02 Mayıs 2019

Bugün AYM'nin hukukla sınavı var

AYM Genel Kurulu, kimileri ağırlaştırılmış müebbet hapse, kimileri üç yıla, beş yıla mahkum edilmiş, 10 gazetecinin dosyasını ele alacak

AYM malûm, Anayasa Mahkemesi'in kısaltılmışı. Bugün o mahkemenin yargıçları zorlu bir hukuk sınavına giriyorlar. Anayasa Mahkemesi gibi bütün "mahkemelerin mahkemesi" sayılabilecek bir yargı kurumunda yargıç olmuş; üstelik orada da genel kurul toplantısına katılabilecek kadar yükselmiş yargıçların hukuk sınavına girmesi de ne demek şimdi?

... diye soranlarınız oldu mu?

Olmasın.

2019 Türkiye'sindeyiz...

Hukukun siyasal iktidarca tutsak edildiği ve kuvvetler ayrılığı gibi çok temel bir demokrasi ilkesinin kağıt üstünde bile kalamadığı Türkiye'de.

Yargı bağımsızlığının cenaze namazının kılınıp kılınmadığının tartışıldığı Türkiye'de...

* * *

Yarın AYM Genel Kurulu’nun "yüksek yargıçları" farklı mahkemelerde yargılanmış, haklarında farklı hükümler kesilmiş, kimileri ağırlaştırılmış müebbet hapse, kimileri üç yıla, beş yıla, yedi buçuk yıla, sekiz yıla mahkum edilmiş, kimileri "içeri"de, kimileri şimdilik "dışarıda" tam 10 gazetecinin, Akın Atalay, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Önder Çelik, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy'un da aralarında bulunduğu 10 gazetecinin dosyalarını ele alacak ve ...

Ve her hükümlü gazeteci için bir karar alacak; çok yakıcı bir soruya cevap verecek:

Bu gazeteciler tutuklanıp hapsedildikleri, yurttaş olarak anayasal hakları olan güvenlikleri siyasal iktidar ve yargı erki tarafından çiğnendiği, savunma hakları kısıtlandığı için bir hak ihlaline uğratıldılar mı?

Adlarını aktardığım hükümlülerin hemen hepsini tanıyorsunuz.

Ne dersiniz, AYM'nin "yüksek yargıçları" bu yakıcı soruya bugün nasıl bir cevap vermeliler?

* * *

(Parantez açıyorum:

Kişisel bir merak: 10 hükümlünün dosyaları önlerine gelen yargıçlar, meselâ Nazlı Ilıcak için, meselâ Ahmet Altan için "Hak ihlali olup olmadığına karar verilmesi için AYM'ye bin gün önce başvurulmuştu. Ancak şimdi ele alıyoruz. Oysa hukuk fakültesindeki ilk yılımızda bize 'geç kalan adalet adalet değildir' diye öğretmişlerdi. Acaba bu bin günde bizim kusurumuz var mı" diye kendine kendilerine soracaklar mıdır?

Cumhuriyet davasında hüküm giyen arkadaşlarımın önlerindeki dosyalarına baktıklarında, hukuk fakültesini bitirip genç bir adalet arayıcısı oldukları günleri hatırlayıp "Bu da ne böyle? Bir gazetenin yayın çizgisini değiştirmenin bırakın hapis cezasını gerektiren bir suç olmasını; suç olur mu, suç" diye kendi kendilerine soracaklar mıdır?

Parantezi kapatıyorum)

* * *

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nda yer alan yüksek yargıçlar bugün bir sınava, hukuk sınavına, adalet sınavına giriyorlar.

Kendi sınav notlarını kendi elleriyle, akılları ile ve vicdanları ile verecekler...

Sonucu göreceğiz...

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"