17 Mayıs 2012

Ağarıma Gidiyor...

Durun tahmin edeyim: Kimileriniz bir cevap bulamadı; kimileriniz başlığın çağrıştırdıklarından da yararlanarak...

Sosyalist Fikir Kulübü üyesi, TİP üyesi, Devlet Planlama Teşkilatı uzmanı, eski Dışişleri Bakanı, eski TBMM Başkanı, Liceli, Kürt Hikmet Çetin, Elazığ’ın AKP’li Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu, Galatasaray Kulübü eski Başkanı, Polat Holding patronu Adnan Polat, Yargıtay’da  6. Daire Başkanlığı yapmış yüksek yargıç Mustafa Aydın, Fenerbahçe’nin eski futbolcusu, kaptanı, şimdiki futbol yorumcusu Ziya Şengül, Futbol Federasyonu eski başkanı, ünlü Ulusoy ailesinden Haluk Ulusoy, Futbol Federasyonu’nda asbaşkanlık yapmış  Mukan Perinçek, ünlü içişleri bakanlarından ve Demirel’in sağ kollarından Nahit Menteşe, Özel Harekatçı emekli yarbay Korkut Eken...

Şimdi soru: Bu adamları aynı listede buluşturan nedir?

Ne cevap verdiniz?

Durun tahmin edeyim: Kimileriniz bir cevap bulamadı; kimileriniz başlığın çağrıştırdıklarından da yararlanarak “Mehmet Ağar” dedi ve doğru cevabı buldum sandı.

Bence yanıldı.

Doğru cevap “Devlet”tir.

Şu ünlü Susurluk davasında sanık olan... Ama bir türlü sanık iskemlesine oturtulamayan... Yıllar ve yıllar sonra yargılanabilen... Tersi kanıtlanamaz kanıtlar yüzünden istemeye istemeye de olsa beş yıl hapse mahkûm edilen... Dosyası uzun süre Yargıtay’da bekledikten sonra –bence- isteme istemeye cezası onaylanan... Hüküm kesinleştikten sonra şanına uygun cezaevi arayışı günlerce süren...  Güvenli ve Bodrum’da yaşayan ailesinin kolayca ziyaret edebileceği bir cezaevi için Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüşüp pazarlık eden... Bakanlık yetkililerinin Aydın'ın Yenipazar ilçesindeki kapalı cezaevi önerisini kabul buyuran... O gelmeden önce cezaevindeki öteki mahkûmlar başka cezaevlerine nakledilen... İlçe cezaevinin statüsü, gardiyanları ve müdürü değiştirilip, badana boyası yapılan ve...

Ve ancak bütün bu süreçler geçildikten sonra konvoy eşliğinde Yenipazar’a gelip cezaevine giren Mehmet Ağar’dan söz ediyorum. Tamam. Ama yukarıdaki listedeki zatları o listede buluşturan yine de Ağar değil, “Devlet”tir.

Nitekim Mehmet Ağar cezaevi kapısından girerken gazetecilere “Biz devletin hizmetindeyiz. Bu mahkûmiyeti de bir devlet görevi olarak görüyorum” dedi.

*    *    *

Hayır, poşu taşıyan ve poşu taşımaktan öte hakkında herhangi bir kanıt bulunamayan, ama Kürt olduğu da bilinen üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül’e 11 yıl 3 ay ceza kesip, ''Suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı teşekkülü yönetmek” fiilini işlediği kesinleşen Ağar’a İnfaz Yasası uyarınca  sadece 3 yıl 9 ay yatacağı 5 yıllık cezayı uygun gören bir hukuk sistemi üstüne  söyleyecek sözüm yok. “Sözün bittiği yer” işte böyle durumlar için söylenmiştir...

Ağar’ın yöneticilerinden biri olduğu mahkeme ve Yargıtay kararı ile sabit olan ''Suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı teşekkül”ün yani çetenin işlediği suçlar da poşu taşımak filan değil. Devletçe aranan ve aynı dönemde devletçe görevlendirilen Abdullah Çatlı’ya ve mafya babası Yaşar Öz’e yeşil sahte pasaport ve silah taşıma ruhsatı vermekten,  kumarhane işleticisi Ömer Lütfi Topal’ı haraç pazarlığında anlaşılamadığı için öldüren özel harekatçı polisleri serbest bıraktırmaya, devlet adına İsrail’den alınan silahları kaybettirip, başka kanlı işlerde kullandırmaya kadar uzanan bir suç zincirinden ve bu suçları işlerken Emniyet Genel Müdürü olan birinden söz ediyoruz... Yani Türkiye’de suç işleyenleri, mesele silahlı çete kuranları yakalayıp savcının karşısına dikmekle görevli ve yükümlü devlet kurumunun en tepesindeki kişiden...

Bir başka devlet kurumu (yargı) bu suçluya 5 yıl cezayı uygun buldu...

Bunlar biliniyor, üstüne çok yazıldı çizildi.

Bu kadar çok yazılıp çizildiğine göre yukarıdaki listede yeralan zatlar da bu bilgilere sahipler.

Hapishane ziyareti için sıraya girdikleri kişi mesela bir trafik suçundan, mesela verdiği çekin karşılığını toparlayamadığı için karşılıksız çek suçu işlemekten, mesela demokratik bir hakkı savunmak için protesto yürüyüşüne katılmaktan değil “silahlı çete kurup yönetmek”ten hüküm giydi.

Ama o zatlar hiç çekinmeden, kamuoyunun tepkisini umursamadan Ağar’ı  hapishanede ziyaret etmek, geçmiş olsun demek, moralini güçlendirmek, onun yanında olduklarını belirtmek, üzüntülerini ifade etmek için sıraya girdiler. Ziyaret izni için hiç zorluk çıkmadı.

Yakın tarihimizde devletin derinliklerinde (dilerseniz “Karanlıklarında” diye de okuyabilirsiniz) yer almış Mehmet Ağar’la bu zatları bağlayan ortak nokta ne olabilir?

Ben “Yurttaşa karşı işleyen bir devlette yer almak, o yapıdan beslenmek, o yapının sürekliliği için çalışmak ve öyle bir devlete tapmak”tan öte bir açıklama bulamıyorum.

Ve bu zatlar dün olduğu gibi bugün de toplumun saygın, devletin güvenilir kişileri olarak aramızda dolaşıyorlar, dolaşacaklar.

Bu da benim Ağarıma gidiyor.

Sizin?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"