06 Şubat 2021

Bu haftanın mavrası AKP Reisi'nden…

Melih Bey'le ilgili de 9 tane aday (Patates, karpuz, kabak, armut, rektör adayı) önüme geldi. Bu 9 adaydan bir tanesi olan Melih Bey'i (Bak bu doğru. Melih bey bir tane'dir) yine aynı şekilde atamasını yaptım

Daha iyisini yazamam. AKP Reisi ve cumhurumun başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün cuma namazı çıkışında habercilerle konuştu ve farkında olmadan harika bir mavra yazdı.

Birlikte okuyalım. Normal dizilenler onun sözleri, aradaki eğik (italik) dizilenler ise benden. Sizler için okuması biraz çetrefil olacak ama mavrayı seven dikenine katlanır…

Buyrun...

* * *

"… Şunu çok açık ve net söylemeliyim, sizler zaten tespit etmiş durumdasınız... (Haberciler kibar çocuklardır, 'Efendim, biz zaten tesbit etmişsek siz niye bir kere daha söylüyorsunuz' demediler.) Şu anda Boğaziçi Üniversitesindeki olayları, oradaki öğrencilerimizin bir olayı olarak tanımlamak, o şekilde kabul etmek mümkün değil. (Anlaşılıyor değil mi? Boğaziçi Üniversitesindeki olay Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin olayı değilmiş.) Bunun bir defa oradaki öğrencilerimizle yakından uzaktan alakası yok. (Bakın Reis yineliyor. Boğaziçi Üniversitesindeki olayların Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilerle alâkası yokmuş. Yakından da yokmuş, uzaktan da.) Bu işin başını maalesef hem siyasetin bir boyutu çekiyor ('Siyasetin bir boyutu' ne demektir bilen, anlayan var mı?) ki dün akşam dağdan beslenenlerin, yani HDP'nin (Hımmm... Siyasi Partiler Kanunu'na uygun olarak kurulmuş, İçişleri Bakanlığınca kuruluşu resmen kabul edilmiş ve parlamentoda grubu bulunan bir parti olan HDP dağdan besleniyormuş. Dağ denilen Kandil Dağı olsa gerek. Peki bu beslenme nakit parayla bir beslenme mi, fikirsel bir beslenme mi, yoksa et, süt, ekmek filan gibi bir beslenme mi? Burası tam anlaşılmıyor.) Kadıköy'de yapmış olduğu çağrı ve orada yapmış olduğu gösteriler bunun çok açık ve net ifadesidir. (HDP Kadıköy'de ya da bildiğimiz kadarıyla herhangi bir yerde gösteri filan yapmadı. Ama biz bilemeyiz tabii. Tayyip Erdoğan böyle dediyse böyledir.) Aynı şekilde ana muhalefet partisinin başının bu işte üstlendiği görev ortadadır. (Evet ortada. Ana muhalefet partisinin başkanı kendine hakem rolü biçti ve herkesi aklı selim sahibi olarak davranmaya çağırdı.) Bütün bunlarla beraber ortak hareket ettikleri akademisyenler de maalesef bu işin içinde yer alıyor. (Vay vay vay!.. Dağdan beslenen HDP ve ana muhalefet partisi ile ortak hareket eden akademisyenler de varmış. Şu rektörlüğe sırtını dönen akademisyenler olsa gerek. Biz kendi özgür iradeleriyle sırt dönme eylemi yapıyorlar sanıyorduk. Merak ortakları varmış…)

Bunu söylerken şunu da söyleyeyim ('Bunu söylerken şunu da söylemek...' Türkçeye kitakse), akademisyenlerin içinde bunu kabullenmeyenler de var ama akademisyenlerin içerisinde bu işe teşne olanlar da var. Birçoğu hâlâ maalesef şunu öğrenememişler (Hangileri öğrenememişler? Teşne olanlar mı, kabullenmeyenler mi ), bu ülke bir hukuk devletidir. (Haaaa, anlaşıldı. Onlar garanti teşne olanlardır. Onlar da tıpkı benim gibi artık bu ülkede bir hukuk devleti olduğuna inanmıyorlardır.) Bu hukuk devletinin içerisinde YÖK'ün bir yetki alanı var (Peki bir hukuk devletinde YÖK gibi bir kurumun ne işi var?) ve bir de Cumhurbaşkanı'nın buradaki yetkileri var. Ben bundan önce Boğaziçi'ne iki tane rektör atamıştım. (Rektörler 'tane' ile mi sayılıyor artık? Ben küçükken annem karpuzdan, patatesten, armuttan tane ile söz edilebileceğini ama canlılardan, hele insanlardan asla tane diye söz edilemeyeceğini öğretmişti de…) Şimdi de Melih Bey'le ilgili de 9 tane aday (Patates, karpuz, kabak, armut, rektör adayı) önüme geldi. Bu 9 adaydan bir tanesi olan Melih Bey'i (Bak bu doğru. Melih Bey bir tane'dir) yine aynı şekilde atamasını yaptım. Peki Melih Bey kimdir nedir diye baktığımız zaten iki farklı üniversitede rektörlük yapmış insan (Ayrıca AKP'ye milletvekilliği için, belediye başkanlığı için başvurmuş ve kabul görmemiş bir tane insan). Boğaziçi ile ilişkileri olan bir insan, alanında başarıları olan bir arkadaş (Şey… Sayın Reis, aman dikkat, intihal bir başarı göstergesi değildir). Bazı televizyon kanalları çıkıp sürekli istifa etmelidir diyor, yürekleri yetse Cumhurbaşkanı da istifa etmelidir diyecekler. (Benim yüreğim yetiyor valla. Reis de, atadığı rektör de istifa etmelidir.)

* * *

Bu haftaki bayağı iyi mavraydı değil mi?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim