28 Kasım 2013

AKP – Cemaat derbisi

“Yeteeeeer” diye bağırmak istiyorum. Belki siz de benden farklı değilsinizdir… Şu “dershane tartışması”ndan söz ediyorum.

“Yeteeeeer” diye bağırmak istiyorum. Belki siz de benden farklı değilsinizdir…

Şu “dershane tartışması”ndan söz ediyorum.

Haftalardır bize sanki maç seyrettiriyorlar. Oltaya gelen sazanlar da habire “AKP mi kazanacak, Cemaat mı” çekişmesini izlemekteler. Sanki GS-FB derbisi…

Oysa yüz binlerce (yoksa milyonlarca mı) genç kadın ve erkeğin geleceği üstünde tepişilmekte.

Hesap başka olabilir. Galiba da başka. Yani AKP’nin tepesindeki mollaların eğitim sistemini çağdaş düzeye çekmek gibi bir dertleri olmasa gerek. Olsa olsa Cemaat’ın önünü kesme hesabındalar.

Cemaat da ayağına basıldığı için yaygarayı kopardı ve yaygarayı gitgide yükselterek koparmakta. Gören de dünyanın sonu geldi, Cemaat “maf oldu”, Türkiye’nin eğitim sistemi çöktü sanacak.

Kimse kalkıp “Çökmüş bir eğitim sistemi daha fazla çökemez” demiyor. Onun yerine “Cemaat mı haklı, AKP mi haklı” bilmecesinde papatya falı açıyorlar…

Zaten bildiklerinizi özetleyeceğim:

Lise eğitiminin düzeyi için “düştü” yerine “çukur oldu” demek daha gerçekçi.

Üniversiteler ise yüksek lise değil düz lise düzeyini ancak tutturabiliyorlar. 81 ilde, ekonomi canlansın, kent dışından gelen öğrenciler, hocalar ev tutsun, kiralar artsın; öğrenci ve öğretmenler alışveriş yapsın kent ekonomisine hareket gelsin hesabı dışında “Üniversite” kavramının “Bilim öğrenilen ve üretilen kurum” anlamına geldiği çoktaaaan unutuldu.

(Parantez: Masa başında uydurmuyorum. Benim de aralarında bulunduğum bir gazeteci grubunu ağırlayan Siirt valiliği, gazetecilerden Siirt’e de üniversite açılması için yazılar yazıp, haberler üretmelerini istemişti…

“Neden” sorusuna da “ Bu kent çok geri kaldı. Üniversite, kent ekonomisini canlandıracak” cevabını duraksamadan yapıştırmışlardı. Yerel medya da “İstanbul’dan medyatörler geldi. Üniversiteye kavuşmamıza az kaldı” diye manşetler atmıştı).

Özel Üniversite adı altında açılan “eğitim dükkânları” ile birlikte sayıları  sanırım yüzü geçen üniversitelerde verilen eğitimden söz edelim mi ?

Bence etmeyelim.

Birkaç seçkin üniversite dışında, profesörlerin, doçentlerin Ankara, İstanbul’dan uçakla gelip akarbant usulü ders anlatıp ertesi gün döndükleri ve çocukların çoğunun yardımcı doçentlere teslim edildiği  taşra üniversitelerini “üniversite” saymak mümkün mü?

Tek kelime yabancı dil bilmeyen uluslararası ilişkiler bölümü mezunu öğrenciler mi istersiniz; kamerayı karatahtaya renkli tebeşirle çizilmiş kamera resminde öğrenmek zorunda bırakılmış iletişim fakültesi sinema televizyon bölümü mezunlar mı, ¸hukuk fakültesi bitirmiş ve temel hukuk kavramlarından olan “Ahz-u kabza”terimini, “ağza kabza” diye yazıp, öyle anlayan hukuk fakültesi mezunu avukatlar mı?

Bu düzeydeki üniversitelere girmek için çok acımasız bir eleme sisteminden başarılı (başarı?) çıkmak için çare arayan öğrencilere bilgi değil test çözme yönteminin hileleri öğretilen ve olası test sorularını ezberleme idmanı yaptırılan dershanelere gelince…

Bunlara hiç mi gelmesek?

Dershaneye avuç dolusu para döküp “Çocuğum üniversiteyi kazanacak” umudu satın alan ana babalara mı yansak, gençliklerinin en güzel yıllarını  dersanelerde, etüt odalarında yitiren (geçiren değil yitiren) gencecik kadın ve erkeklerin haline mi ağlasak…

Anlattılar:

Çocuk misafirlikte ellerini bacaklarını arasına almış kıvranıyormuş. Anne “Yavrum çişin mi geldi” diye sormuş. Cevap yok.

Baba uyanık çıkmış. Sormuş:

- Yavrum A- Karnın ağrıyor, B- Kültür fizik yapıyorsun, C- Çişin geldi.

Çocuk “Ceee” deyip kenefin yolunu tutmuş…

Mizah mı?

Evet mizah. Ama unutmayın, mizah yaşamın gerçeklerinden fışkırır. Yoksa sadece sululuk olur.

*    *    *

Ne dersiniz dershanelerde güncelleşen eğitim sorunumuzla ilgili çekişme de AKP mi kazanacak, Cemaat mi ?

Galatasaray mı, Fenerbahçe mi?

Pekiiiii, kim kazanırsa kazansın, asıl kaybeden kim?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"