13 Şubat 2021

Bu defa ben kendim mavra oldum

Yakışık alır mı bilemeyeceğim ama başka yolu yok. Tek tek cevap yerine telefonla, mesajlarla yüreğimi ısıtan, beni onurlandıran arkadaşlarıma, dostlarıma, okurlarıma toptan bir teşekkür gönderiyorum. Hemen hepsinin mesajları, yazıları "İyi ki varsın" diye bitiyordu. Cevabım pek kısa: İyi ki varız…

Biliyorum Tırmık'ın "mavra" günündeyiz. Ama bu kez ben bir mavra anlatmayacağım, çünkü kendim mavra oldum.

T24'ün yani Doğan Akın'ın "abartı" sözcüğünün yetersiz kaldığı "Aydın Engin 80 yaşında" haberi yüzünden dün bir ara telefonumu kapatmak zorunda bile kaldım. Başka günler aralarında sağlam bir denge kurmuş ve yarı yarıya oranını koruyan "övenler ve sövenler" ilişkisi çok köklü bir değişikliğe uğradı. Sövenler bir günlüğüne susma kararı almış gibiydi. Övenler ise "sevenler"e dönüşmüştü. Tabii "Tırmık" okurları olduklarından övgüleri de sövgüleri de tırmık formatındaydı…

Hepsini aktarmaya kalksam beceremeyeceğim; becersem de buraya sığdıramayacağım.

"Abi artık büyüdün, inşallah artık akıllanırsın" diye sataşanlar mı istersiniz… "Ay inanmıyorum 80 mi oldunuz" diye umut verici, iç ısıtan bir giriş yapıp ardından "Ben en az 90 sanıyordum" diye çatal dilini gösterenler mi istersiniz… Kadim kapı yoldaşım, arkadaşım Yalçın Doğan'ın "Değil 80, sen 180 yıl yaşa. Senin gibilerden bu ülkenin kurtulmaması gerekir" diyen ve ülkemize iyilik mi dilediği, yoksa ceza mı kestiği belli olmayan tweetini mi istersiniz… "Hasm-ı biaman"larımdan Nazar Büyüm'ün önce "Bana sormadan nasıl sınıf atlar, 80'e terfi edersin!" diye sataşıp ardından "Senin gibi Ödemişli bir efe nasıl olur da 12 Şubat yerine 29 Şubat'ta doğmayı akıl etmez!!! Şimdi 20. yaşın kutlanırdı" diye sivri aklıyla bana akıl vermesini mi istersiniz… Biricik arkadaşlarım Gülseren Onanç'la Hüsamettin Onanç'ın telefonda İtalyan partizanların o güzelim türküsü "Çav bella" eşliğinde doğum günümü kutlayıp gözlerimi yaşartmalarını mı istersiniz… Berlin'den, Brüksel'den, Paris'ten, Londra'dan, Moskova'dan telefonla arayıp aralarında sözleşmiş olmalılar ki "Sen yaşlanmazsın oğlum, sadece yıllar geçer o kadar" diyenleri mi istersiniz…

Düşünün "hasm-ı biaman"ım Tuğrul Eryılmaz bile benden "sevgili meslektaşım" diye söz etti.

I-ıh!.. Yani olmayacak… Seçmeler aktarsam bile buraya sığmayacak…

T24'te kaptıkları köşelerden sarılırken iğne batırmayı da ihmal etmeyen ve bunu hünerle yapan Hasan Cemal'in, Tan Oral'ın, Gencay Gürsoy'un, Akın Atalay'ın, Murat Sabuncu'nun, Ahmet Şık'ın, Fikret İlkiz'in yazdıklarını bir de ben cımbızlamayacağım.

Yakışık alır mı bilemeyeceğim ama başka yolu yok. Tek tek cevap yerine telefonla, mesajlarla yüreğimi ısıtan, beni onurlandıran arkadaşlarıma, dostlarıma, okurlarıma toptan bir teşekkür gönderiyorum.

 Hemen hepsinin mesajları, yazıları "İyi ki varsın" diye bitiyordu. Cevabım pek kısa:

- İyi ki varız

* * *

Şey…

Bugünkü tuhaf "mavra Tırmık'ı noktalayıp artık kendimle baş başa kalmama izin verin.

Bir parmak (parmak yatay değil dikey) Martell konyakla 80. yaş günümü kutlayacağım da…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim