17 Nisan 2012

Ağargiller, ki çokturlar...

Ağar’a bir zamanlar Adalet Bakanı olarak hükmettiği hapishane yolu göründü...

“Bin operasyon yaptık” ya da “Bir tuğla çekilirse duvar çöker” gibi özlü sözlerin sahibi, büyük Türk büyüğü Mehmet Ağar, ''Suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı teşekkülü yönetmek'' suçundan beş yıl yedi.

(Taş atan çocuklar 15 yıl, parasız eğitim yürüyüşüne katılan öğrenciler 18 yıl yiyor... Neyse...) 

Ağar’a  bir zamanlar Adalet Bakanı olarak hükmettiği hapishane yolu göründü.

(Evet evet bir zamanlar bu ülkede Tansu Çiller Başbakan, Mehmet Ağar Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı filan olmuşlardı. Hey gidi günler...)

Beş yıl yedi dedik ama iki yıl yatacak.

(Eğer iyi hali görüldüğü gerekçesiyle daha erken tahliye edilmezse...)

Hapishane yolunu tutmadan önce özlü sözlerine bir yenisini daha ekledi; “Sevenlerimizi mahcup edecek hiçbir davranışın içinde olmadık'' buyurdu.

(Elhak doğrudur, isabetlidir. Mehmet Ağar polislik, valilik, milletvetkilliği ve bakanlık dönemlerinde, “devlet görevlisi” Abdullah Çatlı, “12 Eylül mağduru olduğunu söyleyen” Haluk Kırcı, son günlerde ateşli “intikam” naraları atan Mümtazer Türköne, Maraş cankırımından sonra devlet tarafından plastik operasyon ile yüzü ve nüfus kütüğünde adı değiştirilen Ökkeş Kenger gibilerini üzecek  hiç bir davranışın içinde olmadı. Bu gerçeğe ben bile şahitlik edebilirim...)

*    *    *

Bildiklerinizi ve sanırım çoğunuzun düşündüklerini yineledim.

Ancak bütün bunlar Mehmet Ağar’ı özel kılmıyor. O polislik, kaymakamlık ve valilik yapmış bir bürokrat; milletvekilliği, bakanlık yapmış bir siyasetçi.

Ama özel değil. Türünün tek örneği değil.  İstisna hiç değil.

O yüzden Mehmet Ağar’a değil, “Ağargiller”e bakmak gerek.

Onlardan çok var. Üniformalı ve üniformasız...

Bırakın Mehmet Ağar’ı, bir başka bürokrat kökenli siyasetçiyi ele alın: Mesela İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i. Sadece ve sadece bir başka örnek olsun diye andım adını. Daha pek çok örnek sıralayabilirim. Söyledikleri ile, zihniyeti ile, yurttaşa karşı tutumu ile, yasaları algılayışı ile, hukuk devletinden anladığı ile Şahin de “Ağargiller”den biri.

Mehmet Ağar’dan farkı yok mu? Var. Yasalara göre suç işlememiş; bir sabıka kaydı yok. Fark bundan ibaret.

Ağargiller’in kökleri Osmanlı’ya, hatta Selçuklular’a ve hatta doğu despotizmi dediğimiz “devlet türüne” uzanıyor. “Devlet tapıncı” ile donanmış; devletin kerim (=koruyucu, esirgeyici) niteliğinden çok kahhar (=kahredeci) niteliğine vurgun devlet seçkinleri bunlar.

Uyrukların, -devlet cumhuriyete dönüşmüşse- yurttaşların ne yapmaları, ne yapmamaları, ne düşünmeleri, ne düşünmemeleri gerektiğine karar verme ve verilmiş kararların gereğini yerine getirme hakkını ve yetkisini kendilerinde görürler. Gereğini yerine getirirken “kahhar” olmakta duraksamazlar ve bunun kutsal bir görev olduğuna inanırlar. Hukukla devlet arasında bir tercih yapmaları gerektiğinde de duraksamazlar. Devlet tapıncı bilinçlerinin ve bilinçaltlarının en derinlerine kazınmıştır.

Peki Ağargiller’den biri olarak Mehmet Ağar ne?

Devletin zembereğinin boşaldığı bir dönemde çok kilit görevlerdeydi. Emniyet Genel Müdürüydü, valiydi, Adalet Bakanıydı, İçişleri Bakanıydı. Bürokrasinin bütün basamaklarında yer almıştı ve bürokrasinin bütün kirleriyle donanmıştı. Kürt sorununun silahlı mücadele yöntemlerini yukarılara çıkardığı bir dönemdi ve bu durum hukukun, insan hakları ilkelerinin, Anayasanın az ya da çok (çoğu kez çok) çiğnenebilmesinin koşullarını yaratmıştı. Devleti koruma “kutsal” misyonu ile devletin olanaklarından kişisel çıkar sağlama olanaklarının birbirine karıştığı, içiçe geçtiği, toz dumandan göz gözü görmeyen bir dönemdi. Mehmet Ağar’ı yarattı, yükseltti ve güçlendirdi.

Ama yine de o “Ağargiller”inden biridir.

Ve onlar Mehmet Ağar’dan ibaret değildir. Çoktur...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"