12 Ocak 2019

İddialı, ama kof bir bilim-kurgusal fantezi

Çocuksu, ilkel ve yüzeysel bir film


REPLİKALAR     X  X
(Replicas)

Yönetmen: Jeffrey Nachmanoff
Senaryo:  Chad St. John
Görüntü: Checco Varese
Müzik: Mark Kilian, Jose Ojeda
Oyuncular: Keanu Reeves, John Ortiz, Alice Eva, Ana Lyric Leabu, Emjay Anthony, Emily Alyn Lind

ABD-İngiltere- Puerto Rico-Çin ortak-yapımı

 

Keanu Reeves dönüyor. Ama anlaşılan Matrix günleri geride kalmış. Ve okuyabildiğim birkaç yabancı eleştirilerin çoğu onun ‘kötü oyunculuğunu’ konuşmuş.

Ama bence haksızlık etmişler. Çünkü Replikalar’ın yetersizliği oyunculardan çok hikâyenin ve senaryonun kendisinden kaynaklanıyor. Sinemada diyelim ki klasik Frankenstein’lardan beri yapılagelmiş o mekanik bir bedene ruh vermek/ ya da ölü bir insanı yapay bir bedende canlandırmak tema’sının belki en yetersiz örneğiyle karşılaşıyoruz.  

Daha ileri bir çağda, insanoğlunun ölümü yenmek için ölenlerin en azından beyinlerinde gizli anıları robotlara yükleyerek geri getirmeye uğraştığı ve bunun hükümet denetimindeki bir büyük firmaya ihale edildiği bir dönemde, bir bilim adamı (pardon, artık bilim insanı demek gerekiyor!), bu tür deneylerin başındadır. Ve bu nöro-bilim çabalarında oldukça başarı kazanmıştır. Tam olarak değilse de...  

Buna karşılık, aynı ölçüde iyi bir şoför olmadığından, kötü bir havada kullandığı arabayla korkunç bir kaza yapar ve tüm ailesi ölür. Sonrası onları geri getirmek için zorlu bir çabadır.

Filmin çıkış noktası bile en azından irkiltici. Öyle bir adam o tür bir kaza yapar mı, yaparsa herkes ölür de o nasıl hayatta kalır gibi soruları sormak abes. Gerisi, yani o sözüm ona bilimsel gelişmeler de hiç inandırıcı değil.

İlk çabalar konuşan, ama tümüyle mekanik çirkin robotlara yol açarken, iş aileye gelince nasıl hepsinin tıpatıp canlanması gerçekleşiyor, anlamak mümkün değil. Benzer biçimde, baskı altında büyük bir aceleyle yapılan son derece zor ameliyatlar da göze batıyor. 

Sonuç olarak bu çocuksu, ilkel ve yüzeysel bir filme yol açıyor. Nerede fantastik sinemanın başarılmış filmleriyle bizi uçurduğu o hayal alemlerinin cazibesi... Belki çok genç ve deneyimsiz bir kitleyi çekebilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

Belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi

Tümüyle sadizm ve sado-mazoşizm duygusu sinmiş "Barda 2", belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi olmaya adaydır. Bu kıyımdan kurtulan pek azdır. Böyle bir filmin bir kadının elinden çıkması kendi başına bir olaydır bence...

"
"