07 Haziran 2018

Ortak vicdan denen şey ayağa kalkıyor ve büyük değişim yaklaşıyor

Tarihin büyük eylemleri hep halkla birlikte yapıldı

Biz yazar-çizer takımıyla sevgili halkımız hemen, her zaman ve her şeyde çabucak buluşmayız. Aslında tüm ülkelerde olduğu gibi...

Çünkü kabaca aydın dediğimiz kitleyle o çok daha büyük ve geniş halk kesimlerinin temel sorunları kimi zaman, hatta çoğu zaman önemli farklılıklar gösterir. Aydınlar için hayatın temel kaygıları kadar, hatta bazen onlardan da yoğun biçimde soyut kavramlar, ilkeler ve idealler önem taşır.

Örneğin geniş kesimler için işi, mesleği, kazancı, maaşı, geçim sorunları, ailesi yaşamsal şeylerdir. Aydınlar için de bu sorunlar vardır elbette...Ve de önemlidir.

Ama onların yanı sıra örneğin hukuk, örneğin adalet, örneğin özgürlük, örneğin demokrasi kavramları da büyük önem taşır. Ve tarihte sık sık onların bu kavramlar uğruna mücadele ettiği, hayatın gerçeklerini ikinci plana iterek toplumsal eylemlere öncülük ettiği görülmüştür.

Tarihin büyük eylemleri hep halkla birlikte yapıldı

Ama işte, halkı da işin içine katmadan o mücadeleler kazanılamaz. Tarihin tüm büyük kitlesel eylemleri, tüm radikal değişimler ve de kötülüğe karşı savaşlar halkların desteğiyle yaratılmıştır ya da kazanılmıştır. Büyük Fransız Devrimi’nden Ekim 1917 devrimine, iki büyük dünya savaşından (özellikle de Nazilik ve Faşizm kılığında somutlaşan devasa kötülük devlerine karşı kazanılan ikincisi) Bosna’daki soykırımı sonlandırmaya...

Tüm dünyada rejimleri sarsan Mayıs 1968 olayları… Bizim kendi İstiklal Savaşı’mız… Ya da yakın zamanın Gezi olayları…

Hepsi kitlelerin kimi zaman organize, ama çoğu zaman neredeyse kendiliklerinden bir araya gelip büyük haksızlıklara, yüzyıllar sürmüş sömürü mekanizmalarına, şahlanan ırkçılığa veya doğa katliamlarına karşı direnmesiyle oluşmuştur. Kimi zaman ara sınıfların veya etkili liderlerin belli ölçüdeki öncülüğüyle başlasa da, sonunda zaferi kitlelerin kazandığı...

Birbirinden usta liderler geliyor

Günümüz Türkiye’sinde de benzer bir şey yaşanıyor bence... 16 yıldır yerleşmiş, güçlenmiş, örgütlenmiş ve her stratejik noktaya hakim gözüken bir iktidar, ilk kez temellerinin sarsıldığını hissediyor. Ve tedirgin oluyor, giderek panikliyor.

Çünkü karşısındaki cephe günden güne genişliyor, güçleniyor ve de birleşiyor. İktidarın en yüksek kademesinden başlayarak halkı ayırma, bölme ve parçalama tavrı, sonunda iflas etmiş gözüküyor.

Ve beklenmedik bir ittifak oluşuyor. CHP’nin son derece doğru bir seçim olan cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, bu halkın tam da içinden gelmiş olmanın tüm avantajlarını görkemli ve etkili biçimde kullanıyor; onun nabzını tutuyor, yüreğine sesleniyor. Helal olsun!..

Aslında –kendi adıma söylüyorum- ortak bir ideolojimiz hiç olmamış bir kesimden gelen Meral Akşener, ilk karşılaşmamızda elini öpmek isteyeceğim bir ‘bacı’ya dönüşüyor. Onun da cesaretine, cüretine ve tok sözlülüğüne bravo!.. Yakında artık Bahçeli’yi o eski model arabaları, abartılı şıklığı ve başka antikalıklarıyla müzeye göndereceği kesin!..

Yine benim tarzım değilse de Saadet Parti başkanı Temel Karamollaoğlu da hemen her konuşmasıyla beni mest ediyor. Hep doğru, haklı, ‘akil’ şeyler söylüyor. Onda sanki 70’lerin o belalı günlerinde Ecevit’le el ele vererek Kıbrıs’a çıkan bir Erbakan Hoca’nın ve o dönem Türkiye’sinin birleşmiş halini görüyorum.

Kürt sorunundaki ikiyüzlülük

Ve elbette Selahattin Demirtaş. O genç, yakışıklı, yiğit, güler yüzlü ve esprili Kürt siyasetçisi. Biryandan “artık Kürt sorunu yok, biz onu çözdük!” derken, öte yandan bu sorunu çözmenin tek yolu olan demokrasiyi yadsıyarak, partilerinin seçilmiş milletvekilerini ha bire tutuklattıran... Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve hakkında hiçbir yargı kararı bulunmayan biriniyse “elleri kanlı katil” diye niteleyen bir cumhurbaşkanına karşı bile istifini bozmuyor, mizah duygusunu yitirmiyor. Ve esprisini patlatıyor. Ona da helal olsun!..

O cumhurbaşkanı istediği kadar kükresin!.. İstediği kadar Akşener’e “FETÖ’cü”, Demirtaş’a “terörist başı” desin...Ve İnce’ye “Eyyy Muharrem...Sen daha çırak bile değilsin” diye haykırsın...

Artık devran değişti-değişiyor. Kitleler önüne geçilmez biçimde uyanıyor.

Ayağa kalkan ortak vicdan

Ve adına ortak vicdan diyebileceğimiz, toplumların en büyük güvencesi olan şey ayağa kalkıyor. Tüm o andığım büyük tarih ve toplum olaylarında olduğu gibi...

Ve ortak vicdan, artık hızla değişen bir toplumda aydın kaygılarını halkla buluşturuyor. Örneğin şüpheli yargılamalarla hemen hiçbiri ‘müebbed’den aşağı olmayan ağır cezalara çarptırılan... Ya da aylar-yıllardır neyle suçlandıkları bile belli olmadan, henüz yargı önüne bile gelemeden hapislerde yatan tüm o yazarlar, öğretmenler, akademisyenler... Gazeteciler, öğrenciler, subaylar, askerler vs. vs.

Kısacası onca hapishaneyi doldurup boş yer bırakmayan ve eminim birçoğu masum olan tüm o talihsizler ordusu... Artık bu durum, halkı da rahatsız etmeye başladı. Bu toplumun ortak vicdanı, bu kadar haksızlığı kaldıramaz hale geldi.

Ve artık sevgili ülkemizde de bir büyük değişim şart oldu. Sanırım bu seçimlerde bu gerçekleşme yoluna girecek. Sonuçlar ne olursa olsun....

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"