15 Ocak 2012

Davranın: Hrant Haftasıdır

17 Ocak Salı günü özel yetkili mahkeme büyük olasılıkla Hrant Dink davasını...


17 Ocak Salı günü özel yetkili mahkeme büyük olasılıkla Hrant Dink davasını karara bağlayacak.  Sonuç şimdiden belli: Üç beş tetikçi mahkum olacak ve “Dava bitti” denecek.
Ne dersiniz? Sahiden dava bitmiş, suçlular cezalandırılmış ve dosya kapanmış mı olacak?
Ruhsal dengeleri sorunlu, kültürel birikimleri sıfırın da altında, beyinleri devletin milliyetçi elemanlarınca iyice yıkanmış, kafaları milliyetçi önyargılarla tıka basa doldurulmuş Trabzon dolaylarından üç çocuk “Hrant’ın katilleri” olarak mâhkum edilecek ve dava da bitmiş olacak öyle mi?
Bunu, böyle kabul edenlerin, benimseyenlerin, mahkemenin kararından sadece iki gün sonra, 19 Ocak Perşembe günü, kalleş bir pusuda öldürülüşünün beşinci yıldönümünde Hrant Dink’e anmaya yüzleri olabilir mi?
Beş yıldır güneş yaksa da, ayaz ısırsa, yağmur ıslatsa, kar üşütse de her duruşma günü Beşiktaş’taki adliye binasının önünde omuz omuza verip “Hrant için – Adalet için” diye haykıran o çok inatçı erkek ve kadınların sözü pek açık: Biz bitti demeden bu dava bitmez!

Nokta!
*    *    *
Bugünden haber vereyim. Gününüzü, işinizi, gücünüzü ona göre ayarlayın. İşyerinden izin alacaksanız vakitlice alın. İzin almadan işi, okulu “kıracaksanız” şimdiden kararlaştırın.
19 Ocak Perşembe günü Hrant Dink’i bir kere daha anmak ve “Biz bitti demeden bu dava bitmez” demek için büyük bir etkinlik düzenleniyor. 
Tıpkı...
Tıpkı beş yıl önce, O’nu uğurlamak için İstanbul sokaklarında akan yüzbinler gibi...
Beş yıl önce Cumhuriyet tarihinin tanık olduğu en büyük (Evet: En büyük) yürüyüştü, uğurlama töreniydi, demokratik çıkıştı, adalet arayanların çığlığıydı. O günden sonra sokaklarda akan o yüzbinler ve evlerinde gözyaşı döken milyonlar bir kez daha bir araya gelmeyi, her boy ve soydan demokrasi düşmanlarının karşına öylesine yığınsal dikilmeyi beceremedi. 
Beceremedik.
Şimdi vakittir. Beş yıl sonra yine bir araya gelmenin ve Taksim alanından Agos gazetesinin önüne yürümenin günüdür.
Bu etkinliği düzenleyen  “Hrant’ın Arkadaşları” bir çağrı yayınladılar. Onu aktarayım; benim söyleyebileceklerimden daha iyisini, daha güçlüsünü söylemişler. Üstüne ekleyecek sözüm yok:
“Hrant Dink’i yok ettikleri günden bu yana tam beş yıl geçti. Beş yıl önce onu yüz binler İstanbul caddelerinde akarak, milyonlar ağlayarak uğurladı.
Beşinci yılında o büyük dayanışmayı, o sessiz çığlığı, o çok büyük anlam taşıyan demokratik çıkışı tekrarlamak dileği ve umudundayız.
Beş yıl boyunca cinayetin yargılanma sürecini hepimiz içimiz burkularak, öfkelenerek, isyan ederek izledik. Karşımıza üç beş tetikçi çıkardılar ve bununla yetinmemizi istediler. 
O yüzden 19 Ocak 2012 Perşembe günü Hrant Dink’i olabildiğince büyük bir kitlenin katılımıyla anmak daha da bir anlam ve önem kazanıyor.
19 Ocak Perşembe günü saat tam 13’de Taksim Meydanının Elmadağ’a olan yönünde toplanacağız ve AGOS’un önüne yürüyeceğiz.
Slogan yok. Örgütsel flama, bayrak yok. Bu sessiz bir çığlık.  
 “Hrant için – Adalet için” korosunda yer alın.
Siz katılınca bir fazla olacağız.”

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"