08 Şubat 2011

Batum Ne İstiyor?

... Pazartesi sabahı belli başlı gazetelerin belli başlı “köşe taşı” yazarları bu konuya...

Yanılmışım.
Pazartesi sabahı belli başlı gazetelerin belli başlı “köşe taşı” yazarları bu konuya eğilir, sorar sorgular, savunur, karşı çıkar, över, eleştirir sanmıştım.
Yanılmışım. İnternet üstünden ulaşabildiğim gazeteleri taradım. I-ıh tek bir yazıya rastlamadım.
AKP’liler konuşmuş. Olabilir ama ben zaten onların ne diyeceğini merak etmiyorum.
Genelkurmay açıklama yapmış. Onu da merak etmiyorum. “Haklısın” diyecek halleri yoktu ya...
Ama onun ötesi kocaman bir “Tıssss”...

*    *    *

Süheyl Batum
’dan söz ediyorum. CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’dan......
Kısa da olsa CHP’de Gênel Sekreter olmuş; ardından Genel Başkan Yardımcılığına getirilmiş. Yani CHP’nin üst düzey yöneticisi...
Bir yandan CHP’nin rota değiştirme, kan tazeleme, Baykal döneminin “Ergenekon avukatlığı” üstlenmesine kadar varan milliyetçi savruluşuna son verme umutları kabarırken bir yandan Süheyl Batum’un CHP’de “tepeden inme” yükselişi kimileri için sürpriz oldu.
Sürpriz oldu; çünkü Batum’un özellikle referandum öncesinde sergilediği tutum ile CHP’de yenileşme, milliyetçi kabuğu kırma çabaları pek de uyum içinde değildi.
Nitekim bu “uyumsuzluk” Siyasal Bilgiler Fakültesindeki olaylı panel sırasında olup bitenlerle; ardından Batum’un Silivri tutuklularından bazılarını Meclise taşıma formülünü ortaya atmasıyla daha da belirginleşti.
Kendi adıma bir geçiş dönemi yaşayan ve geçişin “nereye geçiş” olduğu, olacağı henüz belli olmayan CHP’de  bu “uyum bozukluğu”nu yadırgamadım. Kaçınılmaz olduğunu düşündüm. (Siyasal) Hayatın kendi kuralları içinde bu uyumsuzluğu çözeceği kanısını besledim. Hâlâ da öyle düşünüyorum.
Ancak anayasa hukuku Profesörü Süheyl Batum, önceki gün  Zonguldak ADD’nin davetlisi olduğu bir toplantıda konuştu ve  çok kilit, çok önemli, çok çarpıcı ve çok sarsıcı bir değerlendirme yaptı. T24’den aktarıyorum:
''Koca bir askeri yıktılar, meğer kağıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHP'yi yıkamadılar''
Peki ne demek şimdi bu?
İlk izlenimi, ilk algıyı bir yana bırakıp farklı “okumalar” denedim.
I-ıh... Nereden baksam aynı kapıya çıkıyor.
Batum’a göre ordu, ABD tarafından içi oyulmuş ve AKP mollalarına teslim olmuş.  Artık onlar ne dese boyun eğecek içi kof bir ağaç gövdesine dönüşmüş.
Batum, değerlendirmesini güçlendirmek için Çin devriminin önderi Mao’dan da bir cümle ödünç alıyor ve ordu için “Kağıttan kaplanmış” diyor.
Gerçi bu sözü duyunca, Mao’nun “Emperyalizm kağıttan kaplandır” sözünü o dönemin Sovyet Birliği Dışişleri Bakanı Gromiko’nun “Evet, ama atomdan dişleri var” diye yanıtlayışını hatırlamamak mümkün değil ama Batum bu kadarıyla yetinmiyor ki. Devam ediyor: “O koca ağacı hop diye devirdiler!”
Benim bildiğim “Hoooop” diye devrilmiş ağaçtan, bundan sonra ya sobalık odun olur ya mobilyalık kereste...
Batum bunu mu söylemek istiyor?..
Bilemem.
Ama Batum’un ne istediğini de bilemiyorum. Dün yaptığı –bence- sade suya tirit açıklamayı da okudum. Yine anlamış değilim. O sözler böyle yuvarlak ifadelerle geçiştirilemez. O yüzden soru ortada duruyor:

Yani ordu bugün ne yapsaydı ya da ne yaparsa odun ya da kereste olmaktan kurtulacak?

Bu soruya Batum adına cevap vermek, belki de onun söylemediğini ona söyletmek olacak. Bu koskoca ana muhalefet partisinin koskoca Genel Başkan Yardımcısı’na saygısızlık olur.
O yüzden en iyisi ne demek istediğini, ordunun ne yaparsa odun yada kereste olmaktan kurtulacağını Batum’un kendisi açıklamalı; merakımızı gidermelidir...
İnanmayacaksınız belki ama, Batum’un cevabını sahiden merak ediyorum...
Ya siz? 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"