23 Eylül 2011

250 bin Zaman okuru aranıyor

İstanbul sokaklarında bir afişe rastladım, Zaman gazetesinin bir afişine. Araba sürerken gördüm.


İstanbul sokaklarında bir afişe rastladım, Zaman gazetesinin bir afişine. Araba sürerken gördüm. O yüzden afişteki sloganı tam hatırlamıyorum ama  “Gazete dediğin okurun ayağına gelir”  ya da “Gazete dediğin eve gelir” gibi bir cümleydi.
Medya sitelerinde turlarken de Zaman gazetesinin Sinan Çetin – Serdar Erener imzalı bir reklam filminin yakında TV ekranlarında karşımıza çıkacağını okudum (Belki çıkmıştır bile ama ben TV seyretme özürlü olduğum için farkında değilimdir). O reklam filmi de “Bir gazete ne yaparsa 1 milyon tirajı olur” sorusuna cevap verecek(miş).
Afişteki slogana kesinlikle katılıyor, destekliyorum. Her sabah gazeteyi kapının önünde bulmak sabah kahvesine tat katar. Hele bencileyin görev gereği de gazete(leri) hatmetmek zorundaysanız, tat ikiye katlanır.
Biz evde bunu bizim cevval kaplumbağa kapıcı Özdemir’le çözdük. Zaman ise anladığım kadarıyla “işi bu olan” dağıtıcılarla çözecek.
Reklam filminin cevap vereceği söylenen soru ise beni mesleki olarak da çok ilgilendiriyor.
Düşünsenize “Bir gazetenin ne yaparsa 1 milyon tirajı olacağı” sorusunun cevabını ve reçetesini bilsek,  Doğan Akın’la birlikte T24’de meteliğe kurşun atacağımıza, 1 milyon tirajın sırrını medya patronlarından birine satar, çok sıfırlı paralar alır; o paralarla T24’ü hünerli, çalışkan meslektaşlarla takviye edip medyanın tozunu atardık...
Gel gör ki sorunun cevabını bilmiyoruz. Reklam filmi gösterime girince sizinle birlikte biz de öğreneceğiz...
*    *    *
Peki Zaman gazetesi okulların açılışına denk getirdiği, o yüzden de “Sonbahar abone kampanyası” adını verdiği bu atılıma niye ihtiyaç duydu?
Düzenli Tırmık okurları hatırlayacaktır. Bu yılın 9 Mayıs’ında T24’de Zaman gazetesinin tirajının (net satışının) 1 milyon duvarını aştığını, 25 Nisan – 1 Mayıs haftasında tastamam 1.009.150 sattığını yazdım.
Ama  o Tırmık’ta ilginç bir not da vardı. Aynen aktarıyorum:
“...Zaman gazetesinin  son haftadaki 1.009.150’lik tirajının  986.717’si abone satışı. Bayi satışı ise sadece ve sadece 22.434’den ibaret. Yani Zaman gazetesinin toplam satışının sadece yüzde 2,3’ü bayi satışı, geri kalanı (yüzde 97,7) abone satışı. Yaninin yanisi bir gazete bayiine gidip ‘Bir Zaman lütfen’ diyenler ya da gazete de satan mahalle bakkalına ‘Bana her gün bir Zaman gazetesi getir’ diye tembih edenler sadece ve sadece 22.434’den ibaret...”
Aktardığım not bugün için de geçerli. Ama verdiğim tiraj rakamları (net satış) bugün geçerli değil. 25 Nisan – 1 Mayıs 2011 haftasında 1.009.150 satan Zaman gazetesi 12 Eylül – 18 Eylül haftasında sadece 755.459 satıyor. Aradaki fark 243.691.
Bu fark, yani 4,5 ayda Zaman’ın çeyrek milyonluk tiraj kaybı önemli. Aylardır (hatta yıllardır) gazetelerin günlük satışlarında ”Zaman – Posta – Hürriyet – Sabah – Haber Türk – Sözcü...” sıralaması değişmiyor. İlk altıda hep  bu gazeteler var.
Zaman’ın 4,5 ayda kaybettiği tiraj miktarı, sıralamadaki son iki gazetenin herbirinin tirajlarından çok.  Yani aynı tirajı Haber Türk ve Sözcü kaybetselerdi bugün yok olmuşlardı.
Bir ayrıntı daha: 25 Nisan – 1 Mayıs haftasında 1 milyon duvarını aşan Zaman, o günden bu yana her hafta düzenli olarak tiraj kaybetti. Hiç dalgalanma olmadı. Hep kaybetti ve sonunda 755 bine düştü.
Sonbahar kampyanyası ile ve Sinan Çetin ve Sertap Erener’in “satış zekaları” ile yeniden 1 milyon’u yakalar mı bilemem. Yakında göreceğiz.
Ama benim merak ettiğim: Zaman gazetesinin dört buçuk aydır düzenli olarak süren tiraj kaybı niye?
Mesela: Cemaat üyesi ya da cemaata yakın müminler Zaman’dan vaz mı geçtiler? Geçtilerse neden geçtiler?
Ya da cemaatla uzak yakın ilişkileri olmadığı halde masalarına, dükkanlarına, evlerinin kapısına Zaman gazetesi bırakılanlar, gazeteleri parasını ödeyip, sonra getirip bırakan militan cemaat üyelerine “Kardeşim artık getirme şu gazeteyi, istemiyorum” filan mı dediler?
Ya da Zaman okurları yaz gelince Bodrum, Çeşme gibi “çakka da çukka da” tatil mekanlarına gittiler, o yüzden Zaman gazetesi de bütün günlük gazetelerin derdi olan “yaz düşüşleri” mi yaşadı? (Bu zayıf ihtimal. Zaman okuru profili ile Bodrum – Çeşme ve benzeri “Çakka da çukka da” mekanları arasında uyum yok. I-ıh... Bu ihtimali yazıdan çıkarıyorum).
Bütün bunlar değilse, peki ne ? Ne oldu da Zaman gazetesi 1 milyon tirajının çeyrek milyonunu kaybetti?
Sorun gazetede mi, dağıtım da mı, cemaatta mı?
Bilmiyorum. Hele şu sonbahar kampanyası başlasın, bitsin, sonuçlara bakıp size haber veririm...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"