Bu bölümde haftada bir, benim mimarlık ve ‘İstanbul yazarı’ statüm çerçevesinde çevre ve kent sorunlarına eğilmeye ve yaklaşan yerel seçimlere yönelik olarak Ak Parti’nin çevre, korumacılık ve kültür konularındaki büyük hatalarına değinerek okurları uyarmaya çalışıyorum.
Ama artık seçimler öylesine yaklaştı ki... Ben de şu kalan birkaç haftada yine bitmeyen doğa ve çevre tahribatı, yok edilen tarih ve kültür birikimleri vb. konular yerine daha açık ve direkt biçimde hükümeti eleştirmeye ve bu seçimlerde bu iktidardan kurtulmanın ilk büyük adımını atmaya yönelik ikazlarda bulunmaya çalışacağım. Dilim döndüğünce, elimden geldiğince...
Aslında sapına dek bir politika yazarı olmayı hiç bu kadar özlememiştim.
Çünkü her gün, her dakika yazacak öylesine çok şey çıkıyor ki... Hepimizin öfkesi burnuna çıkıyor, tüm varlığı isyan ediyor, sanki sözcükler kalemimizin uçunda birikip çıkmak için birbirini itiyor!.. Allahtan bunu yapan, hem de öylesine iyi yapan sayısız kalem var. Ellerine dillerine sağlık!...
Çünkü ülkeyi yöneten ve kimilerinin başçalan, kimilerinin başbölen diye lakap taktığı zat, öylesine insanı çileden çıkaran, karşısındaki insanları öylesine aptal yerine koyan bir eylemi ve söylemi sürdürüyor ki... Ülkenin emekçilerinden aydınlarına, kadınlarından 15 yaşındaki çocuklarına, sağduyulu insanlarından duyarlı sanatçılarına ondan zılgıt yemeyen, onun açık hakaretine uğramayan kesim kalmadı. Hatta ölenler bile bu akibetten kurtulamıyor!.. Cemaatten tüm siyasal parti mensuplarına, din adamlarından bilim gönüllülerine, sanatçılardan işçilere, liselilerden üniversitelilere, her yaş, her kesim, her eğitim ve her sosyal sınıftan hemen herkes, gün geçmiyor ki bir Tayyip tokadı yemesin!..
Hazret kafasındaki artık kabaca yüzde 30 civarına inmiş olan (umarım çok daha düşer!) bir kesime sımsıkı yapışmış, onu elinde tutmak ve felakete doğru dramatik bir inişe geçmiş kişisel macerasınınn askeri olarak kullanmak amacına yönelik söylevlerini inatla sürdürüyor. Artık hiçbir bilgenin, hiçbir sağduyulu insanın, hiçbir bilim veya inanç adamının sesine kulak vermeksizin... Birlikte yola çıktıkları en yakınındakilerin uyarılarını bile dinlemeksizin... Her gün karış karış dolaştığı vatan sathında düşmanlığın, nefretin tohumlarını gelişigüzel atıp, olası bir iç savaşı bile gündeme getirerek...
Böyle bir durumda yapılacak tek şey var. Ne yapıp edip ondan kurtulmak. Ve Tayyip’i siyasetten uzaklaştırmak. Aklı başında herkesin şu sıra bu yönde çaba harcaması gerekiyor.
Lütfen kimi yazarların sık sık üzerinde durduğu, ülkenin tüm bölgelerindeki oy durumlarını veren ve herkesi olabildiğince Ak Parti’den kurtulmak için oy vermeye çağıran bilgilere dikkat edelim, uyarılara kulak verelim. Her seçim yöresinde en güçlü gözüken muhalefet partisinin kazanmasını sağlamaya dönük olarak hareket edelim. Ve oyumuzu ister CHP, ister MHP, isterse BDP, orada en güçlü gözüken partide toplamaya çalışalım.
Artık fikir ve hatta ideoloji ayrılıkları o denli önem taşımıyor. Bunları elbette koruyalım, ama şimdilik erteleyelim. Başlıca amacımız, bu çalanlar ordusunu uzaklaştırmak, ülkenin böylesine ranta kurban edilmesini, soyup soğana çevrilmesini, kişisel, ailesel ve zümresel hırslara peşkeş çekilmesini önlemek olsun. Baş ve arka çalanları hayatımızdan çıkaralım. Yerine hangi inanç ve görüşte olursa olsun, namuslu, dürüst, samimi vatanseverleri getirelim. Sonra yine, kuracağımız gerçek demokrasi koşulları içinde kendi aramızda hesaplaşırız!...