05 Mart 2014

‘Ruh ikizleri’, Nazilli deneyimim ve birleşme gereği

Nazilli'de yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da bile eşine rastlamadığım güzellikteki görkemli parkına, çok yakındaki Roma dönemi tiyatrosuna bayıldım.

 

Başbakanımız esip gürlemeye devam ediyor. Türkiye tarihinde, Osmanlı dahil hiçbir dönemde görülmemiş biçimde karşısına aldığı tüm kesim, kurum ve vatandaşlara sürekli tehditler, hakaretler ve lanetler yağdırarak, ülkeyi usta bir garsonun dev bir pastayı dilimlere ayırması gibi adeta keskin bir bıçakla sürekli bölerek, kendisine güvenmeyen herkesi düşman ilan ederek, ülkemize inanılmaz kötülük yapıyor. Ve arkasına aldığı koca bir partinin önde gelenleri, inanılmaz bir gaflet içinde elpençe divan duruyor ve bu çılgın projeyi de sineye çeker gözüküyorlar.

Son sözlerinden biri, “CHP ve MHP’nin ruh ikizi olduğu” ve de “bunlara bir de Pensilvanya’nın eklendiği“ oldu. Bir an için kendikendisine sormaksızın: Türk yakın siyasal tarihinde genel olarak hep farklı, hatta karşıt kamplarda olmuş bu üç değişik ideolojiyi, yani temelde sosyal demokrat ve solcu CHP’yi, temelde ödünsüz Türk milliyetçisi MHP’yi ve temelde İslam referanslı bir yaklaşıma dayalı Cemaat’i ve onun saygın liderini, ayni cephede, sana karşı kurulan bir cephede biraraya getirmeyi nasıl başardın diye..Ama o sormuyorsa, en azından o parti mensuplarının bu soruyu sormaları gerekmez mi?

Geçen günlerde belediyenin davetlisi olarak Nazilli’ye gittim. 5. kez yapılan kültür-sanat ve edebiyat festivalinin konuğu olarak...Nazilli, Aydın yakınlarında küçük bir kasaba. Ama öylesine bakımlı ve temiz ki...Yaz sıcakları nedeniyle asfalt değil, pembe taşlarla örülen sokaklarına, eski Sümerbank evlerinin yerine yapılan ve yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da bile eşine rastlamadığım güzellikteki görkemli parkına, çok yakındaki Roma dönemi tiyatrosuna bayıldım.

Belediye başkanı, MHP’li Haluk Alıcık. Seçim meşguliyeti içinde karşılaşamadık, ama anlaşılan sevilen ve çok çalışkan bir başkan. Birlikte gittiğimiz sevgili dostum, değerli yazar ve senaryocu Osman Şahin’le bizi ağırlayan, kültür festivalinin yöneticisi Vedat Tuğrul ve de belediye kültür müdürü Fatih Demir oldu. Bize gösterdikleri sıcak dostluğu unutmayacağız.

Mehmet Yüzügüler Kültür Merkezi’nde hayli büyük bir salondaki konuşmalarımızda, özellikle içinde bulunduğumuz yıl kutladığımız Türk sinemasının 100. yılı üzerine konuşmak istiyorduk. Osman Şahin bunu başardı, ama ben şugünlerde yaşadığımız travma içinde, konuyu yerel seçimlere ve politikaya kaydırmaktan kaçınamadım. Zaten konuşma sonrasında imzaladığım son iki kitabım da bu konular üzerine değil miydi?

Ve de şunu farkettim: salondaki genç-yaşlı, öğrenci-emekçi, şu veya bu partiden insanlarla şaşılacak biçimde diyalog kurduk, sayısız noktada birleştik. Bizi birleştiren temel nokta sanırım şuydu: kasa veya ayakkabı kutusu doldurmaya, kazanç ve ranta değil, ülkeye hizmet etmeye, namuslu ve dürüst politika yapmaya, hiçbir şaibenin altında kalmamaya özenli bir siyasete ve siyasetçi tipine olan inancımız ve ihtiyacımız...Sakın sayın başbakanın neredeyse ‘üç ikizler’ ilan ettiği kurumları ve liderlerini de, çok farklı görüşlerine karşın tarihin şu noktasında biraraya getiren temel öge bu olmasın?

Ama ayrıca diyelim ki azınlık sorunlarından çağdaş bir milliyetçilik anlayışına, doğal ve tarihsel korumacılığın öneminden halkı ayrım yapmadan kucaklama gereğine birçok konuda da birleştik. Tek bir örnek vermek istiyorum: bir soru üzerine 1915 olaylarının gerçekten çok talihsiz ve üzücü olduğuna, ama bir soykırım sayılmasının mümkün olmadığına olan kişisel inancımı yineledim, ancak diyelim ki Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1964’deki Rumları alel acele kovmamız gibi olayların azınlıklara karşı özür gerektiren büyük haksızlıklar olduğuna inandığımı söyledim. Ve karşılığında tepki değil, alkış aldım.

Hep inanmışımdır: aklın yolu birdir. Ve herşeye karşın sağduyu, insanlar arasında en çok paylaşılmış bir erdemdir. İdeolojik inançlar ve bağlılıklar elbette önemlidir. Ama bu insanları belli konularda anlaşmak, ortak noktalarda buluşmak ve diyalogu hep sürdürmekten alıkoyamaz.

Diyeceğim şu: yaklaşan seçimlerde CHP, MHP, hatta BDP ve İP’li seçmenler pekala iş ve güçbirliği yapabilir, yörelerinde Ak Parti’ye karşı en güçlü gözüken adayda birleşebilir ve böylece ülkenin şu halden çıkışı için bir umut yaratabilirler. Aklın yolu bu değil mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"