07 Haziran 2016

Okullarda görkemli protesto: Yaşa Galatasaray, yaşa İstanbul Lisesi!

Hiç korkmayın, eğitim de vatan da emin ellerde!..

   Kim ne derse desin... Ne kadar umutsuz olsak ve her gün binbir konuda öylesine sinirlenip bezginliğe düşsek de, Türkiye’de iyi şeyler de oluyor. Olumlu, çağdaş, yürekli eylemler, cesur çıkışlar, görkemli protestolar... Gezi Ruhu’nun bir devamı mı, bilmiyorum.

   İşte okulların hali. Gerçi her gün basında en çağdaş gözüken kimi yerlerdeki tanınmış okulların bir günde imam hatipee çevrilme girişimleri ve buna karşı çıkan ana-babaların isyanı yansımıyor değil. İmam hatipler de olacak kuşkusuz... Ama zaten var ve son 10-15 yılda üçe-dörde katlanmış.

    Herkes çocuğunu temelde dinsel tabanlı bir eğitime teslim etmek zorunda mı? Bunu empoze edebilir misiniz?  Makul bir sayısal paylaşım gözetildiği sürece hiç sorun yok. Ama birinin yerine öbürünü egemen kılma girişimleri kabul edilemez. 

   Ayrıca günlük siyaseti ve iktidarın ideolojisini artık her fırsatta her yere sokma modası var. Camiye çoktan girdi, şimdi sıra okullara geldi. En son Kütahya’da AKP merkez ilçe başkanı (adını yazmak bile istemiyorum), okullarda 'Ailenin Temel Yapısı' başlıklı bir seminer düzenlemek için gereken izinleri almış. Ve Dumlupınar İlköğretim Okulu’nda işe başlamış.

   Ama gelen veliler ne görsün? Karşılarında açıkça AKP propagandası yapan bir adam. Bir rivayete göre bunu açıkça valinin koruması altında becermiş. Ve elbette isyan başlamış. Bakar mısınız?

   Benzer şeyler bütün ülkede oluyor. Ama galiba büyük kentlerde daha sert bir sert tepki alıyor. İşte son iki örnek...
 

Galatasaray'da yürekli protesto 
 

  Benim de okulum olan Galatasay Lisesi'nde geçen pazar yapılan ve katılamadığım ünlü ‘pilav günü’müzde öğrenciler bir ilan bastırıp dağıtmışlar. 'Acil Yeni Müdür Aranıyor' başlığı altında özetle şöyle demişler:

    “Galatasaray Lisesi mezunu,  sağduyu ve izan sahibi, akli dengesi yerinde, tercihen 120 üzeri IQ seviyesinde, gençlerle asgari seviyede iletişim kurabilecek, koltuğundan çok öğrencileri koruyacak, öğrencinin çamaşır makinasını, piyanosunu çalıp evine almayacak, hiçbir padişaha kölelik yapmamış, Tevfik Fikret’in makamına yakışan bir müdür aranıyor”...  

    Hay, siz çok yaşayın e mi!.. Ben nasıl sevindirdiniz, nasıl umutlandırdınız. Benim sevgili okulumdan gelen bu yürekli, cesur, vakur,  zeki ve esprili karşı çıkış beni/bizi nasıl mutlu etti...

   O çamaşır makinası ya da piyano konularını bilmiyorum. Ama elbette öğrenciler bilir!.. Artık o müdür (daha doğrusu müdire hanım) orada durmaz, durmamalı. O pilav günü denen geleneksel bayram günü, o kalabalıkta, böylesine zılgıt yedikten sonra... Ve en küçük bir gururu ve onuru varsa, çekilmeli.

   İşte bazen ‘çok apolitik kalıyor’ diye yakındığımız okulumuzun  şahane golü... Elbette Türkiye’nin en eski okulundan kimler çıktı-çıkacak. Bir zamanlar örnek olsun diye “Çetin Altan da, Mehmet  Şevket Eygi de Galatasaray’dan çıkmış” derlerdi.

   Eee, şimdi de örneğin bir Engin Ardıç ve benzerleri küplere binecek! (O da bir Galatasaraylı). Ama eminim tüm camia pek sevinecek. Helal olsun o gençlere...
 

İstanbul Lisesi'nin çıkışı
 

   Benzer bir şey de İstanbul Erkek Lisesi’nde oldu. Mezuniyet töreninde, yeni atanan okul müdür Hikmet Konar’a sırtlarını dönmüş öğrenciler. ‘Karanlığa karşı sırtını dön’ sloganıyla...Müdür sonraki aşure törenine katılmamış. Öğrenciler ona karşı “Yandaş değil, çağdaş idare” diye pankart açmışlar. Ve mezunlar derneği başkanı Feyza Erkan, ‘öğrencilerin yanındayız’ demiş.

   Konar son dönemde örneğin Kutlu Doğum olayını  okulda kutlarken, tüm kültür etkinliklerini askıya almış. Ki onların arasında yıllanmış bir kısa film festivali vardı. Çok iyi bilirim, çünkü başlangıcından itibaren beni hep  jüriye çağırdılar, hemen her seferinde katıldım. O okula Galatasaray’dan  çok emeğim geçmiştir. Üstelik o müdür “6 yaşında çocuk evlendirilebilir” diye fetva veren Sosyal Doku Vakfı onursal başkanı Nurettin Yıldız’ın hayranı ve dostu değil miymiş? 

   Bakınız, en eski, en ünlü, en saygın okullarımızın başına kimler getiriliyor!.. Ama öğrencilerinden böyle tepki alır, böyle zılgıt yerlerse... Hiç korkmayın. Eğitim de, vatan da emin ellerde!..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Atamızın biraz gölgede kalmış bir yanını keşfetmek

Ertan Saban belki Mustafa Kemal’i en iyi canlandıran oyuncumuz olmayabilir. Ama ona öylesine bir canlılık, öylesine bir ‘halkın içinden olma’ özelliği getirir ki... Helal olsun!.. Sanki Ata’mızı bizlere farklı bir boyutla, daha da sevdirir

En görkemli ve etkili aşk filmlerinden biri

İki baş oyuncusu, Andrew Garfield ve Florence Pugh inanılması zor bir başarıyla bu görkemli melodramı sırtlanmışlar. Garfield ayni fiziğiyle son derece etkileyici olurken, Pugh bir kadın için zor biçimde, fiziğini ve özellikle yüzünü öylesine değişimlere açıyor ki…

Bir gerilim filminin sürprizler içeren devamı

Ana teması ‘starlar ve fanları’ olarak düşünülebilir. Ama belki asıl teması tam bir çöküş ve çıldırma öyküsü olması... Her şeye sahip bir ‘star’ın önlenemez dramı... Ya da fantastik bir dehşet filmi de denebilir. Kanı biraz aşırı bol...

"
"