’nin geleceği üstüne iktidarca verilmiş bir "karar"ın uygulanmasının tüm ipuçlarını taşıyan açıklamalar bunlar…

* * *

Türk milliyetçiliğinin ve militarizminin siyasal kaleleri olan bu iki partinin başkanlarının uzun açıklamalarında gözden kaçmış olabilecek birer alıntı aktaracağım.

Önce MHP başbuğundan:

"… TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır.

4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır. Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır..."

Şimdi de Vatan Partisi başbuğundan:

"PKK’nın belediyelerden ve Meclis'ten temizlenmesi, öncelikle vatan bütünlüğünün ve yurtta barışın, hatta bölgemizde barışın gereğidir.

Türk askeri ve polisi, PKK terör örgütünü dağdan ve bağdan temizliyor, görevini yapıyor. Ama aynı örgütü belediyelerden ve Meclis'ten temizlemezseniz, PKK’ya savaşçı toplama, haraç toplama, propaganda yapma ve halk üzerinde otorite kurma olanağı sağlamış oluyorsunuz. Güvenlik güçleri PKK’nın bir ayağını kırıyor, ama belediye ve Meclis'teki ayağını kırmazsak, terörü bitiremeyiz, vatanı bütünleştiremeyiz, yurtta barışı sağlayamayız."

* * *

Her iki "başbuğ"dan alıntılar bu kadar.

Söyledikleri daha önce söylediklerinin bir tekrarı. O yüzden şaşılacak, üstünde durulacak bir yan yok.

Her ikisi de HDP’nin Kürt siyasal hareketinde silahlı mücadelede yöntemini seçmiş PKK’nin legal (yasal) kolu olduğunu veri kabul ediyor. Bu konuda en ufak bir kuşkuları yok. HDP yöneticilerinin, bugünkü Eş Başkan Mithat Sancar’ın, dün yani hapishaneye tıkıp sesini kıstırmadıkları dönemde Selahattin Demirtaş’ın onlarca açıklamasının herhangi bir önemi yok. O yüzden HDP’nin mutlaka Meclisten ayıklanmasını, Meclis'teki ayağının kırılmasını zorunlu bir koşul olarak görüyorlar.

Ama bu sözlerden sonra aklı başında her Türk ya da Kürt yurttaşın aklına takılmaması olanaksız bir soru var:

HDP’nin Meclis’ten ve Belediyelerden temizlenmesi zorunluymuş.

Tamam, peki, anladık… AKP Reisi ile el ele bunu yapabilirsiniz. Önünüzde sizi caydıracak bir engel yok.

İyi de bu durumda son milletvekili seçiminde (24 Haziran 2018) HDP’ye oy veren 5.866,309 (Yazıyla: beş milyon sekizyüz altmış altı bin üçyüz dokuz) yurttaşı ne yapacaksınız?

Onları da ayıklayacak, ayaklarını kıracak mısınız?

Başka sorum yok.

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim