16 Nisan 2013

Bu suçsa, işlenmelidir…

Yargıç, Ömer Hayyam’ın rubaisini aynen tekrarlamaktan ibaret bir eylemi tartışmasız olarak suç kabul ediyor

Fazıl Say 10 ay hapse mahkûm oldu.

Yargıç Hulusi Pur “Araştırılacak bir husus kalmadı” diyerek kararını üçüncü duruşmada verdi. Kaplumbağa hızıyla işleyen Türkiye yargısında bu “olumlu” bir gelişme.

Ama sanırım yargıçla ilgili “olumluluk” da bundan ibaret.

Yargıç, TMK (Türk Ceza Kanunu) maddelerine tam olarak uydu. Önce 8 ay ceza kesti. Ardından suç basın yoluyla işlendiği için yarısı kadar artırdı. Ceza 12 aya çıktı. Onunda ardından sanığın duruşmadaki davranışları ve yargılamaya yaptığı katkıyı gözönüne alarak 10 aya indirdi. Bununla da yetinmedi hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Fazıl Say 5 yıl içerisinde yeni bir suç işlemezse dava ortadan kalkacak.

Yargıç, kararının gerekçesini ise özetle şöyle açıkladı: Eylemi sabit olduğu, işleniş şekli, kastı, suç işlemesindeki ısrarı, suçun işlendiği zaman ve yeri, sanığın güttüğü amaç ve saiki dikkate alınarak…

*    *    *

Gözünüzden kaçmamıştır, yukarıdaki paragraflarda suç sözcüğünü hep koyulaştırdım.

Çünkü “Kararı anladık, cezayı artırıp indirirkenki aritmetik işlemleri de anladık. Ama bu karara konu olan eylemin neden ve nasıl suç olduğunu anlamadık” diyecektim.

800 yıl önce yaşamış, çağını gözönüne alırsak salt gökbilimci, matematikçi, filozof değil aynı zamanda rubai (=Dörtlük) denen şiir türünde, pırıl pırıl bir mantık ve sorgulamaktan hiç geri kalmayan bir zeka ile gözkamaştırıcı ürünler vermiş, Fars dilinin ve –bence- ülkesinin öğüncü Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğünü Twitter’de aktarmanın nasıl ve neden suç olabileceğini ne kavramam mümkün, ne kabullenmem.

Bu yargımı sizlerle tartışabilmek için belleklerde silikleşmiştir kaygısı ile sözkonusu rübai’yi buraya aktarmak, sonra tartışmaya geçmek hesabı yaptım ve yazının işte tam da burasında durakladım.

Yargıç, Ömer Hayyam’ın rubaisini aynen tekrarlamaktan ibaret bir eylemi tartışmasız olarak suç kabul ediyor.

Eeee?

Şimdi ben o rubaiyi burada bir kez daha aktarırsam ben de suç işlemiş mi olacağım?

Ne dersiniz? Suç işlemiş olmayacak mıyım, olmayacak mıyım?

Gel çık işin içinden?

İçinden çıkamadım.

Ama göze aldım.

Eğer Ömer Hayyam’ın bir sonraki paragrafta okuyacağınız rubaisini yayınlamak suçsa ben bu suçu taammüden, elim titremeden işlemeliyim. Yoksa bundan böyle düşünce özgürlüğü adına tek satır yazma hakkım olmaz. Okurlardan önce kendim, kendime “Ödlek, sen ne hakla düşünce özgürlüğünden söz ediyorsun” diye hesap sorarım…

Rubai şöyle:

“Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun

Cennet-i alâ meyhane midir?

Her mümin'e iki huri diyorsun

Cennet-i alâ kerhane midir?”

*    *    *

Bu dörtlükte suçu aradım.

“İslama hakaret edilmiştir” deniyor.

Bu dörtlüğün neresinde hakaret var?

Yargıcın kestiği cezaya dayanak kıldığı kanun maddesi “Halkın benimsediği değerleri alenen aşağılama”yı suç kabul etmiş.

Peki, bu dörtlükte “halkın benimsediği” hangi değer aşağılanıyor?

Türkçe bilgim, Türkçe dilbilgisinde sözdizimi üstüne okuyup öğrendiklerim bana bu dörtlükte bırakınız suçu, saygısızlık sayılabilecek bir anlam bulmama bile olanak tanımıyor.

Ya benim Türkçe bilgim pek kıt ya yargıcın Türkçe cümleleri çözümleme (=analiz) yetisi pek yetersiz. Tıpkı Hrant Dink’in milliyetçilik batağındaki Ermeni diasporasına dönüp “Kanınıza işlemiş Türk düşmanlığı sizleri hasta ediyor, kanınızı zehirliyor. O zehirli kanı atın” dediği cümlelerde Türklüğe hakaret edildiği sonucuna varan Yargıtay’ın yüksek yargıçları gibi…

Agos’ta yazdığım günlerde “Mesleği bırakıp yargıçlara Türkçe cümle analizi ve anlam değerlendirmesi dersi vermeyi düşünüyorum” diye yazmıştım ve bu defa da benim hakkımda “Türklüğe hakaretten” dava açılmış, Hrant Dink’le birlikte yargılanmıştım.

Yani sütten ağzım yandı, yoğurdu üflüyor ve “Mesleği bırakıp Fazıl Say’ın Ömer Hayyam’ın rubaisini aynen aktararak suç işlediği kanısına varan yargıca Türkçe dersi vereceğim”  filan demiyorum.

Neme gereeeeek…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"