09 Nisan 2014

Seçim bitti, yağma kaldığı yerden başladı!

Başbakan hemen uçağa atlayıp üçüncü köprünün ormanları yok eden, su alanlarını tehdit eden ve tüm bölgeyi ilerde yaşanmaz hale getirme riski taşıyan inşaatını teftiş etti. Eminim doğanın uğradığı tahribattan hiç etkilenmemiş, sadece betonun yükselen kırallığına alkış tutmuştur!

Seçimler bitti, Ak Parti’nin zaferi kesinleşti. Ama anlaşılan % 45 oy bu partiye yetmiyor. Baksanıza, başbakan yardımcısı Bülent Arınç seçim sonuçlarını açıklayan konuşmasında, oy oranını yüzde 60’lara dek çıkardı. Büyükşehirler için ayrı, iller ve ilçeler için ayrı, toplam tüm belediyeler için ayrı ve hepsi  yüzde 45’in çok üstlerinde gezinen sayılar vererek. Anlaşılan morali bozulmuş iktidar partisinin gerçekten kazanmaya ihtiyacı varmış. Ve bununla yetinmiyor, sayıları ha bire abartıp duruyor!..

Ve böylece seçimden sonra yağma hemen başladı. Büyük bir hızla, kaybolmuş birkaç ayın acısını çıkarma içgüdüsüyle… Başbakan hemen uçağa atlayıp üçüncü köprünün ormanları yok eden, su alanlarını tehdit eden ve tüm bölgeyi ilerde yaşanmaz hale getirme riski taşıyan inşaatını teftiş etti. Eminim doğanın uğradığı tahribattan hiç etkilenmemiş, sadece betonun yükselen krallığına alkış tutmuştur!..

Yakın zamanda Kanal-İstanbul, Çamlıca Camii veya imara açılmak üzere olan Ataköy sahilinden Kağıthane vadisine sayısız doğal alanda da ayni şeyler olacaktır. Son bir marifet olarak, İller Bankası Tarabya sırtlarındaki 20 bin metre karelik çamlık alanı alelacele birinci derece sit alanı statüsünden çıkarmış (Cumhuriyet, 6 Nisan) ve işlemler, adı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olan (ama aslında başka şey, örneğin Yağma ve Betonlaştırma bakanlığı olması gereken!) bakanlıkça onaylanmıştır. 

Asya tarafındaysa, içinde eski “Vahdettin Köşkü”nün bulunduğu Boğaz’a karşı büyük arazi çoktan satılmış ve yeşili büyük ölçüde tahrip eden bir inşaata açılmıştır.

Mahkemece durdurulan birçok abartmalı plan ise, Radikal’in “hülle” diye adlandırdığı plan değişiklikleriyle, eninde-sonunda sermaye sahibinin istediği gibi gerçekleşmekte ve en değerli araziler, bir karış yeşil bile içermeden betona boğulmaktadır. Fatih ormanına bitişik Maslak 1453, Likör Fabrikası’nın yerinde yükselen Quabar gökdeleni, Dudullu’da Ömerli Su Havzası içindeki devasa site, bu gidişin son aşamalarıdır.

Elbette yağma sadece İstanbul için değildir. Ülkenin her yanı, son seçim sonuçlarıyla artık gitgide hızlanacak ve pervasızlığı artacak bir yağmaya kurban edilmeye hazır ve nazırdır. Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği, artık o devasa Başbakanlık binasının da sürmesiyle, yakında tümüyle yok olacaktır.

Yine Ankara’da Devlet Tiyatroları’na ait olan ve içinde İrfan Şahinbaş sahnesi ve atölyesiyle birlikte bizzat Muhsin Ertuğrul’un diktiği söylenen sayısız yaşlı ağaç da bulunan arazi, seçim öncesi başlayıp sanatçıların bizzat nöbet tutması sonucu durdurulan kıyıma yine sahne olmuş, kalan ağaçlar da haincesine dibinden kesilmiştir. Seçim öncesi yaşlı-genç oyuncuların ağaçlara sarılarak korumaları henüz belleğimizdeyken...

Melih Gökçek’in yeni ve beşinci döneminin açılışı böylece yapılmış, ağaç, pardon kurdela böyle kesilmiştir. Başkentimize hayırlı olsun!...

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

Belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi

Tümüyle sadizm ve sado-mazoşizm duygusu sinmiş "Barda 2", belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi olmaya adaydır. Bu kıyımdan kurtulan pek azdır. Böyle bir filmin bir kadının elinden çıkması kendi başına bir olaydır bence...

"
"