Başlığı Shakespeare’den ödünç aldım. Venedik Taciri’nde Yahudi tefeci Shylock’un -yanılmıyorsam- Nureddin Sevin çevirisindeki unutulmaz tiradından: Çünkü Yahudiyim ha?..
Shylock, kent devleti Venedik’te yargıçların önünde Yahudilere yönelik mülk edinme yasağından başlayan bir dizi ayrımcılığı sergileyerek seslenir ve saydığı her haksızlığın ardından sorar: Çünkü Yahudiyim ha?..
Sevan Nişanyan’dan söz edeceğim.
Tanıdığım; tadından yenmez huysuzluklarına, insanı ters köşeye yatırıveren paradoksal (alışılmışa aykırı düşünce) zekasına, onu sahici bir “dünya yurttaşı” kılan geniş ufkuna tanık olduğum Sevan Nişanyan’dan…
Hüküm giydi. Şirince köyündeki kendi tapulu mülkü üstünde 60 metrekarelik, tek odalı bir taş bina yaptığı için mahkeme (hukuk değil mahkeme) onu iki yıl hapse mahkum etti.
Gık demedi. Ağlamadı, sızlanmadı, “Bakın bana ne haksızlıklar yaptılar” diye merhamet dilenciliğine asla tenezzül etmedi. “Madem kadı hüküm kesmiş, gider yatarım” dedi, gitti.
Torbalı açık cezaevine koydular.
Mapushane damı netameli yerdir. Yatmayan bilmez. Ben yattım, bilirim. Gardiyan avanta koparabileceğini gözünden tanır. Koparamayacağını sezdiğinde başın belada demektir. Dört duvar arasında kendini korumak kolay iş değildir. Başgardiyan kendini zaten yarı tanrı sanan biridir. Müdür dersen, oh-hoooooo…
Torbalı açık cezaevinde gardiyanın biri Sevan Nişanyan’ın kredi kartını çaldı. Hırsızlık kamuoyunda duyuldu. Fatura hırsıza değil Sevan Nişanyan’a kesildi ve apar topar Torbalı açık cezaevinden Buca kapalı cezaevine postalandı.
Sevan Nişanyan’ın yeni cezaevindeki koşullarını kadim dostu, Şirince Matematik köyü gibi anıtsal bir işi birlikte kotardığı arkadaşı Ali Nesin aktarıyor:
"Matematik Köyü'nün mimarı Sevan Nişanyan'ın içinde bulunduğu koşullar: Eski tip tavuk nakil kasalarını andıran 60 kişilik bir koğuşta 103 kişi kalıyorlar, ki bu tenha zamanlarmış, sayı bazen 130'u bulurmuş. İki kişilik yer yatağını ve tarif edilmeyecek kadar pis bir şilteyi üç kişi paylaşıyorlar. Sevan'a ranza verilmesi mahkûmlar arasında isyan çıkartırmış. Ama o, başkalarının daha kötü durumda olduğuna işaret ederek "şükür iyiyim" diyor! Gece koğuş ısıtılmamakta, ayrıca havasızlıktan dolayı pencereler açılmaktadır, dolayısıyla mahkûmlar gripten kırılmaktadır. İdarenin verdiği yemekler yenmeyecek kadar kötüdür. Yüksek gazlı kömür dumanı çıkaran iki baca yüzünden 100 metrekarelik avlu kullanılamamaktadır. Koğuşta masa ve iskemle yoktur. Dolayısıyla Sevan gibi ranzası olmayanlar gün boyunca oturacak yer bulamamaktadır. Ama Sevan koşullara kahramanca direniyor. Gençliğinde de böyleydi, biliyorum."
Ali Nesin haklı. Sevan Nişanyan bu koşullarda da gıkını çıkarmaz, başının gölgesini önüne düşürmez.
* * *
Ama Sevan Nişanyan yakınmıyor, susuyor diye, bize de susmak düşmez.
Sorarız:
Kaçak yapı cennetine dönüşmüş, kaçak gökdelenlerin birbiri ardına yükseldiği Türkiye’de, hele hele kaçak yapının patladığı, Kuşadası çevresinde Sevan Nişanyan’ı kaçaklığı tartışmalı tek katlı taş binası yüzünden yıllardır kovaladınız ve sonunda bir punduna getirip iki yıl hapse mahkum ettiniz.
Çünkü Sevan Ermenidir ha?
“Yanlış Cumhuriyet” kitabıyla resmi tarihin ezberlerini bozduğu, okuyanlara inanmak istediklerine değil, gerçeğe ve sadece gerçeğe bağlanmaları gerektiğini hatırlattığı için, benzeri yazılar yazanları görmezden gelip onu düşman bellediniz.
Çünkü Sevan Ermenidir ha?
“Sözlerin Soyağacı” çalışmasıyla neredeyse Cumhuriyet'le yaşıt Türk Dil Kurumu'nun beceremediği, başaramadığı bir etimolojik sözlük üretenin Sevan Nişanyan olması sizleri çileden çıkarıyor.
Çünkü Sevan Ermenidir ha?
Bunca baskıya, bunca ölüm tehdidine rağmen doğduğu topraklarda yaşamaktan asla vazgeçmeyen, ama pısırık bir yaşamı değil, düşündüğünü, bildiğini, inandığını, inanmadığını pervasızca, korkmadan, süsleyip püslemeden dile getiren, ezber bozan bir yurttaşımıza ölesiye bir kin besliyorsunuz.
Çünkü Sevan Ermenidir ha?