11 Nisan 2009

Aile Kurumunu Koruma Reçeteleri

Erkek egemen toplum iktidarı için yine dine yaslanıyor

Okumayan yada hatırlamayanlar için: Dünkü Tırmık’ta “İslami yaşam biçimi”ni tercih edenlerin bunu özellikle Anadolu’nun kent ve kasabalarında başkalarına da dayatan bir saldırganlık içine girdikleri ve AKP iktidarının bu tutumları dolaylı ve dolaysız özendirdiği, beslediği yazılmıştı.
Dünkü Radikal’de Tarık Işık adlı genç bir meslektaşın haberi sanki Tırmık’ı desteklemek, orada savunulanları kanıtlamak içindi. Yani “iyi tesadüf”ün bu kadarı zor bulunur.
Haberin özeti şöyle: Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, 29 Şubat-2 Mart 2008 tarihleri günlerinde Diyarbakır’da bir “İstişare Toplantısı” düzenlemiş. Toplantıya uzmanların yanısıra sivil toplum kuruluşları filan da katılmış. Toplantının sonuçları da aynı kamu kuruluşu tarafından bir rapor olarak yayınlanmış.
Raporda “Hızlı kentleşme, köyden kente göç ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşam biçimleri ve değerlerinin aile müessesesini dağılma sürecine ittiği” saptanmış ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tespit edilen sorunlar sıralanmış”.
Toplantıya katılanlar, sorunları saptadıktan sonra çözümleri de birbiri ardına sıralayıvermişler.
Bu önlemlerden bir seçkiyi aynen aktarıyorum:
Kadınların çok çocuk sahibi olmasını engelleme amaçlı devlet yasa koymalıdır. (Örneğin: Halka belli bir çocuk sayısından sonra sağlık hizmeti vermemek)

Nasıl çözüm ama! Aile planlaması, doğum kontrolü, istenmeyen gebeliğe karşı bilimsel önlemler gibi uzun erimli ve zahmetli çabalar yerine kestirme bir çözüm: Devlet sağlık desteğini kaldırırsın, çocuklar ve büyükler ölür, sorun da biter.
Bereket insafa gelmişler, “Belli bir çocuk sayısını aşanlar zehirlenerek ortadan kaldırılsın” gibi daha kestirme bir önlem önermemişler.
Din eğitiminin kadınlara doğru şekilde verilebilmesi için bayan Kur’an kursu öğreticilerine aile eğitimi bilgisinin kazandırılması sağlanmalıdır.

Burası biraz karışık. Kadınlara “doğru” din eğitimi verilmesi için, Kuran kursu hocalarına aile eğitimi bilgisi kazandırılacak. Yani aile eğitimi bilgisi ile donanan Kuran kursu hocaları böylece kadınlara doğru din eğitimi verebilecekler... Size de karışık gelmiyor mu ? Aile eğitimi bilgisi olmadan doğru din bilgisi verilemez(miş)... Ben pek bir şey anlamadım...
Dinin kadına bakış açısının doğru bilinmesi için doğru dini bilgilerin görsel ve yazılı basında yer alması teşvik edilmelidir.

Dinin kadına bakış açısının doğru bilinmesi için.... Hani şu şahitliği kabul edilmeyen, mirastan pay alamayan, gerektiğinde dövülebilen, bir herife dört kadına kadar evlilik (aile) bağı kurma hakkı veren “bakış açısı”ndan mı söz edilmekte?.. Değilse “Dinin kadına bakış açısı”nın “doğru”su nedir? Yine pek bir şey anlamadım...
Din eğitimi kapsamında siyer (Hz. Peygamberin hayatı) dersinin daha etkin ve kapsamlı olarak anlatılması sağlanmalıdır.

Tamam. Bir din eğitiminde, o dinin peygamberinin yaşamının ayrıntılarıyla öğretilmesi doğal hatta gerekli.
Ama önerilen önlemleri okuduğunuz bu “istişare toplantısı”nda ana sorun, yani toplantının yapılmasının gerekçesi neydi? Yazının girişinde vardı. Tekrarlayacağım: “Hızlı kentleşme, köyden kente göç ve sanayi devriminin dayattığı yeni yaşam biçimleri ve değerlerinin aile müessesesini dağılma sürecine ittiği” denmişti.
Eee, Hazreti Muhammed’in yaşamının daha ayrıntılı, etkin ve kapsamlı olarak anlatılması yarar mı getirir, yoksa...
Yani Hazreti Muhammed’in 6. yüzyılda Mekke ve Medine yöresinde egemen olan hukuka, töreye, gelenek göreneklere gayet uyumlu olan yaşamı, 21. yüzyılda “örnek” olarak sunulursa bazı sorunlar yaratmaz mı? Yani “etkin ve kapsamlı” bir anlatımda Hazreti Muhammed’in kaç kadınla evlendiği, evlendiği kadınları yaşları, Müslümanlığı kabul etmeyen kavimlere karşı önerileri ve uygulamaları, İslam dinini yaygınlaştırma yöntemleri 21. yüzyılda örnek alınabilir mi ?
Yine kafam karıştı...
Medyada töre cinayetlerine ilişkin kullanılan feminist dilin değiştirilmesi ve hukuki boyutların ön plana çıkarılması için çalışılmalıdır.

Valla bu önlem önerisi en anlamlısı. Kadının kendisi için erkeklerin çizdiği geleceğe itiraz ettiğinde, hatta zorla ırzına geçilip gebe bırakıldığında bile bunu (Neyi?) canıyla ödemesini öngören bu ilkel (“İlkel” yetersiz kaldı ama daha katmerlisini bulamadım) töreyi basit cinayetlere indirgeyerek aileyi korumak öneriliyor.
Bak bunda kafam filan karışmadı. Bu öneri bal gibi, erkek egemen toplumun dine yaslanarak iktidarını pekiştirmesinin devlet eliyle meşrulaştırılmasıdır...
* * *
Dün kendi tercih ettiği yaşam tarzını bütün topluma dayatmak ve gerekirse bunu zorbalıkla da uygulamak isteyen bir anlayışın AKP iktidarında saldırganlığını, pervasızlığı artırdığını; iktidar gücünün de bunu özendirdiğini yazmıştım. Yurttaşın “kul”a dönüşmesi; bireyin yok edilerek toplumun aynı değerlere mutlak uyumu demektir bu. Türkiye’nin zenginliği olan dinsel, etnik ve kültürel çeşitliliğini, farklılığını yok etme yönelimidir.
İçeriğini aktardığım “resmi” rapor da bunun kanıtı oldu...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"