Kadın yerine şu yılışık ve yıvışık “bayan” sözcüğünün kullanılması üstüne bu kaçıncı Tırmık?
Hatırlamıyorum. Sahiden hatırlamıyorum. Ama beşten az olmadığına eminim ve bu gidişle onbeşi de bulacak...
Tam pes edecek, “Çabalama Aydın Engin, buza yazıyorsun” diyecekken bugün çok akıllı –ve çok güzel- bir kadın arkadaşım inadımı diriltti...
Kendisine “Sizin gibi bir bayan...” diye başlayan bir cümleyle bir şeyler anlatmaya çabalayan bir erkek arkadaşın sözünü sertçe kesti:
- Bayan mı? Kadın deyince ayıp mı oluyor? Bayanmış... Kendimi tuvalet kapısı gibi hissediyorum...
Bizim “kibar” erkek arkadaş kıpkırmızı kesildi; çevredekiler kıkırdadı, kadın arkadaş sürdürdü:
- Akil adamlar diyorsunuz. Aralarına birkaç kadın da girerse herhalde akil adamlar ve akil bayanlar diyeceksiniz...
Bizimki daha da kızardı. Onu kolundan tutup çektim, “Konuştukça batıyorsun. En iyisi sus ve uzaklaş” dedim. Canına minnetmiş. Daha ilerdeki bir başka erkek grubuna seyirtti...
* * *
Beyoğlu’ndaki mağazalarda “Erkek ve bayan tezgâhtar aranıyor” ilanları bir değil, birkaç tane... İç giyim eşyaları satan bir mağaza ise nal gibi harflerle “Erkek ve bayan çamaşırı” yazmış... Otobüs şirketlerinde karısına bilet alan adam “Bayan yanı olsun haaa” diye uyarıyor. Büyük gazetelerimizin birinin spor sayfasında, ikinci ligde maç yöneten bir kadın hakem için de elbette “bayan hakem” deniyordu. Gazetenin başlığında “filenin sultanları” dense bile haberin içinde “Bayan voleybol takımımız” ya da “Bayanlar Voleybol Ligi” gibi yürekler acısı bir terim günlük kullanıma sızdı ve yadırganmaz oldu. İşin tadı iyice kaçtığında “İkisi bayan beş terörist ölü ele geçirildi” gibi cümleler okumaya başladık...
Sahiden nedir bayan ve neden bayan?
Türkçenin arılaştırması çabalarının anlamsız, yer yer aşağılık duygusu ile karışmış bir batı özentisine, yer yer ırkçılığa kaydığı dönemlerde bir dizi saçmalık önerilmişti.
Örneğin “ön takı” olmayan Türkçe’de “internasyonal” karşılığı olarak “arsıulusal” önerilmiş, resmi yazışmalarda bile bir süre kullanılmıştı. Saçmalık kamu vicdanında reddedilince apartopar “uluslararası” terimi üretilip kullanıma sokuldu.
İşte o dönemde Ortaasya Türkçesinde –sanırım- hakan, kaan karşılığı kullanılan “bay” ve hakanın, kaanın karısı karşılığı kullanılan "bayan" sözcükleri yeniden diriltilmek istendi ve batı özentisi ile harmanlanıp “mösyö” karşılığı “bay”, “madam” karşılığı olarak da “bayan” önerildi.
Tutmadı. Mektup yazarken, zarfın üstüne “Bay Falan Filan” diye yazıldı ama konuşurken , adını bilmediği kişiye insanlar yine “Bey, beyfendi, hanım, hanımefendi, abi, abla, yenge, bacı” gibi sözcüklerle seslenmeyi yeğlediler.
Sonra sanırım 70’li yıllarda başlayıp, 80’li yıllarda azan “bayan” furyası başladı. Erkekler için tuvalet kapıları dışında “bay” sözcüğü kullanılmazken “kadın” kelime dağarcığından adeta kazındı ve yerine yılışık, yıvışık “bayan” sözcüğü oturdu.
Hızla yayıldı. Kibarlık göstergesi oldu. Daha doğrusu “kadın” demenin kabalık, saygısızlık olarak algılanacağı bir eğilim yaygınlık kazandı.
Peki “kadın” kelimesi neden ayıp listesine girdi; en azından kaba bir hitap kelimesi oldu?
Haydi adını koyalım: Erkeklerin kerhane kapısından beter bilinçaltının dile yansımasıdır bu. Kadın denince sanki ille “düzülecek dişi yaratık” anlaşılırmışcasına “bayan” kelimesine sığınılıyor.
“Amma da insafsız yargı. Ben hiç de öyle düşünmüyorum ama bayan kelimesini de kullanıyorum” diyenler varsa...
Ki var...
Onlar niye kadın demeyip, bayan’ı tercih ettiklerini bir açıklasalar da ben de bu “insafsız” (!) yazıdan dolayı özür dilesem..