11 Ocak 2019

Yalnızca boks değil, sinema sevenler için de...

Büyük bir profesyonellikle kotarılmış ve aile kavramını da en etkileyici biçimde kullanan bir film


CREED 2- EFSANE YÜKSELİYOR
X  X  X ½
(Creed 2)

Yönetmen: Steven Capie Jnr.
Senaryo:  Juel Taylor, Sylvester Stallone
Görüntü: Kramer Morgenthtau
Müzik: Ludwig Göransson
Oyuncular: Michael B. Jordan, Sylvester Stallone, Tessa Thompson, Phylicia Rashad, Dolph Lundgren, Florian Munteanu, Wood Harris, Milos Ventimiglia, Brigitte Nielsen, Jacob Duran

MGM-Warner Bros yapımı

 

2015 yılının Creed- Efsanenin Doğuşu filmi büyük ilgi görmüş ve hem boks filmleri türünün, hem de Rocky serisinin peşinden giden ve o düzeye çıkmayı başaran bir film olmuştu. Ben eleştirimde özellikle şöyle demiştim:

“Boks, hiç sevmesem de bana ve bize ne güzel filmler armağan etmiştir!.. İki kez çekilen The Champ- Şampiyon, The Set-Up, Body and Soul, Requiem for A Heavy Weight- Boksöre Ağıt… Rocco ve Kardeşleri, Kızgın Boğa, The Fighter- Döğüşçü…Ve elbette tüm o Rocky serisi

Bu film, bu zengin mirasa eklenen son halka. Ve en iyi örneklerden biri… Bir yandan, kabaca son 20 yıl içinde Amerikan spor sahnesine ve o çerçevede hem siyah-beyaz ilişkilerine, hem de o klasik Amerikan Rüyası’nı gerçekleştirme hayallerine keskin bir bakış atıyor.

Öte yandan, son derece dinamik bir anlatımla ve cambazlığa dönüşen bir kamera çalışmasıyla, bize gerçek bir boks maçının tüm gerilimini ve şiddetini sunuyor.”

Beş yıl sonra gelen bu devam filmi, Ryan Coogler yerine yepyeni bir ismin, Steven Capie Jnr’ın eline geçse de aynı nitelikleri taşıyor. Ve bunda bir kez daha oyuncu-yazar-yönetmen, efsane sanatçı Sylvester Stallone’nin yazar ve oyuncu olarak katkısından büyük destek alıyor.

Babası Apollo Creed’i hiç tanımamış olan genç Adonis, onun ünlü bir boksör olduğunu ve aslında bize Rocky serisinin 4. bölümünde gösterilen bir maçta, İvan Drago adlı bir Rus boksörü tarafından öldürüldüğünü öğrenir. İlk filmde babanın eski rakibi ve arkadaşı Rocky Balboa’nın desteği ve antrenörlüğüyle İngiltere-Liverpool’da iddialı bir maça gidip kazanan ve Dünya Ağırsiklet Boks Şampiyonu olan Adonis, bu kez yeniden ortaya çıkan ve bu kez oğlu Viktor’u ona karşı süren İvan’la mücadeleye girecek ve iki dev adam kozlarını paylaşacaklardır. Rocky Balboa bir kez daha Adonis’in yanında yer almış olarak...

Dediğim gibi, boks hiç gözdem olan bir spor değil. Ama boks filmleri öyle mi? Bir film boyunca ve bu acımasız, hatta kanlı sporun içerdiği tüm dehşet içinde, iyi bir boks filmi bize insan denen varlığın en çeşitli, çelişkili, gizli yanları üzerine ne çok şey öğretir… İçerdiği gerilim de cabası.

Creed 2’de de bunlar var. Ayrıca Rocky serisini, onun başarı formülleri kadar erken ölen eşi Adrian’la olan hüzünlü aşkını anmak da tam bir ‘sinefil keyfi.’

Elbette o Amerikan- Rus çekişmesi biraz ırkçılık içermiyor değil; elbette o adaleler çatışması açıkça o yenilmez Amerikan gücüne yeni bir övgü vesilesi olmuş.

Yine de büyük bir profesyonellikle kotarılmış ve aile kavramını da en etkileyici biçimde kullanan bir film bu. Günümüzün en gözde siyahi sanatçılarından olan Michael B. Jordan yine döktürüyor. Hayli yaşlanmış bir Sylvester Stallone, içburucu bir  gösteri sunuyor. Geçen filmden gelen Tessa Thompson, şarkıcı eş rolüyle filme dokunaklı bir müzikal fon sağlıyor. Boks bölümleri kadar iyi çekilmiş konser sahneleriyle...

Ve eski Rocky filmlerinden gelen Dolph Lundgren, Brigitte Nielsen gibi yüzleri bulmak da hoş bir sürpriz oluyor.


Yarın: REPLİKALAR

Not:  Milliyet-Sanat’taki Sinemanın Hazineleri dizisinde bu ay Jacques Tourneur imzalı Experiment Perilous- Tehlikeli Deney filmini yazdım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"