08 Mayıs 2009

Arada kaynayıp gitmesin

Allak bullak bir dünyada, dünyadan daha allak bullak bir ülkedeyiz.

Allak bullak bir dünyada, dünyadan daha allak bullak bir ülkedeyiz. Meslekte “gündem” ya da “güncel” gibi terimlerle tanımlanan olayların akışı öylesine çılgın ki izlemek, ardını kovalamak artık mümkün olamıyor. Bir dizi önemli ya da ilginç olay ellerimizin, gözlerimizin arasından ışık hızıyla kayıp gidiyor ve yerini bir başka ilginç ya da önemli olaya bırakıyor. Haberci tayfası da dil bir karış dışarıdan olayların ardında koşmaca oynuyor...
Bu hızlı, bu çalkantılı günlerde ister istemez kimi ilginç ya da önemli olaylar üstünde yeterince durulmadan, derinleşemeden, devamı takip edilemeden arada kaynayıp gidiveriyor.
Birine kafayı taktım...
Şu Poyrazköy’deki tapusu Dalan’ın İstek Vakfı’na, anlaşılan pratikte kullanım hakkı SAT komandoları üstünden askeriyeye ait olan arazide yapılan kazının sonuçlarına...
Hatırlayın, kazının ilk günü 10 lav silahı, 10 el bombası, 10 el bombası tapası, 20 sis bombası, 250 gr. C4 lastik patlayıcı, 19 aydınlatma fişeği, 3 gösteri bombası, 800 çeşitli çapta mermi gömüldükleri yerden çıkarıldı.
Kazı devam etti ve dördüncü gün yine silahlar ve mühimmat bulundu. Bunların dökümü de şöyle: 10 lav silahı, 13 sis bombası, 50 metre saniyeli fitil, 1 adet el bombası fünyesi, 200 fişek, 11 lav silahı, 1500 adet M-16 mermisi, 500 adet 9 mm tabanca mermisi, 5 bubi tuzağı, 23 işaret fişeği...
Ardından iki yarbay, iki binbaşı altı da -galiba- sivil kişi tutuklandı.
Onun da ardından, 29 Nisan’da, Genelkurmay Başkanı Başbuğ bir basın toplantısı düzenledi. Kendisine Poyrazköy kazıları ile ilgili soru da yöneltildi ve komutan yanlış anlamaya olanak tanımayan bir açıklıkla, “Bu silah ve mühimmat Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait değildir. Ordu envanterinde kayıtlı değillerdir” dedi.
Eh, koskoca Genelkurmay Başkanı yalan söyleyecek değil ya. Doğrudur herhalde.
İki gün sonra Emniyet Genel Müdürlüğü'nden iki satırlık resmi bir açıklama geldi. Onlar da “Bulunan mühimmat polise ait değildir” dediler...
Eh, koskoca Emniyet Genel Müdürü yalan söyleyecek değil ya. Doğrudur herhalde...
* * *
Buraya kadarını sanırım sizler de biliyorsunuz.
Peki bundan sonrası ne oldu?
Ben bilmiyorum. Sizin de bildiğinizi sanmıyorum.
Bulunan malzeme az buz değil. Gerçi ben askerliğimi yedek subay öğretmen olarak yaptığım için çıkan silah ve mühimmatın askeri bağlamda “kıymet-i harbiyesi”ni ölçemem. Ankara’da bu işlerden anlayan bir savunma muhabirine sordum. Cevabı kestirmeden verdi, “Abi” dedi, “Bu silahlarla donanmış bir askeri birlik, mesela küçük bir Afrika ülkesinde yönetimi ele geçirebilir. Hatta işini bilen profesyonellerse, bir Orta Amerika ülkesinde de hedefe ulaşabilirler...”
Yani tahminim doğru. Bulunan askeri malzeme az buz değil. İşinin ehli bir ekip bunlarla epey (hem de epey epey) uğursuz iş yapılabilir.
İyi de bu silahlar ve mühimmat orduya ait değil(miş).
Peki.
Bu silahlar ve mühimmat polise de ait değil(miş).
Haydi ona da peki.
Peki de bunlar kime ait?
İki yarbay, iki binbaşı bunları “bir yerlerden” satın alıp, “bir işler” için toprağa gömmüş olamazlar. Bir kere satın almaya maaşları yetmez.
Öteki altı tutuklu varlıklı sivillerdi, parayı bastırıp almışlardır desek...
I-ıh bu da olmaz. Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'na gidip, “Kardeş, hani sizin ürettiğiniz lav silahları var ya, onlardan 20 tane sarıver. Bir de şu M-16 mermilerinden 1500 adet rica edeceğiz. 10 tane de el bombası, sonracığıma 250 gram da C-4 patlayıcı rica edelim. Bir de hani şu...”
I-ıh... Bu da mantıksız...
Eeeee?
Bu silahlar ve mühimmat kimin?
Taksim’de kutlanan 1 Mayıs, hükümetteki büyük çaplı bakan değişikliği, korucu köyündeki kavranması olanaksız cankırımı derken olay gündemden düştü; yeni olayların peşinde koşuşan haberci tayfası bile unuttu gitti...
Ama soru cevapsız nasıl kalabilir?
Evet, Poyrazköy’deki kazılarda ele geçen gömülü silahlar ve mühimmat kime ait?
Anlaşılan bunu bir süre ve belki hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
Öyleyse hiç olmazsa kendimi koruyayım.
Ey okurlar, ey savcılar, ey generaller ve polis şefleri ! Burada açıkça ilan ediyorum. Bulunan silahlar ve mühimmat bana da ait değil.
Haberiniz ola...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"