WHİPLASH X X X X X
Yönetim ve senaryo: Damien Chazelle
Görüntü: Sharone Meir
Müzik: Justin Hurwitz
Oyuncular: Miles Teller, J. K.Simmons, Paul Reiser, Melissa Benoist, Chris Mulkey, Suanne Spoke/ Amerikan filmi
|
30 yaşının eşiğindeki gencecik bir Amerikan yönetmeninden gelen bir başyapıt. Ayni adlı bir de kısa film çekmiş olması, bu kendine özgü hikayenin bizzat yaşadığı veya tanık olduğu bir olaydan kaynaklandığını düşündürüyor.
Son derece yetenekli bir gencin öyküsü bu... Andrew’ün tüm dünyası müziktir. Tam olarak caz müziği ve de davulculuk tutkusu... En büyük ikonu ünlü davulcu Buddy Rich’tir. İdealiyse, ABD’nin caz alanındaki saygın okulu Shaffer Müzik Akademisi’nde okuyup tanınmış bir davulcu olmak...
Okula girer. Ama karşısında öğretmenlerin en belalısını bulur: cazı avucunun içi gibi bilen, müziğin ruhuna girmiş, yeteneği bir kilometre uzaktan tanıyan müzik dehası Fletcher. Ama öte yandan, görülüp görülebilecek en zalim hoca, en otoriter öğretmen...
Titizliği bir sadizme dönüştürmüş, normallliğin sınırlarını çoktan aşmış, öğrencilerine her şeyi yapmayı bir hak olarak gören bir ceberrut kişilik... Ki bunların arasında, yakası açılmadık biçimde küfür etmekten itip kakmaya, kafalarına eşya fırlatmaktan arkalarından entrika çevirmeye, kişilikleriyle oynamaktan onları yarattığı rekabetle birbirlerine düşman etmeye her şey vardır.
Bu olağanüstü film, görüldüğü gibi birkaç türün emsalsiz bireşiminden oluşuyor. Bir yandan, bir müzik filmi. Az-buz değil, gerçek bir müzik, öncelikle de caz filmi. Okulda, bir kulüpte ya da ünlü Carnegie Hall salonundaki konserler, profesyonel cazcılarla gerçekleştirilmiş gerçek müzik olayları. Hele finaldeki, ünlü Duke Ellington bestesi Caravan’ın çalındığı bölüm, inanılmaz güzellikte sololar da içeren (hele o davul solosu) bir caz şöleni. Ayrıca cazın büyükleri, özellikle de Charlie Parker üzerine konuşmalar da son derece ilginç ve öğretici.
Öte yandan, bu bir öğretmen-öğrenci ilişkisi. Amerikan sinemasının usta olduğu ve bize çok iyi örneklerini veregeldiği bir alan: Karatahta Ormanı’ndan Sevgili Öğretmenim’e, Can Dostum’dan Ölü Ozanlar Derneği’ne...
Ama bu filmdeki hayatını tümüyle müziğe adamış, hatta bu yüzden yeni tanıştığı ve aşık olduğu kızdan bile vazgeçen hırslı Andrew’le, tam bir acımasız diktatöre dönüşmüş Fletcher’in ilişkisi, tüm o anılan filmleri masum ve çocuksu bırakan tutkulu bir ilişki. Bir tür arena döğüşü, ya da ‘catch’ boksu. Acımasız, sert, giderek öldürücü...
Ve böylece inanılmaz bir dramatik güç içeren sahneler birbirini izliyor. Geçirdiği araba kazasından sonra bile kan-revan içine konserine koşan Andrew... Sevgilisiyle son buluşması ve ondan ayrılması... Mr. Fletcher’le olan tüm sahneleri...
Ama özellikle final bölümü. Carnegie Hall’ü dolduran kalabalığın önünde, Ellington müziği eşliğinde oynanan büyük dram. Her yoğun dramda olduğu gibi, komedi tonları da taşıyan..
Böylece yaşlı hoca ve genç öğrencisi, birbirlerine karşı olan nefretlerinin yanı sıra, belki aslında birbirlerine ne kadar ihtiyaçları olduğunu, dahası birbirlerini ne kadar tamamladıklarını da keşfediyorlar. Binlerce kişinin önünde, sanki bir western’i anımsatan bir büyük ve son hesaplaşmadır bu... Ama bir western’dan daha çok şiddet ve gerilim içeriyor desem... İnanır mısınız?
İnanmadınız mı? Haklısınız. Ama o zaman, bir zahmet gidip filmi görün. Çünkü tüm bu final, bence bir yandan müzik üzerine filmlerde gördüğüm en güçlü sahnelerin başına yerleşmekle kalmıyor. Bana göre, sinema sanatının da yaratageldiği en etkileyici ve usta işi sahneler arasında yer alıyor
Evet, Whiplash özellikle bir müzik filmi. Ama ben hemen herkese tavsiye ediyorum. Cazseverler zaten bayılacak, pek sevmeyenler ise bu filmle sevmeye başlayabilir!...