Aman Samast’lara, Çarkın’lara İyi Bakın...
Hanımlar, Beyler,
yazının başlığını okuyanlardan sadece “okur” olanlar olsa olsa “Bu başlık da ne anlama geliyor” diye merak etmişlerdir ve merakları güçlüyse yazıyı okumaya koyulmuşlardır.
Ama sizler okur okumaz yüreğiniz hopladı. Tahmin etmiyorum, eminim.
“Hanımlar, beyler” diye seslendiğim sizleri tanıyoruz. Ogün Samast ve benzerlerinin, Ayhan Çarkın ve benzerlerinin kafalarını “Vatan elden gidiyor... Vatanın bölünmez bütünlüğü tehlikede” gibisinden içi boş sloganlarla doldurdunuz. Ağır ağır ama sistematik bir disiplinle “göreve” hazırladınız. Görev(ler) yerine getirilince sırtlarını sıvazladınız. Ama hiçbiriyle “Sen bu suçları işleyince hapse gireceksin” diye kavilleşmediniz.
Bunlardan çoğu sahiden de hapse girmedi. İşlerini bitiren ya da artık o “işleri” yapamaz hale gelenleri daha sonraki yıllarında ya onları tatmin edecek avantalarla desteklediniz ya da mafyalaşıp haraç, çek senet, “kafa koparma” (sahici kafa değil. Mafya-polis jargonudur. Paralı birini korkutup yüklü miktarlarda para elde etmek anlamına gelir) filan gibi kirli ve hatta kanlı “işlerine” göz yumdunuz.
Ama hepsi bu kadar şanslı olmadı.
Örneğin Ogün Samast korunaklı limanı Trabzon’a varamadan Samsun’da yakalandı. O yakalanınca yine sizin çocuklardan Yasin Hayal, Erhan Tuncel de içeri tıkıldılar.
Örneğin Ayhan Çarkın, kendini en kanlı işlerde (“İşler”in büyük kesimi cinayet işlemekti) tepe tepe kullanıp ardından paçavra gibi bir kenara itilince Kumkapı –Samatya şeridinde çay ocağı işletip geçimini sağlamak zorunda kaldı ve sonunda konuştu. Ancak onun konuşmasından sonra yakalanıp içeri tıkılanlar şimdilik kendisi gibi tetikçi “Özel harekât polisleri” ile sınırlı. Yani henüz yargının elleri sizlere uzanmadı.
Yani hanımlar, beyler sizler için henüz her şey bitmedi.
Ogün Samast henüz ötmedi.
Ayhan Çarkın şimdilik sadece tetikçileri tutuklatabildi.
Sizler henüz toplumda saygın kişiler olarak aramızda dolanmaktasınız.
Ama dikkat edin. Aptallık eder “iyi çocuklar”ınızı mahpus damında yalnız ve sahipsiz bırakırsanız beklemediğiniz bir hukuk tokadı suratınızda şaklayabilir.
O kadar basiretsiz olduğunuz sanmıyorum ama yine de basiretiniz bağlanmışsa ve ne yapmanız gerektiğini bilmiyorsanız zamanında pek içli dışlı olduğunuz ve muhtemelen bugün de yakınlığınız olan hakiki mafya şeflerine danışın, Onlar kendileri yerine hapse giren adamlarının hapishanede iyi beslenmesini, esrar, hap tutkunu ise bu ihtiyaçlarının düzenli sağlanmasını, varsa çoluk çocuklarının, analarının babalarının dışarıda sahipsiz kalmamalarını, kiralarının düzgün ödenmesini, bayramlarda yeni elbise filan edinmelerini titizlikle sağlarlar. Şefler, patronlar adına ya da yüzünden hapise girmeyi kabul eden de adeta ailesinin ve kendisinin geçinmesi için bir iş yapmakta olduğunu düşünür ve rahat eder.
Sizlere bunları deneyimlerimden süzerek söylüyorum. Daha önce de yazdım. Böylesi tetikçilerle, kestaneleri ateşten çıkarmakla görevli maşalarla mahpus damında yatmışlığım, aynı avluda volta atmışlığım, hatta aynı ranzayı paylaşmışlığım var. Onlar içerdeyken ödemeler aksadığında, verilen sözler yerine getirilmediğinde nasıl kükrediklerinin dolaysız tanığıyım.
Siz siz olun Ogün Samast’gilleri ve hele hele Ayhan Çarkın’gilleri dışlamayın, boşlamayın. Yoksa öterler ve gitgide sesleri sizin katlarınıza ulaşacak kadar yükselir. Yani bir bakarsınız dün sırtını sıvazlayıp bugün unutuvermeyi yeğlediğiniz o delikanlılarla birlikte volta atıyor, somun bölüşüyor, görüş günü bekliyorsunuzdur.
Tam olarak kimleri kastettiğimi hâlâ anlamadıysanız ya da anlamak istemiyorsanız bizim Doğan Akın’ın dünkü T24’te yer alan yazısını okuyun. Kimleri kastettiğimi hemen anlarsınız.