20 Ocak 2010

Bebek – Katil – Kahraman

Hayır, bir Hrant Dink yazısı okumayacaksınız. Hrant üstüne söylenecek söylendi, yazılacak yazıldı...

Hayır, bir Hrant Dink yazısı okumayacaksınız. Hrant üstüne söylenecek söylendi, yazılacak yazıldı.

Eksik olan yapılacak olandır. Yapılacak olan yapılmadı. Biz sessiz kaldıkça, biz bastırmadıkça, biz “yurttaş inadı”nda inat etmedikçe de yapılmayacak...

Üç yıl önce 23 Ocak Salı sabahı “Hrant’ı uğurlamaya gelmiş Hrantlar”a seslenen  o “kadın Hrant”ın, Rakel Dink’in hiç bir profesyonel yazı ustasının kuramayacağı cümlesi herkesin belleğine, beynine, vicdanına kazındı:

- Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı dağıtmadıkça...

O karanlığı dağıtamadık. Dahası daha da yoğun bir karanlığın üstümüze çökmesini, bizi boğmasını önleyemedik, engelleyemedik.

Daha da ürkütücü olanı: Bir bebekten bir katil yaratılan bu ülkede şimdi bir katilden bir kahraman yaratmak üzereyiz.

Katil hapisten çıkar çıkmaz, katili kahraman görenin omuzlarında lüks otel suitine geçti. Oradan da besbelli cinayeti paraya çevirecek medya pazarlıklarına girişecek. Üç milyon dolar karşılığı anılarını yazma pazarlığı Alman, Hollanda ve İngiltere medyasında bile yer buldu...

Katilin otelinin lobisinde üstlenmiş medya amelesinin de zembereği boşaldı. Katilden iki satır laf almak için mikrofonu ona uzatıp “Sayın Ağca” diyen şaşkın haberciyi gözlerimle gördüm.

Zekasının, entellektüel birikiminin taşıyamayacağı kadar “derin” sırları bugüne dek saklayan katilin kendini “önemli” sayması için her şey yapılmakta. Yakında kendi kafasında da “önemli”den “kahraman”a terfi edecek...

Alışılmışa aykırı, herkesin söylediğinden farklı yazarak  meslekte ağırlık kazanabileceğini hesaplayan “hesaplı” bir köşe yazarı katilin yeterince hapis yattığını, 30 yıldır demir parmaklıklar ardında yaşadığını, artık onu rahat bırakmamız gerektiğini yazdı.

Bir insana kıyan (Abdi İpekçi olması önemli değil, bir insandan söz ediyorum) katilin artık rahat bırakılması için kaç yıl yatması gerektiğini hesaplayan terazi nerededir bilmiyorum. Ama katilin 19 yılı Papa’yı hafif yaralamaktan yattığını, Abdi İpekçi’yi (ya da bir insanı) öldürmek suçundan ise sadece 10 yıl yattığını ve hapiste yan gelip yattığını ben unutmuyorum ve unutmak istemiyorum.

Şimdi Anadolu’nun pek çok kent ve kasabasında bir insan öldürüp, on yıl hapis yatıp, hapisten çıkınca milyon dolarlık pazarlıklar yapabilecek ve kahraman  gibi algılanacağı bir  üne kavuşabileceğini gören, işsiz, aşsız, geleceksiz, hünersiz, mesleksiz, birikimsiz kaç “Ogün”, kaç “Samast”, kaç “Hayal” çıkacaktır dersiniz?

*    *    *

Durup düşünmek, aynaya bakıp kendimizle hesaplaşmak günüdür.

Bir bebekten katil yaratan karanlığı dağıtmak bir yana koyulaştırdık.

Şimdi bir katilden bir kahraman yaratmak üzereyiz...

Hatta yarattık bile...

Utanç...


Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"