28 Haziran 2011

Dayılanma ve Yiğitlik...

“Dayılanma” Kasımpaşa argosunda pek sık kullanılan bir terim. Bir omuzu...



“Dayılanma” Kasımpaşa argosunda pek sık kullanılan bir terim.  Bir omuzu hafif düşük, hır çıkarmaya hazır olanlara “Bana dayılanma lan, alırım façanı aşağı”  derler. “Abi, şöyle bir dayılandım, herif yelkenleri os’sat mayna etti” derler... 
Dayılanmada bir iç anlam var: Sırtını güçlü birine ya da bir güce dayayanın güç gösterisidir.
Tıpkı sırtını iki seçmenden birinin oyunu almış olmaya dayayan, aile kökeni Rizeli olsa bile kendisi doğma büyüme Kasımpaşalı olan Recep Tayyip Erdoğan gibi...
Dayılanma ile yiğitlik arasında epey derin bir uçurum vardır. Yiğit sırtını bir güce dayamadan da doğru bildiğinden şaşmayandır. Dayılanan ise sırtını sağlama almadan güç gösterisine kalkışmaz...
*    *    *
Bugün Meclis açılıyor. Seçilmiş 550 milletvekilinden 9’unun demokrasinin ırzına geçmek için çıkarılmış Anayasa ve yasalar yüzünden demir parmaklık ardında kaldığı, 441 milletvekilli bir Meclis...
Bu daha doğum sırasında sakatlanmış bir Meclis demek. Hem de yeni bir Anayasa yapmaya mecbur bir Meclis... Yani hem çok önemli bir yükümlüğü var hem sakat...
Sakatlık bununla da bitmiyor. Eğer Tayyip Erdoğan yüzde 50 oy almanın verdiği gücü siyasal zorbalık yapma fırsatı olarak algılarsa 9’u demir parmaklıklar ardında 551 (Yazıyla beş yüz elli bir) milletvekillik bir Meclis olacak. 
Sanırım anladınız. Hatip Dicle’nin milletvekilliği YSK kararıyla (seçmen kararıyla değil, YSK kararıyla) düşürülünce seçilemeyen AKP’li aday Oya Eronat yellim yepelek İl Seçim Kurulu’na yollandı ve mazbata aldı.
Bir terör saldırısında oğulcuğunu yitiren bu acılı anneye saygım elbette var. Ama o acılı anne siyaset cambazlarının elinde oyuncak oluyorsa o”saygı” kendi kendini silikleştiriyor.
Şimdi bir soru: Oya Eronat, yani Meclisin 551. milletvekili yemin edecek mi, etmeyecek mi?
Haydi soruyu düzelterek soralım: AKP’nin kayıtsız koşulsuz tek adamı Tayyip Erdoğan, seçilemeyen adayını YSK kontenjanından Meclise sokup, ona yemin ettirecek mi, ettirmeyecek mi?
Eğer AKP, yani Erdoğan seçilmiş ama tutuklu kalmış milletvekillerinin Meclis’e girebilmelerini sağlayacak adımlar atacaksa bunun yarınki kanıtı çok zor değil:

Bir
: Oya Eronat’ın iskemlesini boş bırakırsınız.

İki:
Çıkar bir demeç verirsiniz ve “Gelin demokrasiyi berbat etmek üzere çıkarılmış bir dizi yasa yüzünden üstümüze çöken bu demokrasi ayıbını elbirliği ile ortadan kaldıralım. Meclisi boykot etmek yerine, bu ayıbı temizlemek için uzattığımız eli tutun” dersiniz.
Bu kadarının bile bu kör düğümü çözmek üzere adımlar atılmasına yeteceğini sanıyorum.
*    *    *
Şimdi yazının başlığına ve girişteki paragraflara dönelim.
Bugün göreceğiz: AKP’nin tek adamı yiğitliği mi tercih edecek, yoksa yüzde 50 oy aldım diye şişinip dayılanacak mı?
Evet, bugün göreceğiz...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"