Önceki günün gazetelerindeki İstiklâl Marşı'nı en güzel okuyan “Rum kızı” haberini hatırlarsınız... Hatırlarsınız, çünkü hemen hepsinde yer aldı ve hepsinde hemen hemen aynı başlıkla yer aldı: Rum kızı!..
Bu “Rum kızı” vurgusu sizi irkiltmedi mi?
Başka türlü sorayım. Haber Rize’den gelseydi sizce “Laz kızı” denecek miydi? Şavşat’tan gelse “Gürcü kızı”, Hatay’dan gelse “Arap kızı”, Kars’tan gelse “Azeri kızı”, Kırklareli’nden gelse “Boşnak kızı”?..
İstanbul’da yaşayan yurttaşımız, TC yurttaşlarına verilen pembe kimlik kartı taşıyan; erkek olsa askere gidecek olan; babası Türkiye Cumhuriyeti Maliyesi'ne vergi ödeyen; okulunda her sabah kanun zoruyla “Türküm, doğruyum, çalışkanım” andını söyleyen; küçük Marina Sözde, İstiklâl Marşı'nı okulunda en güzel okuyan çocuk seçilmiş.
Peki öyleyse bütün medya el birliği, ağız birliği edip niye “Rum kızı” diye vurguladılar? Acep soyadına bakıp “Bu kız zaten sözde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” diye mi düşündüler?..
* * *
Marina’ya yöneltilen “Rum kızı” vurgusunu bir yere not edelim ve bir başka sorgulamaya geçelim.
CHP Kars Milletvekili (Adını sormayın. Yazıya ara verip aramaya niyetim yok. Değmez) Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu eleştirdi. Eleştirinin düzeyi için milletvekilinin sözleri yeterli kanıt. ABD’de bir televizyon kanalı (NBC) ekrana bir harita getirmiş ve orada İran ile sınırdaş olarak Türkiye değil, Kürdistan yer alıyormuş. İster Amerikalıların burunlarının ucundan ötesini görmeyen gazetecilerinden birinin salaklığı deyin, ister karanlık hesaplar yapan biri deyin, ister Kürt lobisinden aldığı paraların karşılığını ödeyen bir satılık gazeteci deyin. Ne derseniz deyin, ama herhalde şu CHP Kars Milletvekili gibi demezsiniz. Soruyor:
“... Sayın Dışişleri Bakanı sen ne işe yararsın. Senin soyadın Davutoğlu mu, Davutyan mı? Ne iş yaparsın sen kardeşim. Senin adın ne kardeşim, soyadın ne, Türk müsün? Dışişleri Bakanı mısın? Öyleyse niye tepki göstermiyorsun? Bu kaçıncı haritadır? Kaçtır böylesine bölünmüş haritalar ortaya çıkıyor kimse gıkını çıkarmıyor."
Dışişleri Bakanlığı'nın -ABD medyasında ne etkisi olacak bilemem ama- bu saçma haritayı protesto etmemesini eleştirmeyi anlıyorum.
Anlıyorum da o eleştirideki “Davutoğlu musun, Davutyan mısın” sorusunun yeri ne?
Ne bileyim, mesela “Sen Davutoğlu musun, yoksa Kürt Şeyhmus musun, yoksa Amerikalı Corç musun” filan gibi bir şeyler sorsa, katılmasam da anlayacağım ama Davutoğlu’dan Davutyan’a sıçrayan zekâ pırıltısını benim yaşlı gözlerim seçemiyor?
Besbelli bu seçilmiş ve “seçkin” CHP’li vekil Davutoğlu’na “Sen Ermeni misin” diyerek hakaret etme çabasında...
Peki Ermeni olmak aşşağılık bir özellik midir ? Kişinin etnik niteliğini bir “Küfür” aracı kılmak nasıl bir düzeyin (“düzeysizliğin” diye de okuyabilirsiniz) göstergesidir?
* * *
Şimdi burada kimilerinizin “Oh-hoooo Aydın Engin, sen hâlâ nerelerde otluyorsun? Bu memlekette Öcalan’a hakaret etmek için ‘Ermeni dölü’ diyen İçişleri Bakanı, hem de kadın bir İçişleri Bakanı görmedik mi ? Bu memlekette bir başka CHP milletvekilinin, hem de kadın milletvekilinin, Canan Arıtman’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hakaret etmek için “Bakın bakalım soyunda Ermeni var mı’ diye sorduğunu unuttun mu” deyip benimle dalga geçtiğinizi duyar gibiyim...
Galiba haklısınız. Yanılan, ayakları yere basmayan bir duyarlık gösteren enayi benim. Öyle ya, bu ülkenin en üst yargı organı Yargıtay’ın her biri birer hukuk bilgesi olması gereken yargıçları gayrimüslim vakıfları ile ilgili bir Yargıtay kararında “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yabancılar” deyip, altına mühür basmamışlar mıydı? (İnanmayanlar Yargıtay kararının tarih ve numarasını isterler mi?)
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yabancılar” diyebilen yargıçların olduğu bir ülkede şu CHP’li Kars Milletvekili'ni niye dilime dolayıp tırmıklamaya kalktım ki ben?
Enayiliğimden olsa gerek...