04 Haziran 2019

Arife günü gözaltı - 5 saatlik kelepçe

AKP iktidarında tutuklanılır, 11 ay hapis yatırılır, sonra da beş saatlik ek hapislik için kelepçe takılır. Hem de göstere göstere...

Nurcan Baysal'ı tanır mısınız?

Diyarbakır sevdalısı, Kürt illerinin yorulmak bilmez hak savunucusu, yaygın deyimiyle söylersek önde gelen, hem de çok önde gelen bir "insan hakları aktivisti"dir.

Benim arkadaşımdır.

Son cümlede fark ettiniz mi: Öğündüm.

Nasıl öğünmem?

Nurcan Baysal "Frontline Defenders"in 2018 Küresel Ödülü'nün onurunu ülkemize armağan etmiş bir hak savunucusu.

Duymayanlar için çok kısa tanıtayım. Frontline Defenders Ödülü, Nobel Barış Ödülü'nden sonra dünyanın en saygın barış ödülü olarak kabul edilir.

O ödüle layık görülenler ülkelerinin yüz akıdır. Dünyadaki önemli barış, insan hakları, evrensel hukuk toplantılarına, konferanslarında onur konuğu olurlar.

Nurcan Baysal dün Diyarbakır Terörle Mücadele (TEM) ekipleri tarafından evinden gözaltına alındı. TEM nezarethanesine kondu. Nöbetçi savcı gelene kadar bekletildi. Savcı geldi ve 2012 yılında DTK kongresine katıldığı için hakkında açılan bir soruşturma yüzünden ifadesine başvuruldu. DTK "Demokratik Toplum Kongresi"nin kısaltması ve yasal olarak kurulmuş, faaliyeti şimdi de süren ve bir sivil toplum platformu olarak TBMM tarafından da kabul edilmiş bir kuruluş.

Nurcan Baysal'ın sorgusunda 2010'dan itibaren telefon görüşmelerinin ve e-posta yazışmalarının yargıç kararı ile polis görevlilerince takip edildiği anlaşıldı. Savcının soruları da bu e-postalar ve telefon görüşmeleri üstüne kuruldu.

İfade bitti ve bir kaç saatlik gözaltı da bitti. Nurcan Baysal -sanırım ve ağzımdan yel alsın, bir sonraki gözaltına kadar - serbest bırakıldı.

Biliyorsunuz dün arife günüydü. Resmi tatildi. Ancak tehlikeli "şüpheli" Nurcan Baysal için AKP yargısı, daha önce çağrıldığı savcılığa her defasında kendi geldiği bilinmesine rağmen polis marifetiyle gözaltına alınma karar vermişti.

*   *   *

Kadri Gürsel'i herhalde tanıyorsunuz.

Meslektaşımdır. Özellikle dış politika konularında sakin ama derin analizleriyle haklı bir ünün sahibidir. Cumhuriyet gazetesinde 1990'lı yıllarda odalarımız bitişikti. 2014'den sonra yollarımız yine Cumhuriyet gazetesinde kesişti. Birlikte çalıştık.

Sonra AKP, Cumhuriyet gazetesini susturmaya karar verdi. Yazar ve yöneticilerini sabahın köründe gözaltına aldı. Kadri Gürsel'le yine birlikteydik. İstanbul TEM nezarethanesinde geçirdiğimiz beş günün ardından ben tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılanlar arasındaydım; Kadri Gürsel de tutuklu yargılanmak üzere Silivri'ye gönderilen Cumhuriyet tayfasının içindeydi.

Onun Silivri'deki volta günleri 11 ay sürdü. Sonra ağır ceza mahkemesinin hukuk eğitimi gördükleri söylenen yargıçları "Cumhuriyet gazetesinin yayın çizgisini değiştirmek" gibi çok ağır bir suç işlediğimize karar verdi; bizleri çeşitli hapis cezalarına mahkûm etti.

Kadri Gürsel'in hapiste tutuklu olarak hapiste geçirdiği süre mahkûm edildiği 2 yıl 6 ayı bizim infaz kanunumuza göre tümüyle karşılıyordu. Yani yeniden hapse girmesi gerekmiyordu. Üstelik Anayasa Mahkemesi Cumhuriyet davası ile ilgili kararında Kadri Gürsel'in tutukluluğu hakkında "hak ihlali kararı" vermişti.

Ancak AKP yargısı için bunlar önemsiz ayrıntılar. Kadri Gürsel bir hafta önce çağrıldığı İstanbul İnfaz savcılığına kendi gitti ve saat 15.30'da hapishaneye gönderildi. 20.30'da da infaz yasası uygulandı ve Kadri Gürsel konduğu Metris Cezaevi'nden tahliye edildi.

Beş saatlik hapislik yolculuğu başlarken adliyeye kendi gelen Kadri Gürsel'e kelepçe takıldı, hapishaneye öyle götürüldü. Alışılageldiği üzere Adliye Sarayı denen binanın en alt katında, gözlerden ve kameralardan uzak bir kelepçeleme yerine göstere göstere, kameralara poz verdirilerek kelepçe takıldı.

Kadri Gürsel arkadaşımdır.

Son cümlede fark ettiniz mi: Öğündüm.

Nasıl öğünmem. Kadri Gürsel IPI (Uluslararası Basın Enstitüsü) yönetim kurulu üyesidir.

IPI'yı tanımayanlar için kısa açıklama: IPI bütün dünya gazetecilerinin çatı örgütüdür. Böylesi büyük, önemli ve saygın bir kuruluşun yönetim kuruluna seçilenler ülkelerine onur taşırlar, bütün dünyada saygı görürler. Katıldığı toplantılarda önlerinde ceketler iliklenir, söyledikleri dikkatle not edilir, önemsenir.

AKP iktidarında ise tutuklanır, 11 ay hapis yatırılır, sonra da beş saatlik ek hapislik için kelepçe takılır. Hem de göstere göstere...

*   *   *

Bütün bunların yaşandığı Türkiye'de aynı günlerde AKP Reisi "Hukuk Reformu Stratejisi" adı altında bir belge açıkladı ve "Yargı reformu stratejisi belgemizin perspektifi hak ve özgürlüklerdir. Bu perspektifin özünde demokrasini geliştirilmesi hedefi vardır" buyurdu.

"Vay be" dedik!..

Ulusalcılar da denen Türk milliyetçileri ile siyasal İslam arasında kıyılan imam nikahının son katılımcılarından, TBB (Türkiye Barolar Birliği) Başkanı Metin Feyzioğlu da Reis'inin sözlerini daha yukarıya taşıdı, "Bu hukuk reformu ile  AB standartlarının da üzerine çıkıyoruz" dedi.

Bir kez daha "Vay be" dedik!..

*   *   *

Gazeteciniz Aydın Engin de bütün bu olup bitenleri art arda sıralayıp sizlere bayram şekeri niyetine sunan bir Tırmık yazdı.

Bayramınız mübarek olsun e mi?

 

 

 

 

 

 

  

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"