Nasıl başlık ama?
Becerinceye kadar çok uğraştım, evde, bilgisayarda ne kadar Osmanlıca "lûgat" varsa hepsini karıştırdım, karşılaştırdım, adeta bir doktora çalışması yaptım ve sonunda okuduğunuz başlık çıktı.
Neme gerek, inancı güçlü ama cehaleti daha güçlü biri kalkar dua zanneder, "amin" deyiverir; gençlerden biri okuyorsa kestirmeden gidip "Hönk" der, dalgasını geçer; en iyisi arı dile çevireyim:
"Genel istek üzerine yine dil konusunda bir mavra."
* * *
Gerçekten de geçen cumartesi yayımlanan ve Türkce'nin "ayıp" denecek kadar berbat kullanımıyla dalga geçen "Mavra-Tırmık" T24 okurları arasında pek ilgi topladı. Her yazıdan sonra e-posta ya da facebook ya da Twitter üstünden gelen yorumlar, eleştiriler, öneriler, övgüler, sövgüler bu defa deyim uygunsa "tavan yaptı".
Meğer okurlar benden daha yangın, daha öfkeli ve dilimiz üstüne daha titizmiş. Bir sürü örnek geldi. Nitekim okumakta olduğunuz mavrayı büyük ölçüde okurlar yazdı. Kimilerini olduğu gibi aktarıyorum, kimilerinden kopya çektim.
Buyrun….
* * *
Bir okur yazdı:
Dili berbat etmekte yarışanlar "Bulundu" kelimesini pek seviyorlar nedense. "Açıklama yaptı" demiyorlar, "Açıklamalarda bulundu" diyorlar. "Bulundu" kelimesinin sözlük karşılığının ne olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Kaybolan bir şey bulunur. Gel gör ki "İncelemelerde bulundu, açıklamalarda bulundu" gibi saçmalıklarla doldu ekranlar.
Bu da dil özeni yüksek, Türkçe'ye saygılı bir başka okurdan:
… Hele "infaz etmek" Engin bey… Bir cezanın uygulanmasına infaz etmek denir. Bir ceza infaz edilir. Bu hapis de olabilir, idam da, falaka da. Ama bırakınız bizcileyin sıradan yurttaşları, dili iyi kullanması gereken, dilin kullanımında örnek olmaları beklenen gazeteciler, hele TV gazetecileri bir alem. Bunlar adam öldürmeyi infaz zannediyorlar.
Dahası… "gasp etmek". Bir gazeteden aktarıyorum: "Saldırgan kadını hem dövdü hem gasp etti." Galiba "dilin gaspı" da böyle bir şey. Malûm, kişi gasbedilmez, parası, malı vs. gasp edilir.
Geçen hafta fiyakalı Türkçe kullanan(!) bir TV habercisinden duyduk:
Sürücü direksiyon hakimiyetini kaybedince otomobil orta refüje çıktı.
Geçen haftaki mavrayı okuyan bir okur dayanamamış: "Orta refüj" denmez, refüj zaten ortadadır.
Okurlardan mavra katkılarının bu kadarı yetsin. Zaten say say bitecek gibi değil.
Alın bir örnek daha: Sırasında demek çok sıradan. O yüzden esnada, hatta daha da katmerleyip esnasında demek gerek(miş).
"An itibariyle" demek de pek fiyakalı anlaşılan. Tutup bizler gibi "şu anda" diyecek değil ya ana haber sunucusu spiker…
* * *
Bir de Türkçe'yi savunayım derken "öztürkçe" denen, buram buram milliyetçilik kokan tutumlar var.
Bir okur lâf çarptırıyor:
Aydın efendi, onu buna dil dersi veriyorsun ama sen de Arapçanın "meselâ"sını, üstelik gözümüze batırır gibi A'nın üstüne şapka koyarak kullanıyorsun. "Örneğin" derseniz yani öztürkçesini kullanırsanız size "Atatürkçü" derler kaygısından olmasın?..
Ey benim çok bilmiş okurum. Bir defasında ben de örneğin dedim de sevgili ve yazık ki rahmetli arkadaşım Sarkis Seropyan dalgasını geçti:
- Meselâ değil de "örneğin" dedin ve Türkçe hatta öztürkçe konuştuğunu sandın değil mi? Avanak, o bizim dilden, Ermenice "orniak" yahut da "orinagin"den gelir. Ağnadın?
- Ağnadım…
* * *
Diller canlıdır. Değişir, dönüşür. Bir başka dilden sözcükler almak da "dil suçu" filan değildir. Önemli olan karşılıklı anlaşmayı iyi sağlaması, anlatılanan firesiz okuyana ya da dinleyene aktarılmasıdır.
Hatta bazan uydurma gibi görülen ama dildeki bir anlatım eksikliğini kaldıran katkılar vardır. Eğer kitlelerce benimsenmiş, günlük dilde de, edebiyat dilinde de kullanılmaktaysa artık "Ama bu yanlış…. Ama bu yabancı dilden…. Ama bu Türkçeye aykırı" gibi itirazlar dile özeni değil, dilde tutuculuğa işaret eder.
Gençliğimde Halkevleri'nin dergilerinde "Ankara'dan kalkan Türk uçkuları İstanbul uçak'na muvaffakiyetle indiler" gibi başlıkları çok okudum. Uçak, "tayyare"lerin indiği alan, havaalanı karşılığı olarak önerilmişti. Tayyare yerine de uçku…
Öyle olmadı. Dil "tayyare" yerine "uçku"yu kabullenmedi, "uçak" dedi. Bugünkü yaygın kullanımına bakılırsa pek de iyi etti.
* * *
Sakın okuduklarınıza bakıp dil konusunda uzman biri olduğumu düşünmeyin e mi?
Ben sadece olabildiğince arı Türkçe kullanarak söyleyeceğimi firesiz anlaşılır kılmak isteyen bir gazeteciyim. O kadar.
Dili fiyakalı kullanayım derken dilin içine edenler kulağımı tırmalıyor ve o yüzden "mavra" yazmanın sınır tanımayan olanaklarından yararlanıp dil üstüne bir şeyler karalıyorum.
"İyi de bu haftakinin yarısını okurlar yazmış" diye dalga da geçmeyin..
Adı üstünde mavra bu. Okur da yazar, Aydın da yazar.
Zaten mavranın hasını yarın Sedat Peker yazar…